Erzurum'da artık moda oldu. "Çamur at, tutmasa da izi kalır." İşte çamur
atılanlar zincirine şimdide Emirşeyh restoran katıldı. Fısıltı
gazeteleri, şimdi bu işletmeyi yıpratmak ve bitirmek için harekete
geçtiler. Bizde bu gün inadına Emirşeyh'e öğlen yemeği yemeye giyoruz.
Emirşey'le ilgili dedikoduyu duymuşsunuzdur. Güya, at eti yakalatmışlar ve bu yüzden de dükkân günlerce mühürlü kalmış.
Birkaç hafta önceydi bu söylenti kulağımıza gelince, yemek vakti
olmamasına rağmen iki arkadaşımı da alıp doğruca Tebrizkapı'da neredeyse
elli yıldan beri köfte yapan ve yaptığı lezzetli köfte sayesinde de
ülke genelinde "marka" olan Emirşeyh'e gittik.
Dükkân açıktı, ocakta köfteler pişiyordu, masalar doluydu.
Yani at eti yakalattığı için mühürlenmiş bir dükkân görüntüsü yoktu.
Birkaç gün sonra yine gittik, bu kez çok daha kalabalık bir gruptuk?
Emirşeyh'te ne zabıta kontrolü olmuştu, ne de dükkân kapatılmıştı.
Fakat buna rağmen, müfteriler düğmeye basmıştı:
"Emirşeyh mühürlendi!"
Başka şehirlerde durum nedir bilmiyorum ama Erzurum'un yapısı şudur:
İnsanlarımız gördüklerine değil, duyduklarına inanıyor.
Tıpkı vaktiyle Şam'da olduğu gibi... Hani Muaviye'nin şu dişi deve hikâyesi var ya?
Şam Valisi Muaviye, Küfeli tacire şöyle demişti:
"Git Halife Ali'ye deki Şam'da insanlar gördüklerine değil, valinin söylediklerine inanıyor."
Durum bizde de öyle ne yazık ki?
Emirşeyh dediğin şehrin göbeğinde bir lokanta?
Kenarda köşede değil ki, "Efendim gidip bakamadım bana çok ters geliyor" denilsin.
Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a, bakanlardan yabancı diplomatlara,
sanatçılardan sporculara, işadamından sade vatandaşına kadar toplumun
her kesiminden binlerce misafiri ağırlamış ve ikramlarıyla bir gidenin
bir daha gitmeyi istediği bir marka haline gelmiş bir lokanta niye at
eti satsın ki?
Bu çaptaki bir işletme sahibinin böyle bir şey yapması için ya çıldırması lazım ya da intihara karar vermiş olmalı?
Erzurum halkı dükkՑn sahiplerini yakından tanır. Hele doktor Adnan'ı?
Rahmetli babaları Köfteci Nedim'in, seyyar arabayla başlattığı köfte
serüveni evlatları eliyle öyle büyüdü öyle büyüdü ki, bugün Türkiye'nin
hemen her yerinde bilinen bir isim haline geldi.
Altı yedi yıl önce tam bir milyon lira harcayan kardeşler, Emirşeyh'i
Mısırlı ustalara, Mısır motifleriyle yeni baştan dizayn ettirmişlerdi.
Ne müşteri sıkıntıları var, ne de kendilerini anlatma ihtiyacı duyuyorlardı. Çünkü işleri tıkırında, yaptıkları iş temizdi.
Oradaki cağ kebap için aynı şeyi söylemek çok kolay değil ama bildiğimiz
Emirşeyh Köfte on numara bir köftedir. Ben biliyorum ki, koliler
halinde şehir dışına bile servis ediliyor.
Kim bu iftirayı atar, muradı nedir bilen yok.
Adamlar dava açacak ama ortada elle tutulur gözle görünür biri yok ki yakasına yapışsınlar.
Lakin dedikodunun ardı arkası da kesilmiyor.
