Dünyada tüm dengeleri altüst eden Korona Virüsü nedeniyle alınan Pandemi kararı sonrası devletimizin faaliyete geçirdiği Bilim Kurulunun kararları doğrultusunda, bizlerin virüs ile temasını en aza indirmek, daha güvenli ve korunaklı ortamlarda bulunmamızı sağlamak için evde kal çağrısı yapıldı. Virüsü kontrol altında tutmak için de zaman zaman sokağa çıkma kısıtlamaları getirildi.
Bilim insanlarının almış oldukları bu kararlar doğrultusunda iki aya yaklaşan bu kısıtlılık süresinde hepimiz evlerimizde stres ve kaygı içerisinde, düzensiz beslenerek en tehlikelisi de hareketsiz kalarak hayatlarımızı sürdürmekteyiz.
Bunu bilmeliyiz ki; Hareketsiz yaşam, çeşitli hastalıklara davetiye çıkarmaktadır.
Özellikle KalpDamar hastalıkları, iskelet kas sisteminde oluşan kassal zayıflık, kifoz, bel omurlarındaki kireçlenme, eklemlerdeki hareket kayıpları, postürel bozukluklar, tüm kas ve kas gruplarında kuvvet, esneklik kayıpları, düzensiz beslenme ve obeziteye bağlı olarak vücudumuzdaki yağ oranının yükselmesi ve buna bağlı göbek v.s gibi şekilsizlikler bu hastalıkların başında gelmektedir.
Bu yüzdendir ki spor bilimciler hatta tıp doktorları bile hastalıklardan korunma ve tedavi sürecinde egzersiz yapmanın önemini vurgulamaktadırlar.
Birçok gelişmiş ülkede bireyler zorunlu alışkanlıkları içerisinde bulunan yeme, içme, yatma, eğitim, ibadet gibi gereksinimleri içerisine sporu ve egzersizi de dahil etmişlerdir. Egzersiz yapan bireylerin kaygı ve stresten uzak kendilerini mutlu hissettikleri bir çok bilimsel makalede bildirilmektedir.
Bunun sebebi de yapılan egzersizle birlikte vücudumuzdaki serotonin hormon miktarının artması ve bunun doğrultusunda stresin, kaygının azalmasıdır. Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir hormondur. Bu nedenle mutluluk hormonu olarak bilinir.
Bu bilgiler doğrultusunda Evde kal sloganıyla evde izole olarak yaşamımızı sürdürürken, stresten ve kaygıdan uzaklaşmak, sağlıklı bir vücuda sahip olmak için muhakkak fiziksel aktivite ve egzersiz yapmamızı zorunlu hale getirmektedir.
Bu yüzdendir ki; Pandemi zamanında ve sonrasında farklı rahatsızlıklara yol açmamak için kısıtlı olduğumuz bu günlerde her hangi bir ekstra ağırlık kullanmadan kendi vücut ağırlığımızla hafif ve orta şiddetli egzersizler yapmamız gerekmektedir.
Yapılacak egzersizlerin sakatlıklara neden olmayacak şekilde kontrollü olarak yapılması oldukça önemlidir. Bu yüzden dikkat etmemiz gereken en önemli hususlardan biri de egzersiz yapmaya engel bir rahatsızlığımızın olup olmadığıdır. Eğer ortopedik veya kalp damar rahatsızlığı olan bireyler egzersiz yapacak ise bu bireylerin doktor kontrolünde veya doktorlarıyla görüşerek bu egzersizleri yapmaları önerilmektedir.
Teknoloji çağında size uygun egzersizlere ulaşmak artık oldukça kolaylaşmıştır. İnternet ortamında, TV ve sosyal medyada elit sporcular ve Spor Bilimcilerin paylaştığı çok sayıda bilgi, belge ve görsel veriler bulunmaktadır. Sizlere uygun olan egzersizleri seçip evde bulunabilecek basit materyallerle hareketleri rahatça yapabilirsiniz.
Sonuç olarak; Geçmiş yıllarda Veba, İspanyol gribi, HIV, SARS gibi virüsler hayatımızı nasıl olumsuz etkilediyse gelecekte de COVID-19 ve benzeri virüsler hayatımızda yer almaya devam edecektir.
Her ne şartta olursak olalım hem virüslere hem de oluşabilecek diğer hastalıklara karşı koyabilmek için hareketsiz kalmayalım, immün sistemimizi güçlendirmek için fiziksel aktivite ve egzersizlerimizi ihmal etmeyelim.
Korona Virüs tehlikesi geçene dek evde kalalım ama hareketsiz kalmayalım. Egzersiz yapalım, sağlıklı olalım.
Doç. Dr. Tuğrulhan ŞAM
Atatürk Üniversitesi
Spor Bilimleri Fakültesi
Antrenörlük Eğitimi Bölümü
Hareket ve Antrenman Anabilim Dalı