Erzurum'a bir haller oluyor!
2011 Ünüversitelerarası Kış Oyunları'na silinmeyecek ve solmayacak mührünü vuran Erzurum'a bir haller olmaya başladı!
"Beceremezler,yüzlerine bulaştırırlar, olmaz..." diyen ahkâmkârlara, baştan sona
başarılı bir organizasyonla 2011'de cevap veren Erzurum var ya!
Hani, Doğu'da adamıyla, havasıyla dosdoğru duran şehir var ya!
Hani zaman zaman yerel yönetimini yerdiğimiz, yeri gelince de övdüğümüz kent var ya!
Hani, karlı coğrafyanın ortasında kendi tarihini sinesinde saklayan yer var ya!
Hani, bir zamanlar uzaklarda kar'ı yar eylemiş sevgili var ya!
Hah, işte o şehre bir haller oluyor.
Her
konuda değişimle gelişimi birlikte götüren Erzurum halkının bu günlerde
yüzlerinde yine heyecan rüzgârlarının izleri görülmekte.
Erzurum, bu kez Kış Sporları Festivali ile karla yaşama sanatını sergilemeye başladı.
1310
Yılında Gazan Han ve Bolugan Hatun adına yaptırılan Yakutiye
Medresesi'nin önündeki alanda 2011 Kış Oyunları'na ve Erzurum'un kışlı
güzelliğine ait fotoğrafları görenlerin yüzündeki tebessümü fark etmemek
çok zor.
Ve de Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel
Bölümü öğrencilerinin karı karla karıştırarak yaptıkları kar eserlerine
hayran olmamak mümkün mü!
Erzurum ve Erzurumlu kendi geçirdiği
değişimin içinde bulunduğu için, bunu önemsemeyebilir; ama bu olumlu
değişimin ne kadar önemli olduğu gelecek kuşaklarda görülecektir.
Güzel
yapılan herşey, salt o günü, o zaman dilimini kapsamaz. Nasıl ki bir
şehirde işlenen olumsuz işler, o şehri ve halkının yarınlarını
çirkinleştiriyorsa, elbette yapılan olumlu işler de o şehrin ve halkının
yarınlarını güzelleştir.
Erzurum'a bir haller oluyor, diyerek
güzelliklere şöyle bir dokunduktan sonra, bu kez de cümlemizden bir harf
eksilterek yükünü değiştirelim.
Evet, Erzurum'a bi haller oluyor!
Son günlerde bıçaklar fora!
Erzurum
Kış Sporları tanıtım toplantısında Vali ÖZTÜRK, "Karadeniz'de tabanca
tutkusu, burada bıçak sevdası... Böyle kültür olmaz," demiş.
Herkesin bildiği bir yaranın üzerine iki cümleyle basmış.
Silah
her toplumun geçmişinde önemli yer tutmuştur.Gelişmiş toplumların
gelişmiş beyinleri öldürenin veya yaralayanın silah değil, insan
olduğunu bildiğinden, bu tür olayları asgariye indirmek için büyük çaba
sarfetmekteler.
Peki bizde ne tür bir çalışma yapılmakta?
Mesala, bireysel silahlanmaya karşı herhangi bir kampanya var mı?
Mesala, orta eğitimdeki öğrenciler bu konuda eğitiliyor mu?
Mesala, öğrenci velileri toplantılarla uyarılıyor mu?
Bunlara benzer çalışmaların yapıldığını, yapılıyorsa yeterli olduğunu hiç sanmıyorum.
Bu bir devlet politikası olmalı!
Aksine
çoğu kişi öldürmeyi (özellikle namus cinayetlerini) dizilerle,
filimlerle neredeyse yıllardır onaylayacak bir durumda veya sesini
çıkarmamakta.
Bir filimde adamın sevdiği kadın bir şekilde pavyon
şarkıcılığına başlıyor, adam sevdiğinin peşine düşüp bulduktan sonra
sevgiyle sarılıyor; gözlerinden yaşları akıtırken belinden çıkardığı
bıçağı kadına saplıyor. Aynı anda da aşkla sarılıyor aşkına!..
Aşk ve ölüm!...
Sevmek ve öldürmek!..
Herkes
bilir ki bir filmin kahramanı her ne yaparsa yapsın genç beyinlerde
doğru olarak algılanır...Hele bir vadinin kurtları veya kurtların vadisi
diye bir dizi var ki, çok şükür silahlara da, öldürenlere de, ölülere
de doyuruyor seyredeni!.. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün.
Silahın
hangi türü olursa olsun, güçsüzlere güç veren, kişiliği zayıf olanlarla
bütünleşen bir nesne. (Legal olarak bulunduranlar hariç diyelim de, bizi
saf salak yerine koymasınlar.)
Birileri, bıçak taşımanın delikanlılık değil, elikanlılık olduğunu; öldürmenin adamlık değil, madamlık olduğunu anlatmalı!
Sadece Erzurum'da değil, bütün memlekette anlatmalı!
Sayın ÖZTÜRK çok haklı, böyle kültür olmaz!
Bıçak taşıyan da haklı; o da diyor ki, "ben çevremin ürünüyüm, kalktım böyle gördüm!"
Arabasının
altında kalan bir kedinin ölümüne neden olduğu için vicdan azabı çeken
de var, işlediği cinayetten sonra hiçbirşey olmamış gibi çayını
yudumlayan da...
Bunun genlerle ilgisi yok, dünlerle ilgisi var!
Bu arada 'nefsi müdafa' ile 'keyfi müdafa'ya başka bir yazıda değineceğimi söyleyeyim de kimsenin aklında soru işareti kalmasın!
Çiçekten,böcekten, bahar esintisinden, aşktan, sevgiden bahsederek yazıma destek
arayacak değilim. Hayatın gerçeklerini bilenlerdenim ve gerçeğin
insanın özünde olduğunu da halen öğrenenlerdenim!