Şehrin bu yoğun gündemini bir tarafa bırakıp, gelen bir mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Okuyacağınız satırların sonunda eminim, ’insan olan bunları yapmaz’ diyeceksiniz.
İçiniz ‘cız’ edecek, üzüleceksiniz ama yine hayatınıza devam edeceksiniz.
Olur da bir kaç kişi de bu farkındalığı oluşturabilmek için yayınlıyorum bu mektubu!
Lütfen dikkatle okuyun.
Merhaba.
Benim adım Ömer Faruk Bektaş. Erzurumluyum. Yüzde 90 görme engelliyim.
2018 yılında girdiğim üniversite sınavında Türkiye genelinde 2018’inci oldum. Kendi şehrimde kalmaya karar verdim ve Atatürk Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümüne kayıt oldum. Batıda engellilere karşı duyarlılık ve farkındalık var çünkü orada insanlar engellileri sosyal hayatın içerisinde sürekli görüyorlar ve biliyorlar. Ancak Erzurum’da insanlar sosyal hayatın içerisinde bir görme engelliye alışkın değiller ve bilmiyorlar. Ben istedim ki, Erzurum’da kalayım ve kendi toprağımın insanlarına bu duyarlılığı aşılayabileyim. Ancak bunu yapmaya çalışırken, büyüklü küçüklü pek çok problemle karşılaşıyorum. Bu problemler çözülebilecek problemler olmasına rağmen çözüm noktasında kendimi hep yalnız hissettim. Size bu problemleri açıklayayım.
Şehrin her tarafında görme engellilerin kaldırımlarda rahat hareket edebilmelerine yardımcı olan sarı renkli belirteçli yolların üzerine dikilen direkler, koyulan duraklar, esnaf tarafından bilinçsiz olarak üzerine yerleştirilen eşya ve malzemeler biz görme engellilerin rahat bir şekilde yürüyebilmelerine engel olmakta.
Erzurum’da sadece görme engelliler değil, bedensel engelliler de problem yaşamakta. Kaldırımların yüksek olması bir de üzerine bedensel engelli rampalarının önüne araç park edilmesi görme engellileri olduğu gibi bedensel engellileri de rahatsız ediyor.
Bir diğer problem ise toplu taşıma. Aslına bakarsanız benim en muzdarip olduğum konu. Şöyle ki, toplu taşıma araç kullanıcıları engellilere karşı ilginç tutumlar sergilemekte.
Hemen her gün, ’Araç engelli arabasına döndü’, ‘Git şuraya otur’, ‘Şunu bi yere bırakın’, ‘Sen tek misin?’, ‘Arabalara sürekli biniyorsunuz sizin yüzünüzden para kazanamıyoruz’, ‘Bu nasıl bir iş’ vb. söylemlerle karşılaşıyoruz.
Veya otobüste engelli erişilebilirlik altyapı sistemleri bulunmadığı için (görme engellilere bir sonraki ve şu anki durağın isimlerini söyleyen sistemler, işitme engellilere yardımcı olucu birkaç sistem ve şöförlerin engellilerle iletişim üzerine eğitimsiz olması) karşılaştığımız problemlerden bir kaçı.
Durakta elimde bastonumla beklerken, elimde bastonu görüp sırf ücretsiz kart basacağım korkusundan beni almadan basıp gitmesi, otobüste şoförden A durağında ineceğimi yol boyunca defalarca hatırlatmama rağmen beni tamamen alakasız ve hiç bilmediğim bir durakta bırakması gibi başıma sürekli gelen üzücü durumlar.
Bütün bu problemler belediye yetkilileriyle çözülebilecek problemler olmasına rağmen gerçekten ilgilenen birilerini bulamıyorum veya ulaşamıyorum.
Son olarak size ilginç bir şey anlatarak bu yazıyı bitireceğim.
Bir gün bindiğim otobüsün şöförü defalarca hatırlatmama rağmen beni hiç alakası olmayan bir yerde bıraktı. Tabi bunun öncesinde otobüse bindiğim andan itibaren incitici sözlerle beni gayet kırdı. Otobüsten inince büyükşehir belediyesinden ulaşım müdürü sıfatıyla birisiyle telefonda konuştum. Şikayetimi dile getirdiğimde, ‘Her şöförün başına bir tane ahlak bekçisi dikemem. Bir şey olmaz. Hem Türkiye’nin en iyi ve en erişilebilir ulaşım sistemlerinden birisine sahibiz. Bu konuda Türkiye’de en iyi üçüncüyüz’ dedi. Ancak daha ulaşım sisteminin mobil uygulamasını bile kullanamıyoruz biz şu anda.
Sevgili Onur abi ben bir görme engelliyim hayatı, rahat bir şekilde idame ettirmek herkesin olduğu gibi benim de hakkım. İnsanların bilinçsizliği yüzünden ben ayda bir tane baston çöpe atıyorum bu durum beni, hem çok üzüyor hem de çok kırıyor. İnsanların bilinçsizce yaptıkları beni aşırı bir şekilde üzüyor. Bana yardımcı olmayı kabul ettiğin için sana çok teşekkür ederim.
İnsan olan bunları yapmaz değil mi?
Kendi adıma bir Erzurumlu olarak senden özür dilerim Ömer Faruk.
Söz veriyorum bundan böyle ben daha dikkatli, daha duyarlı olacağım.
Sen ve senin gibi görme engelli kardeşlerimize, insanlık dışı bu muameleleri reva gören, ‘potansiyel engelli’ olduklarını düşünemeyen ve hala ‘insanım’ diye aramızda dolaşan bu yaratıklara karşı elimden gelen mücadeleyi vereceğim.
Yine söz veriyorum, olur da Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen bana randevu verir, gündeme dair sorularımı cevaplarsa emin ol, senin bu mektubunu kendisine ileteceğim.