Kış günlerinin ayazlı zamanından geçen Erzurum’un buz tutmuş kaldırımlarında ürkek adımlarla yürürken, saçaklardan düşerek dağılmış sarkıtların her parçacığını elmas tanesine benzeterek gülümsüyorsanız, işte bu şehrin güzelliğini gördünüz demektir.
Yer kürenin neresinde olursa olsun, o coğrafyanın insanları doğanın kendilerine sunduğu ana malzemeyi kullanarak bulundukları mekâna uygun etkinliklerle hayata ve o yere bir anlam katarlar.
Erzurum’da 25. Üniversitelerarası Kış Oyunları’nın yıl dönümü nedeniyle bu yıl ‘Kış Sporları Festivali’ düzenledi. Bu festival belki dünya için bir detaydır; ama Erzurum için altı kalın çizgilerle çizilerek pekiştirilmelidir.
Erzurum Valiliği ve Buz Hokey Federasyonu tarafından ilki düzenlenen bu festivalde elbette bazı eksiklikler olacaktı; ilk kez yapılan festival bir sonraki festivalin taslağıdır. Bu festivali geleneksel hale getirerek daha görkemli ve daha evrensel boyutlulara taşımak ise bu kentte yaşayan herkesin ve özelliklede yerel yöneticilerin başlıca görevi ve sorumluluğundadır. Tüm eksikliklerine rağmen, kısa bir zaman diliminde bu organizasyonu gerçekleştirenlere ve emeği geçenlere de teşekkür edilmelidir.
Festival kapsamında düzenlenen bir çok etkinlik vardı. Örneğin kapanış günü kar yüzünde kayan yıldızlara benzeyen meşaleli kayak gösterisi gerçekten görülmeye değerdi. Birçok Erzurumlu gibi beni en çok etkileyen ise, Yakutiye Medresesi’nin önünde yükselen kardan sanat eserleriydi. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrenci ve mezunlarının ellerinde şekillenen kar yığınları belli bir zaman sonra eriyip gidecek; ama fotoğraf makinelerinin kadrajında ve anılarımızda yerlerini hep koruyacak…
Çocukluk yıllarımda kâh köyümde, kâh Erzurum sokaklarında gözüm gibi baktığım kızağımla çocuk keyfi yaparken, üzerinde kaydığım bu beyazlığın günün birinde altına dönüşeceğini düşünmüştüm, dersem elbette yalanın okkalısını kantara koymuş olurum. Ancak o zamanlar bile kar karakteri ile büyüyen biz çocukların, yakacak parasını düşünmeden bu beyazlığı sevmediğimizi kim söyleyebilir ki! Kaç çocuk sıcak yatağında yatarken, gündüz yaptığı kardan adamın gece ayazında üşüdüğünü düşünmemiştir acaba! Çocukların safça ve hesapsızca sevdiği bir şey kötü olabilir mi hiç!
Kış mevsiminde dağlarında ve sokaklarında kar bekleyen Erzurumlu, vakti geldiğinde eğer yerde iki karış kar görmezse huzursuz olur, yetişkinler pek hayra saymaz karsız geçen mevsimi… Korkar, havalar değişirse adamlığımız da değişir, diye… Çünkü kar karakterini almıştır bu coğrafyanın insanları, öfkesi de, sitemi de, küskünlüğü de kar gibidir; buz kadar keskin olsa da bu duyguları, zamanla erir ve yerini değişmeyen sevgiye bırakır!
Ne olur yani; bu kent adına sorumluluk alanlarda görevlerini çocukların o safça ve hesapsızca sevgisi gibi yerine getirse, kar karakterinde yaşasa…
Sabah kar kokusuyla sokağa çıkmak ve birkaç çocuğun üşenmeden yaptığı kardan adamla selamlaşmak güzel şey!
Ve güzel şey be kardeşim, Erzurum’da yaşamak!