Güneş Vakfı tarafından organize edilen geleneksel Cuma konferansları etkinlikleri kapsamında bu hafta Türk müziğine doğuştan sevdalı olan ve Dombıra çalmayı kendi kendine öğrenen Semih İpek konuk oldu.
Erzurumajans-Türk müziğine doğuştan sevdalı olan ve Dombıra çalmayı kendi kendine
öğrenen Semih İpek, Dombıra'nın eski Türklerden günümüze kadar ulaşan
milli saz olduğunu belirterek Kazakistan'da her evde Dombıra bulunduğunu
ve Kazak Türklerinde dombıra çalamayana kız verilmediğini söyledi.
Güneş Vakfı tarafından organize edilen geleneksel Cuma konferansları
etkinlikleri kapsamında bu hafta Türk müziğine doğuştan sevdalı olan ve
Dombıra çalmayı kendi kendine öğrenen Semih İpek konuk oldu. Dombıra
çalmayı kendi kendine öğrenmiş ve Türk müziği formlarına uygun gerek
sözlü, gerek sözsüz besteler yapan Semih İpek, tarih öğretmenliğinin
getirdiği milli kültür bilgisi ve kendinde olan dilsel yeteneklerle
çalıp söyleme geleneğinin içinde bulunmasıyla Türkiye'de Türkistan'ı
yaşatıyor.
ESKİDEN KAZAK TÜRKLERİ DOMBIRA ÇALAMAYANA KIZ DAHİ VERMEZLERMİŞ
Dombıra'nın eski Türklerden günümüze ulaşan milli saz olduğunu
belirten Semih İpek, Dombıra, yaklaşık 6 bin yıllık bir geçmişe sahip
olduğunu söyledi. İpek," Bu kadim sazı eski Türk geleneklerini kavilikle
sürdüren Kazak Türkleri baş tacı etmiş, bu güne kadar gururla taşımış,
dombıraya ve dombıra çalan kişiye çok saygı göstermişlerdir. Kazak
Türkleri, bugün de eski, büyük dombıracılara saygıdan ötürü «Baba»,
«Ata» derler. Bu geleneği bugün Türkiye'de de görmekteyiz. Büyük
âşıklara hala saygıdan ötürü baba denmektedir. Kazak Türkleri dombıra
çalan kişilere çok saygı gösterirler. Kazakistan'da her evde dombıra
bulunur. Hatta eskiden Kazak Türkleri dombıra çalamayana kız dahi
vermezlermiş. Bu konuda bir Kazak Türk atasözü dikkate değerdir: "Nağız
Kazak, Kazak emes. Nağız Kazak, dombıra." Standart Türkiye Türkçesine
çevirecek olursak " Gerçek Kazak, Kazak değil. Gerçek Kazak, dombıra."
Dombıra, çanağında bütün Türk halklarının sesini taşıyan, perdelerinde
yüzyılları saklayan manevi değere haiz bir sazdır. Eski Türklerde ölen
kişilerin yanına kopuzu, yani Türklere ait tüm telli ve yaylı çalgıların
atası, da konmakta idi. Çünkü ölen kişi öbür dünyada da kopuz
çalabilsin ve öldükten sonra bile kopuzundan ayrılmasın. Yine bugün de
Kazak Türkleri gerek sevinçli gerek hüzünlü zamanlarda dombıra çalar."
dedi.
DOMBIRANIN TEMEL OLARAK İKİ TÜRÜ VARDIR
Semih İpek,"Ünlü
Türkolog Radloff'un dombıra ile ilgili söylemiş olduğu sözü anmakta
fayda var: "Kazak bozkırları birbirinden yetenekli sanatçılarla
doludur." Bugün de dombıra Asya'nın büyük bir kısmında, Moğolistan'dan
Kazan'a kadar, geniş bir sahada çalınmaktadır. Bugün Türkiye'de Kopuz
olarak bildiğimiz saz da yine dombıradır. Çünkü Kopuz sözünden
kastedilen Türkiye'de telli saz iken, ata yurdumuz Türkistan
coğrafyasında genellikle yaylı (kıl kobız) saz için kullanılır.
Kökenlerinin bir olması bu iki sazın bir olduğu görüşünü güçlendirir.
Dombıra genellikle çam ağacından yapılmaktadır ve dombıranın bugün temel
olarak iki türü vardır:
BATIS (BATI) KAZAKİSTAN DOMBIRASI: Öbür adı da
Jambıl Dombırası olan dombıra genelde küy adı verilen sözsüz bestelerin
çalımı için uygundur. ARKA DOMBIRASI: Kazakistan'ın genellikle doğu
bölgesinde kullanılan dombıra türü olup genelde sözlü bestelerin çalımı
için uygundur. Diğer bir adı da Abay Dombırası'dır."