Allah uzun ömürler versin muhterem büyüğümüz Rasim Cinisli ağabeyi yıllar evvel bir anısını paylaşmıştı bendenizle.
"Ağabeyi Erzurum'dan aday olun" demiştim de, cevaben "Amandır Mehmet
Beyciğim aman; ben vaktiyle o süreci yaşadım, genç yaşta vekil de oldum,İstanbul gibi bir yere iktidar partisinin il başkanı da oldum. Erzurum
insanı yoran
bir şehir? Erzurum'da bir çevre var ki iftirada kimse ellerine su dökemez. Misal bekar adamın karısını orospu ilân ederler."
Rasim ağabeyi hiç de haksız değil.
Zaman zaman o yapının artık etkisini yitirdiğini düşünüp, yeniden
umutlandığımız bir anda bi bakıyorsunuz ki şer odakları düğmeye basmış:
"Filanca batmış"
"Filanca, falancayla basılmış"
"Filanca tefecilerin kucağına düşmüş"
"Falancanın karısı bilmem kimle düşüp kalkıyor"
Ve son olarak da Emirşeyh örneğinde olduğu gibi?
"At eti yakalanmış"
Bu husustaki kanaatim şudur:
Emirşeyh bir yana, bendeniz Erzurum'da en sıradan bir lokantanın dahi
asla müşterisine zararlı veya bozuk bir ürün sunacağına ihtimal vermem.
Her büyük işletme gibi, Emirşeyh de yaptığı köfte ve kebap için kendi etini kendi kesiyor.
Niye at etine tenezzül etsin ki?
Et mi karaborsada, hayvan mı?
Sonuç olarak diyoruz ki, yazık hem de çok yazık? Erzurum zaman zaman
öyle büyük yanlışlara teşne oluyor ve çanak tutuyor ki, harici bir
düşmana ve fenalığa lüzum kalmıyor. Biz bize yeterince zarar
verebiliyoruz.
Emirşeyh orada, belediye, zabıta ve sağlık müdürlüğü de şurada?
İnanmayan veya aksine inanan küçük bir zahmete katlanır, önce lokantayı
tetkik eder ardından da ilgili kurumlara gidip, "bilgi edinme hakkı"
çerçevesinde sorar:
"Emirşeyh at eti yakalattı mı, bu sebeple de mühürlendi mi?"
Evet bu kadar basit?
Ne zaman ki dedikoduya prim vermez iftiracılara itibar etmez isek işte o
zaman Erzurum koşmaya başlayacaktır. Aksi halde birbirimizin etini
yemekten ve birbirimize çamur atmaktan, kalkınmaya mecal bulamayacağız.
- Rıza Şenova 01 Ocak 1970 02:00
Allah sahiplerinden razı olsun,yemeklerini de ekmeklerini de yedik ziyade olsun.
Erzurum`un bu işleri çok maalesef, Erkan bey i tanımam ama Adnan bey eksik bir insan değildir.
- ENES POLAT 01 Ocak 1970 02:00
Olayın, aslını yansıtarak nasıl güzel bir gazetecilik örneği verdiyseniz bir okadar da işletme reklamı kokan tarzınızı gözden geçirmenizi öneririrm
- yasar kurt 01 Ocak 1970 02:00
Merhaba,ben senelerdir doktor Adnani da babasi nedim ustayida tanirim.At etisatacak insanlar degiller seneler once bile nedim usta okadar imkansizlikta boyle kalitesizlik yapmamistir oz erzurumlular emirseyh sahiplerini tanirlar ve bu iftaralara inanmazlar yolunuz acik olsun Allah daha cok versin...YASAR KURT
- ahmet 01 Ocak 1970 02:00
O nasıl başlık!!!
Zaten işiniz gücünüz Erzurum`u kötülemek!!!
Her yazınızda Erzurum`u kötülüyorsunuz.
Bir şehrin gelişmesi dedikodu olmamasına mı bağlı.:)