SiyasetHaber Girişi : 26 Mart 2013 11:35

İsrail bile özür diler CHP dilemez

İsrail bile özür diler CHP dilemez
Erdoğan, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi sonrası CHP'ye sert göndermelerde bulundu.
Erzurumajans-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü parti grubu konuşmasının ağırlıklı gündem maddeleri çözüm süreci ve İsrail'in Mavi Marmara özrüydü.

Özür sürecine ilişkin parti grubunda ayrıntılı açıklamalar yapan Başbakan Erdoğan, ana muhalefet lideri CHP'yi adeta topa tuttu. Erdoğan, "Biz Tevrat'taki 'Öldürmeyeceksin' emrini söyledik. CHP İsrail avukatlığıyla bize cevap verdi. Dışişleri Bakanımız hakkında gensoru verdiler. Bugün nasıl Türkiye'ye karşı eylemlerin adresi olan Suriye ile aynı karedeyse, aynı günlerde yine aynı karede yer aldılar. Bunların dış politika çizgisi hep bu oldu. Bunların dış politikası görmezden gelmek ve el pençe divan durmak. Tüm kardeşlerime sesleniyorum; bunlardan mahcubiyet özür beklemeyin, İsrail özür diledi ve özür diler, ama CHP özür dilemez. Ben bir Başbakan olarak Dersim olayıyla ilgili özür diledim, ama CHP'nin genel başkanının kendi memleketinin meselesiyle ilgili kalkıp da ağzından bir kelime duydunuz mu?" diye konuştu.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları

Eskişehir Konya yüksek hızlı tren hattını hizmete açtık. Bu hattın ayrı bir manası var. Üç büyük Başkent birbirine bağlandı. Eskişehir İstanbul yüksek hatlı tren hattını hizmete alacağız ve Osmanlı'nın son başkentini de bu ağın içine alacağız. Daha sonra Osmanlı'nın ilk başkenti Bursa'yı bu hatta dahil edeceğiz. Bunun da çalışmaları devam ediyor.

Eskişehir Konya hattı kültürlerimizin önemli şehirlerimizin birleşmesi de amaçlanmıştır. Şimdi Konya'yı Eskişehir'e bağlayarak Yunus Emre ve Hacı Bektaş'ı birbirine yakınlaştırmış oluyoruz.

Nasrettin Hoca'nın eşeğine ters ya da düz binerek kat ettiği yolu biz hızlı trenle ister ters koltukla ister düz koltukla seyehat edebilirsiniz.

Bu güzel hizmetlerinden dolayı Ulaştırma Bakanlığımıza, Devlet Demir Yolları'na mühendislerimize şükranlarımızı ifade ediyorum. Eskişehir'deki bu önemli açılışın ardından genişletilmiş il başkanları toplantısı yaptık.

Kazakistan'ın Başkenti Astana Türk Dünyası Kültür Başkenti olmuştu. Haftasonunda yapılan törenle de 2013 yılı için Eskişehir Türk Dünyası'nın başkenti oldu. Bu anlamlı payenin de Eskişehirli kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum.

ESKİŞEHİR'DEKİ BEYAZ YAŞMAKLI KADINLARIMIZ

Eskişehir'de kardeşlerimize sözümüz vardı. Buralar Osmanlı'nın kuruluşuna şahitlik etmiş ilçeler. Oradaki hanım kardeşlerimiz beyaz yaşmaklı halleriyle bize 'Başbakanım Osmangazi'den sonra buraya gelen ilk lider sizsiniz' dediler. Bizi muhabbetle karşılayan akrdeşlerimize şahsım ve gurubum adına minnetlerimi sunuyorum.

Beyaz yaşmaklı kadınlarımız topraktan ürünlerini çıkartıyorlar, ne yapacağız değil ve  ekonomi dersi de verebilirler.

