Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kâmi Büyüközer, "Sağlık için sıcak ve soğuk yemeklerimizde zeytinyağı kullanmamız gerekir" dedi.
Erzurumajans-Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama
Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kâmi Büyüközer,
dinimizde övgü ile tavsiye edilen az sayıdaki gıda maddelerimizden biri
olan zeytinyağının kansere karşı da hem koruyucu, hem de tedavi edici
özellikleri bulunduğunu belirterek, "Mukaddes kitabımızın pek çok
ayetinde ve Peygamberimizin pek çok hadislerinde çeşitli özellikleri
dile getirilerek övülmüş ve insanlara tavsiye edilmiştir. Çeşitli
kaynaklardan elimize ulaşmış olan bilimsel bilgiler, bu övgünün ve bu
tavsiyenin ne kadar yerinde olduğunu gösteren önemli belge
niteliğindedir.
Ülkemizde de bol miktarda bulunan, ancak ne yazık
ki yeterince tüketmediğimiz zeytinyağı ülkemizde çeşitli desiselerle ve
ihanetlerle unutturulmak istendi. Halbuki zeytinyağı Akdeniz'e Allah
tarafından verilmiş eşsiz bir hediye. Akdeniz'de kalp krizleri ve kanser
oluşumu dünya ortalamalarının çok altındadır. Egzoz gazları, fabrika
bacalarının kustuğu kanserojen atıklar, içme sularımıza karışan sanayi
atıkları, bir yandan da belediyelerin temizlemek için suya kattıkları
klor, fast food gıdalardaki, hazır yiyeceklerdeki tehlikeli katkı
maddelerine karşı elimizde iki silah var; ekmeğimiz ve zeytinyağımız.
İkisine de çok iyi sahip çıkmalıyız" dedi.
AKDENİZ UYGARLIĞININ SEMBOLÜ
Dr.
Hüseyin Kâmi Büyüközer, Akdeniz uygarlığının sembolü olan zeytin
ağacının tarih boyunca bu bölgede kurulan tüm uygarlıkların temelini
oluşturduğunu vurgulayarak "Zeytinin anavatanının ve gen merkezinin
Güneydoğu Anadolu olduğu bilinmektedir. Son yıllardaki çalışmalarda
Hatay, Kahramanmaraş ve Mardin şeridinde zeytin ağacının en alt türüne
rastlanılmış olması bu yargıyı kesinleştirmektedir. Güneydoğu Anadolu'da
ilk yerleşimini tamamlayan zeytin, Batı Anadolu'ya ve oradan da Ege
adaları yolu ile Yunanistan, İtalya, Fransa ve İspanya'ya kadar
uzanmıştır. Sicilya yolu ile Kuzey Afrika' ya sıçrayan zeytin, Güneydoğu
Anadolu'dan çıkarak Suriye ve Mısır üzerinden ilerleyen ikinci kol ile
birleşmiş ve böylece Akdeniz' in tüm güney kıyılarına yayılmıştır. Bir
üçüncü kol da Irak ve İran üzerinden Afganistan ve Pakistan'a kadar
ilerlemiştir. 16. yüzyılda İspanyollar tarafından Güney ve Kuzey
Amerika' ya götürülmesi ile zeytinin dünyadaki yayılışı tamamlanmıştır.
BÜTÜN AĞAÇLARIN İLKİ
Zeytin
yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilmekte ve
"Zeytin bütün ağaçların ilkidir" denilmektedir. Zeytinin, insanlık
tarihindeki önemine tüm kutsal kitaplarda, yaradılış ve kuruluş
efsanelerinde yer verilmektedir. Arkeolojik ve jeolojik buluntular da
zeytinin Milattan önce 6000 yılından beri kullanıldığını göstermektedir.
Zeytinden yağ elde edilmesinde kullanılan ilk yöntem, zeytinlerin önce
ayakla ezilmesi ve sıcak su ile yağının alınması şeklinde olmuştur.
