İş ortaklığının olamadığı şehirde akılın da ortağı ola!

Bazı temennilerimiz vardır, sık sık kullandığımız için cılıkını çıkarttığımız.

Bunlardan birisi bu 'yüreğine sağlık' lafı, söz öbeğidir.

Sosyal medyada çok sıkça kullanılan bu temenniye nedense hep ifrit olmuşumdur.

Mümkün olduğu kadar kullanmamaya çalışırım, hatta kendimi zorlar, o ifadeyi çağrıştıran başka cümleler kurmaya özen gösteririm.

Samimiyetten uzak, sıradan, kolaycı ve de banal gelmiştir bana hep.

Son zamanlarda 'uyuz' olmaya başladığım o süslü laflardan birisi de şu 'ortak akıl' lafıdır.

Yanılmıyorsam bu şehirde o lafı ilk dillendiren de Muammer Cindilli'ydi!

Süper laftı ve bu şehir altını, üstünü doldurmadan paldır küldür bu lafa balıklama daldı,sahiplendi, niyeyse artık!

Ama, kulağa hoş gelmesine, içinde bir takım gizemler barındırmasına rağmen başından beri sevmedim bu ifadeyi, ne yalan söyleyeyim.

***

Ticaret ve Sanayi Odası'nın önceki gün Erzurum'da tamamen safiyane ve iyi niyetle gerçekleştirdiği 'Çalıştay ve Ortak Akıl Platformu', o yüzden bende zerre heyecan uyandırmadı, herhangi bir umur oluşturmadı!

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin iki bakanının da o toplantıda olmuş olması, bu konudaki düşüncemi de zerre miskal etkilemedi!

Milli sanatçımız İbrahim Erkal'in de sitemini ifade ettiği bir şarkısında bahsettiği, 'Erzurum uzak şehir, dostuna tuzak şehir' dediği şehrimizde ortak akıl ne zaman iş yaptı ki bundan sonra da yapsındı!

Hem ortak akıl dediğimiz şey, 'birden fazla kişinin toplanarak bir konu hakkında akıl kapasitelerini ve düşünce güçlerini birleştirmesi' değil midir?

Sıkça görülen bir şeymidir ki ortak akıl işe yarasın da bu şehrin kanayan meseleleri halledilsin?

Bugüne kadar hangi ortak akıl ile ne kararlar alınmış, bir iş uygulamaya konulmuş ki bu konu şimdi böyle üst başlık ile gündeme getiriliyor?

***

Şurası bir gerçek ki, bu şehirde çoğu kişi kendinden başka kimseyi beğenmez ve de sevmez!

İstişare müessesesinin normal bir apartman yönetiminde dahi zor çalışan bir şehirden bahsediyoruz sanırım!

Hele de artık kardeşin kardeşle konuşmadığı, ayrışmanın ve ötekileşmenin had safhada olduğu, herkesin bir şekilde haklı olduğu, aklını diğerinin aklından önde tuttuğu bir dönemde bu 'ortak akıl' ne ola ki?

Sevgisizliği ortalama bir vatandaşta değil, yöneticilik seviyesinde olan aklı başında kişiler arasında da görmek, bir süreden beri olası bir durum!

İş dünyasından tut, siyasette de durum maalesef bu merkezdedir.

Sermaye ve birikim ortaklığının olmadığı bir yerde ortak akıl ne menem bir şeydir acep?

Çok ortaklı şirketlerin parmakla kadar sayılacak kadar azlığı, aşırı derecede kıskançlık,çekememezlik ve de her kafadan bir sesin çıkma varlığı, ortak akıl düşüncesinin tamamen zıttında bir gelişme olarak göstermiyor mu zaten?

Hal böyle olunca ortak akıl lafı, sadece 'iş olsun torba dolsun', ya da 'Hışo'nun hançeri var' babında bir futbolda var olan 'yalancı koşu'dan öteye geçmiyor, sanırım bu son yapılan da ondan başka bir şey değildi!

***

Bu vesile ile fırsat bu fırsat deyip bir tesbitimi sizinle de paylaşmak istiyorum.

Benim,çalışmalarıyla, öneri ve dile getirdiği sorunlar ile son yıllarda etkilendiğim,'İşte budur' dediğim bir sivil toplum örgütü olmadı!

Buna Ziraat Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, MÜSİAD'ı, FISİAD'ı  ve benim de üyesi olduğum Emekliler Derneği de dahil!

Şehrin kalkınmasında etkin rol oynayan, yanlış uygulamaya hesapsız, arka plansız spontane karşı çıkan, iyi olana da destek veren bir kuruma rastlamadığım gibi,her geçen bu STK'ların sayılarının artmasını da hayretle izledim!

STK bir yerde muhalefettir, itici güçtür.

Zaten özde güçlü olan iktidardan yana yanlışı da olsa pozisyon alan bir STK anlayışından ne olur ki?

İş ki muhalefet edip, yol gösterici ve etkin olsun.

Bak o sıra ortak akılı da ortak akıl yönetimini de anlarım!

***

Hepsi değil tabiiki iktidara şirin gözüken.

İçinde menfaat gözetmeksizin iyi niyetle kolları sıvamış olan, yeri geldiğinde tavır ortaya koyan, çok bir şey yapmasa da görüş belirtenler de yok değil ama bugün bir çok anlı-sanlı sivil toplum örgütü ne yer, ne içer, kimse bilmiyor.

Birilerinin başkanlık egosunu tatminden öteye geçmeyen bazı STK'ların, ilin çok önemli mevzuları mevzubahis olduğunda bazı çekince ve hesaplar yüzünden görünmemeleri,topa girmemeleri bir yurttaş olarak beni çok rahatsız ediyor,çok.

Lütfü Yücelik, 2011 yılında ilkini yaptıkları Çalıştay'ın geçen süre içerisinde şehrin gündemini değiştirmediğini dile getirirken aslında dediklerimi doğruluyor.

Aynı Yücelikinanıyorum ki 3 yıl sonra da işbaşında olsa, yeni bir Çalıştay ile karşımıza çıksa aynı tesbiti yapar, yine aynı cümleleri kurar.

Yanılacağımı sanmam, bak, kesin kurar.

O açıdan ortak akıl lafları filan değil de öncelikle insanların birbirlerini sevmelerini sağlayacak, özgür düşüncelerin hakim olduğu, demokrasinin geniş kapsamlı yaşatılacağı ortak platformların daha anlamlı olacağını umut etmek lazım diye düşünüyorum.

SON SÖZ: İş ortaklığının dahi zor olduğu bir ortamda akıl ortaklığı olabilecekse, ben şimdiden buradan ilan ediyorum. 2014 Dünya Kupası'nı Şili havaya kaldırır!

---

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Erzurumlu Vatandaş 01 Ocak 1970 02:00

    Aaa Karadayı ne dedi onun söylediklerinden hiç bahsetmeyecek misiniz?? Sayın Hocam, kâr marjının yüksek olduğu ve Turkiye`nin pek çok bölgesine göre daha pahalıya aldığımız evlerle zengin olan sözde Erzurumlu yatırımcı ve girişimcileri yazınızda korurken; devlet elinde zarar eden Aşkale Cimento Fabrikası`ı bugün Türkiyede 146. sıraya yükseltmiş, şehrimize katma değer ve istihdam üretmiş bir sanayiciyi neden kötülüyorsunuz? Erzurumun gercek ihtiyaclarina yonelik yazilar yazmaniz temennimle...