Çifteler ilçesinde 1948'de rahmetli Menderes ilk mitingini orada yapmış ve oradan o çıkış ardından 50'de iktidarı getirmiş. Ardından 10 yıl 5 gün siyasi parti olarak iktidarda kalmışlar. Yine biz böyle bir yerde umut dolu bir miting gerçekleştirdik. O gün adeta bir final yaptık. Heyecanla bekleyen kardeşlerimizle kucaklaştık.

Geçtiğimiz hafta bölgemiz açısından iki önemliolay yaşandı. Bunlardan birincisi Nevruz ve devam eden çözüm süreci. Geçtiğimiz hafta yaşanan olayın üzerinde ayrıntılarıyla durmak lazım.

BELKİ DE İSRAİL'İN FARKLI PLANI VARDI

22 Mayıs 2010 tarihinde Gazze'ye insani yardım götürmek için yola çıkmış Mavi Marmara isimli bir gemi içindeki sivil insani yardım görevlileriyle yola çıktı. Bu insanların içinde 36 ayrı insan vardı. Bu yardım gemisi 31 Mayıs'ta uluslararası sularda İsrail devletinin güvnelik birimlerinin saldırısına uğradı ve 9 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bunlardan birisi de Uğur kardeşimiz bitkisel hayatta. Böyle bir tablo var. Hadiseyi tüm boyutlarıyla değerlendirdik. Danışmanım Nabi Bey'i görevlendirdik. Hemen İstanbul'a gidip oradan da Tel Aviv'e gidip orada hastanede hapiste kim varsa alıp geleceksiniz dedik. Hepsini ambulans uçaklarla diğer şekilde Türkiye'ye ulaştırdık. Ellerindeki gemileri ve yolcuları sürratle bırakmak suretiyle süreç başladı. Olayı tam bir kararlılık içinde takip ettik. Saldırı sonrası İsrail'in farklı bir planı vardı bilemiyorum. Bunun da unutulacağını zannediyorlardı.

Ak Parti olarak bu saldırı karşısında biz susmadık. Bir çok görüşmeler yaptık, nasıl bir normalleşme yapabiliriz diye konuştuk. Biz 3 şart yerine gelmedikçe bizden bir adım beklemeyind edik. Bu milletin evlatları şahsiyetlidir onurludur, onların kılına gelen bir zararı biz sormak zorundayız dedik.Tabii ricacı olarak gelen devlet başkanları hiç bir itirazi cümle kullanmadan geri döndüler. Asla geri adım atmadık. Bu olayın ardından İsrail'e bu üç şartı hatırlattık. Bir özür iki tazminat üç Filistin'e ambargonun kaldırılması. Üzüntü verici kelimesini kullansak olmaz mı dediler hayır dedik. Tazminatı kabul edelim ama diğer ikisi olmasın dediler ama biz kesinlikle olmaz dedik.

OBAMA'NIN SESİNİ ÖZLEDİM


ABD başkanı Barack Obama İsrail'e yaptığı bu resmi temaslar öncesinde de Dışişleri Bakanı bize geldi. Gerek konutumda yaptığımız görüşmelerde etraflıca ele alarak görüştük. Ne gibi bir çerçeve oluşturalım ki sorunu çözelim dediler. Tabii sayın Obama'nın Ortadoğu'ya gelişinde önümüze yine bir metin geldi. Dedik hayır biz burada sadece şehitlerimiz için değil Filistinli kardeşlerimizin hak ve hukuklarını bir kenara koyamayız onun da bu anlaşmaya derc edilmesi lazım dedik. İsrail'den ayrılırken sayın Obama Netanyahu ile havalimanında beni aradılar. Önce Netanyahu'nun sesini aldım ama sayın Obama'nın sesini özlemişim önce sayın Obama'yla konuştuk. Obama'nın şahitliğinde bu görüşmeyi gerçekleştirerek işi neticelendirerek bu noktaya geldi. Önce ABD sonra İsrail açıklama yaptı biz de yazılı ve telefon kayıtlarını aldıktan sonra açıklama yaptık. Çünkü önce eşeği sağlam kazığa bağlamak lazım.