Bugün için dünya üstünde bulunmuş en eski zeytinyağı tesisi, Milattan
önce 6. yüzyıla aittir ve İzmir' in Urla ilçesi yakınlarındaki antik
Klazomenai kentinde bulunmaktadır. Daha sonraları Romalılar zeytinin iki
taş arasında ezilmesine dayanan yöntemi bulmuşlardır. Mengene tabir
edilen bir usul günümüzde de halen kullanılmaktadır. 19. yüzyılda
buharın kullanılmaya başlaması ile zeytinyağı sanayinde yeni bir döneme
girişilmiş ve daha yüksek basınçla daha fazla zeytin işleme olanağı
doğmuştur. Bu iş için kullanılan hidrolik presler teknolojik gelişmelere
paralel olarak dizel motoru ve elektrikle çalışabilecek biçimde
geliştirilmiş ve zamanla günümüzde kullanılan en modern system olan
kontinü tesislere gelinmiştir. Zeytinyağı bu süreç boyunca Akdeniz
insanının önemli bir gıdası olması yanı sıra, Akdeniz ticaretinin de
temelini oluşturmuş ve sadece bir besin maddesi olarak değil aynı
zamanda ışık kaynağı, sağlık ve güzellik iksiri olarak da
kullanılmıştır"ifadelerini kullandı.
SAĞLIK İÇİN ZEYTİNYAĞI
Zeytinyağının
sağlık üzerindeki etkileriyle ilgili Büyüközer şunları söyledi:
"Zeytinyağı; vücut için gerekli ancak sentez edilemeyen temel yağ
asitleri ile sadece yağda eriyebilen E vitamininin kaynağını oluşturması
ve yüksek kalori değeri yanı sıra, meyve suyu gibi natürel
tüketilebilen tek yağ olma özelliği ve kendine has renk, koku, tat ve
aromasıyla insan beslenmesinde çok önemli bir konuma sahiptir.
Zeytinyağının başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere sindirim
sistemi, kemik yapısı beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli
fonksiyonları bulunmaktadır. Zeytinyağı, kalp-damar hastalıklarında
temel risk faktörü olan kolesterolün, damar tıkanıklığına yol açan 'LDL'bileşenini azaltıcı rol oynarken yararlı ve koruyucu olan 'HDL'
bileşenini değiştirmez. Bu özelliği ile kalp sağlığı açısından en uygun
yağdır.
Kan hücrelerinin kümeleşmesinde rol oynayan faktörlere
karşı etki göstererek kan damarlarında pıhtılaşma riskini azaltır.
Zeytinyağı sıcak ve soğuk tüketildiğinde mide asitliğini azaltarak
gastrit ve ülserlere karşı koruyucu bir rol oynar. Zeytinyağı safra
salgısını canlandırıcı, safra kompozisyonunu düzenleyici ve safra
kesesinin boşalmasını sağlayıcı özellikleri nedeni ile safra taşı
riskini azaltır ve taşların erimesine yardımcı olur. Bağırsaklar
tarafından en iyi emilen yağdır ve bağırsaklardan geçişi düzenleyici
özelliği vardır. Tüm yağlar arasında en dengeli kimyasal pozisyona sahip
olduğundan kemik mineralizasyonunun iyileşmesini sağlar ve normal kemik
gelişimine yardımcı olur. Zeytinyağında yaklaşık yüzde 80 oranında
bulunan oleik asit insan sütündeki en önemli yağ asididir ve doğumdan
hemen sonra bebeğin sinir dokularının gelişiminin sağlanmasında temel
bir işleve sahiptir. Ayrıca yeni doğmuş bebeklerde altıda bir oranında
gerekli olan linoleik-linolenik asit oranı zeytinyağında optimum
seviyede olduğundan, bebek bekleyen ve emziren annelerin beslenmesinde
en uygun yağdır. Zeytinyağı aynı zamanda dokuların yaşlanmasını önler ve
yaşlanmanın beyin fonksiyonları üzerindeki yıpratıcı etkisini azaltır.
Mükemmel kimyasal yapısı ve önemli ölçüde antioksidan (tokoferol)
içermesi nedeni ile, diğer yağlara göre yüksek sıcaklıklarda bile daha
dayanıklıdır ve bu özelliğine bağlı olarak kızartmalarda
kullanılabilecek en sağlıklı yağdır."