Muhteşem iki gün.
Bin bir gece masallarını anlatan bir film gibi.
Eski şehrinizdeki eski sinemanıza bir film gelir ve koşarak gidersiniz ya!
İşte öyle koştu Erzurumlu ve kış sevdalıları.
Uzun yıllardır gişesinde kimse olmayan ve kapısında bozuk bir yazı ile ‘kapalıyız’ yazan sinemanın tekrar yaşama dönmesi kadar heyecanlandıran ne olabilir ki!
Elbet heyecanlanırsınız siz de.
Gişedeki güzel ve gülümseyen hanımın elinden biletinizi alırken anlarsınız bir şeylerin değiştiğini.
Kibar bir bey yerinizi gösterir size, alışkın olmadığınız için sevinçli bir şaşkınlık yayılır yüzünüzde.
Ve ışıklar söner, açılmaya başlar perde.
Fondaki müziğin eşliğinde oynaşan renkler sizi rem uykusuna çağırır.
Rüyadasınız artık!
Dünyanın her yerinden uçarak gelen kar perileri beyaz perdede rengârenk görünürler.
Işığın kıvrak dansı başlayınca düş âlemine düştüğünüzü anlamadan, siz de o muhteşemliğin bir elamanı olursunuz.
Renklerin ve ışığın marifetiyle dün ve bugün sözsüz olarak anlatılırken salt kendinizin değil, insanlığın özünü yakalamanıza ramak kalır.
Bir rengin sadece bir şey anlattığını, bütün renkler bir araya geldiğinde ise bin şey anlattığını anlamak için algı kapınızın aralık olması yeterlidir.
Her biri uzaklardan gelen kar perileri, gelirken kendi renklerini de getirdikleri için güzelleşmiştir beyaz zemin.
Perde açılırken ve kapanırken bir masal filmi izlemişsinizdir.
Beyaz zemine ‘son’ sözcüğü yazarken akan jenerikteki bir cümle dikkatinizi çeker.
“Bu filmdeki olaylar ve kişiler gerçektir.”
Evet, Erzurum muradına ermiş gibi görünmekte.
Bunun için ben ne iktidara ne de her hangi bir kuruma minnet duyarım.
Teşekkür etmem gereken ise Sayın Bekir KORKMAZ ve ekibidir.
Çünkü, bu ekip yüzlerinin akıyla bu işi tamamlamışlar.
Neleri elimize yüzümüze bulaştırdığımızı bildiğim için, bu içten teşekkürü hak ettiklerini düşünüyorum.
Kapanışta ise, Sayın KÜÇÜKLER’in ıslıklanması çok anlamlıydı.
Galatasaray’ın Arena’sında yapılan protestonun bir anlamı vardı.
Bunun anlamı neydi acaba!