Ben de şehitlerimiz ve Türk milleti adına özrü kabul ettim. Bu Nisan ayı içinde bir ziyaretle birlikte kendilerinin ifadesiyle buradaki ambargonun ne durumda olduğunu görmüş olacağız. Gazze'nin yeniden imarı konusunda Filistin sorunun çözümü konusunda Türkiye elinden geleni yapacağız. Bundan sonra sözlerin tutulup tutulmayacağını takip edeceğiz. Elbetteki bu özür ve bu adımlar Mavi Marmara şehitlerimizi geri getirmeyecek. İnsanlık dışı müdahaleleri telafi edilmeyecek. Şehitlerimizin aziz hatırası için bu özrün büyük bir anlamı var ve şehitlerimizin kanı yerde kalmadı.

HAMAS LİDERİYLE DE TELEFONDA GÖRÜŞTÜM

Yavuz Sultan Selim nasıl Filistin'e sahip çıktıysa Türkiye Cumhuriyeti nasıl Filistin'e sahip çıktıysa biz de aynı anlayışla Filistin'e sahip çıkıyoruz. Bu süreç sonrası Hamas liderini aradım Halid Meşal'le görüştüm. İlk fırsatta inşallah Gazze'yi ziyaret edeceğimizi söyledim.

Bugün burada bazı hususların altını çizmek zorundayım. Marvi Marmara'da 9 kardeşimiz şehit edildiğinde bütün ülke milletimiz bu acıyı yüreklerinde hissettiler. Sadece Mavi Marmara'nın değil insanlığın bütünüyle vicdani olarak saldırıya uğradığını düşünüyor öfkeyle değil itidalle hareket ediyorduk.

CHP İSRAİL'İN AVUKATLIĞINI YAPTI

Haklı olduğumuz bir davada haksız duruma düşmek gibi bir lüksümüz de yoktu. Meşru zeminde mücadelemizi kararlılıkla sürdürdük. Böyle bir meselede muhalefet de milletin yanında olsun. Biz isterdik ki bizi değil Türkiye'yi hedef alan böyle bir saldırı karşısında dik dursun. Ama ne yazık ki bunu göremedik. Gerek saldırı esnasında başta CHP olmak üzere ülkesinin milletinin yanında durmak yerine saldırganların yanında saf tuttu. Ne dedi CHP Genel Başkanı biz olsydık Mavi Marmara'yı göndermezdik dedi. CHP Genel Başkanı çıktı adeta bir papağan olarak biz Mavi Marmara'yı göndermeyeceğiz dedi. Biz tevrattaki Öldürmeyeceksin emrini söyledik CHP İsrail avukatlığıyla bize cevap verdi. Dışişleri Bakanımız hakkında gensoru verdiler. Bugün nasıl Türkiye'ye karşı eylemlerin adresi olan Suriye ile aynı karedeyse aynı günlerde yine aynı karede yer aldılar. Bunların dış Politika çizgisi hep bu oldu. Bunların dış politikası görmezden gelmek ve el pençe divan durmak.

İSRAİL ÖZÜR DİLER, AMA CHP ÖZÜR DİLEMEZ

Tüm kardeşlerime sesleniyorum; bunlardan mahcubiyet özür beklemeyin, İsrail özür diledi ve özür diler, ama CHP özür dilemez. Ben bir Başbakan olarak Dersim olayıyla ilgili özür diledim, ama CHP'nin genel başkanından kendi memleketinin meselesiyle ilgili kalkıp da ağzından bir kelime duydunuz mu? İsmi lazım değil bir genel başkan yardımcısı da susup kaldı. Pişkinlik ziyadesiyle vardır, pişmanlık yoktur. Türkiye günlerdir CHP'nin bir açıklama yapmasını beklerken onlar pişkinliğin zirvesine ulaştılar. Dışişleri Bakanımız hakkında gensoru önergesi verdiler. Adresi şaşırdılar tabi, enerjiyle alakalı bir konuda Dışişleri Bakanı hakkında gensoru verdiler. Suriye'nin yanında duruyorlar, ama yine kaybedecekler. Türkiye'ye zarar vermek için atağa geçtiler. Türkiye'nin büyük bir devleti, aziz bir milleti var hiç endişe etmeyin. Türkiye'nin büyük bir ekonomisi güçlenen bir demokrasisi var. Türkiye'de Türkiye'ye ayak uyduramayan küçük bir muhalefet var. Türkiye'de son haftalarda yaşanan büyük değişimin muhalefeti de değiştirmesini umut ediyorduk. Yemen'deki kardeşimizden Saraybosna'daki kardeşimize kadar herkes Türkiye ile övünüyor. Muhalefeti de bu büyük vizyonu paylaşmaya davet ediyoruz.

"Elazığ sizinle gurur duyuyor" sözlerine Erdoğan, "Eee Başbakan da Gakkoşlarla gurur duyuyor" şeklinde karşılık verdi.

BAHÇELİ'NİN VUR DE VURALIM ÖL DE ÖLELİM SÖZLERİ


Kalabalıktan bir gurup slogan atıyor, 'Vur de vuralım öl de ölelim' diyor. GEnel Başkan da çıkıp onun da vakti gelecek diyor. Siyasi sorumluluk taşıyan insana böyle bir şey yakışır mı? Senin teröristin iyi benim teröristim kötü anlayışı olur mu?Neyi öldürüyorsun? Huzur içinde yaşamaya ihtiyaç varken sen vurmanın da ölmenin de zamanı gelecek diyorsun. Geçmişte daha önceki siyasi partide bu tür sloganları atanlar oldu. Ben de bizim kitabımızda ne vurmak ne de öldürmek var der ön keserdik. Biz hayat vermeye geldik derdik. AK Parti olarak da ne gençlik kollarımıza hiç bir zaman teröre çanak tutacak bir mesaj vermedik her zaman itidali tavsiye ettik. Sizin elinizde döner bıçağı olmayacak molotof kokteyli olmayacak bilgisayarla geleceğe mesaj vereceksiniz dedik. Bizim işimiz okumayla yazmayla öğrenmeyle olduğunu hatırlattık. MHP Genel BAşkanı'nın böyle bir dil kullanması talihsizliktir. 80 sonrası öncesinde öldürülen gençlerin hatırasına saygısızlıktır. Bu dil tavır Türkiye'nin ve milletimizin asla hayrına değildir. Ayrıştıran bir dildir. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne hizmet etmez. MHP Genel Başkanı bölüp parçalanmanın dilinden konuşuyor.

AŞIRI SAĞDAKİLER AŞIRI SOLDAKİLER

Bu ülkede acılar sona ererse MHP'ye kullanacakları dil de kalmayacak. MHP altındaki zemin kaydığı için son derece umutsuz. Türkiye'de umut verici gelişmeler oluyor. Ama bazıları rahatsız. Bir kısmı aşırı soldan, silahtan vazgeçme diye mesaj veriyorlar. Diğer bazıları terör örgütünden doğan boşluğu doldurmak için alçakça eylemlere girişiyorlar. Aşırı soldakilerle aşırı sağdakiler de aynı gözyaşını döküyor. Yaptıkları aynı onlar da terör biteceği için üzülüyor. Biz bu zavallıların gözyaşından hiç rahatsız değiliz. Anneler ağlamasın da bu terör baronları istediği kadar ağlasın.

İRTİCA DEDİLER BÖLÜCÜLÜK DEDİLER

İrtica dediler, sanal tehdit ürettiler var mı öyle bir şey. Bölücülük dediler sanal tehdit ürettiler. Devletin bekası dediler terör ürettiler darbe ürettiler. Toplum mühendisliği için ne gerkeiyorsa onu ürettiler. Biz AK Parti olarak milletle el ele verdik. Bizim toplum mühendisimiz yok milletimiz var. Biz gönül birliği yaptık. Onların kırmızı kitaplarını ortadan kaldırdık. İşte şu anda savaş baronlarının elinde tek bir bahane var o da terör. Son gerekçeleri bu. Eğer bu korku ortadan kalkarsa bunların da bütün umutları suya düşer. Onlar bu ülkede darbelerden hukuksuzluktan beslendiler. Bunlar onyıllar boyunca terör karşıtı gibi görünüp gözyaşından beslendiler. Biz bu ülkede demorkasi açığını kapattık ve kapatıyoruz. İşte şimdi de terör bataklığını kurutuyoruz Türkiye'nin ayağındaki bu prangayı atıyoruz.

Biz çözüm süreci başladığından beri yollardayız. Ankara'dan idare etmedik. Herkes umutlanıyor ama Ankara'daki gneel başkanlar yüzlerindeki çamuru silip en ufak bir çaba göstermiyorlar.

Adalet Bakanlığı ve partimize yapılan saldırılar sonrası yapılan baskınlar sonrası CHP'li vekiller itiraz ediyor. Çelik kapılarla çevrilmiş odalarda terör örgütü duracak, lav silahlarıyla binalara saldıracak devletin güvenlik kuvvetleri de duracak mı?

Onları da dünyaya rezil edeceğiz. Belgelerle ifşaa edeceğiz. Siz dünyada hak ve özgürlükleri savunmuyorsunuz. Ülkenizde özel kamplarda bunların yetiştirilmesine çanak tutuyorsunuz diyerek bunları uluslararsı toplantılarda ifşaa edeceğiz. Bizim hiç bir gizli planımız yok. Meşruiyet rejiminin dışına çıkan adım söz konusu olamaz. Ana muhalefet dahi bunu görmek istemiyor. CHP'ye MHP'ye BDP'ye gönül  veren kardeşlerime sesleniyorum; başlarınızı iki elinizin arasına alın öyle değerlendirin. MHP'nin kan diline bazı BDP'lilerin sorumsuzca ifadelerine bakıp aldanmasın. Hele CHP'nin kafa karışıklığına bakıp zihinleri bulandırmasınlar. Ne yapıyorsak Türkiye'yi büyütmek için yapıyoruz. Ne yapıyorsak aziz şehitlerimiz için yapıyoruz. Şimdi bakıyorsunuz gazeteler tutturmuş bir akil adamlar tutturmuş gidiyor. Bize bir ara sordular oluşturulabilir mi evet oluşturulabilir dediler.

AKİL ADAMLAR TARTIŞMASI

Biz eğer akil adamlar akil insanlar çalışmasını yaparsak bunun kararını biz veririz. Bunun hesabını biz vereceğiz onlar vermeyecek. Biz bu süreci de böyle çalıştırıyoruz. Siz bizi izlemeye devam edin. Yazılanlara bakmayın. Bu toplumda karşılığı olan insanlar kimlerdir bunlara bakacağız. Eğer karşılığı yoksa biz niye bu insanlarla yola çıkalım. Akil insanlar kararını verirsek 780 bin km'yi kapsayacak adımı atarız.

Bazı STK'lar üst düzey temsilciler işin içinde olabilir, üniversiteden medyadan akil kişiler olabilir ama bunların çerçevesini ve süreci başlatma noktasında bu insanların yetkisi olamaz. Sorumluluk bizdedir.

Şurada 1-2 ay içinde hava değişti. Güneydoğu'da yatırım yapmak için lisans başvurusu 1'e 40 artmış durumda. Rahatlama olduğu zaman ben inanıyorum ki Güneydoğu ve Doğu'da yatırımlarda ciddi bir patlama olacaktır. 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.