Geçenlerde bir kitapçıda düzenlenen İlhami Çiçek’i Anma Programına dinleyici olarak katılmış ve sonunda kısa bazı ekleme ve düzeltmeler yapmıştık. Birkaç gün sonra bazı yayın organlarında “Şair İlhami çiçek memleketi Erzurum’da ilk kez anıldı” başlığıyla bir haber yayınlandı. Yazılanları okuduğumuzda şaşırdık. İlhami Çiçek’in memleketinde hiç anılmadığı birkaç kez vurgulanmış. Sanki biz yıllardır burada yaşamamışız… Sunucunun yaptığı açış konuşmasında: “İlhami Çiçek gibi değerli bir şair için Erzurum’da bir anma programının çok geç yapıldığını belirtmek isterim. Dilerim bu ihmal başka şair ve yazarlar için yapılmaz” dediği belirtiliyor.
İlhami neden unutulmaya terk edilsin ki? Diğer kişilerin yaptıklarını görmezden gelelim. 20. ölüm yıldönümünde hakkında yazı yazdık. İki gün sonra İsmail Bingöl’ün TRT Erzurum radyosunda yaptığı anma programına konuşmacı olarak M. Emin Alper katıldı. 25. yıldönümü için bir anı kitabı çıkarma teşebbüsünde bulunduk. Birçok şeyi hallettikten, yazıların önemli kısmının sözünü aldıktan, yani kitabı nazari olarak hazırladıktan sonra nezaketen kardeşi ile de görüştük. Latif Çiçek, ilk aramamızda memnuniyetini dile getirdi. Birkaç gün sonra ise böyle bir kitabı aile olarak birlikte hazırlamaya karar verdiklerini, bunun ailesinin hakkı olduğunu söylemesi üzerine biz, her şeyi hazırladığımız bu projeden vaz geçtik. Sonra ne oldu bilemiyoruz.
Konuşmacı da “Aşıkların söyledikleri türküler onda büyük bir etki uyandırmış. En önemli şiiri Satranç Dersleri sekiz bölümden oluşan uzun soluklu bir şiirdir.Bu da bize çalışkanlığını gösterir.Çalışkan bir arı; balı bize sunan, zehrini kendine akıtan..Şiiri güçlendikçe kendi gücü azalan bir şairdi” diyerek başlamış söze.
Konuşma bittikten sonra söz alarak demişiz ki; “O sorumluluklarını bilen ve yerine getiren, tek derdi kitap olan, çayı ve sigarayı seven bir insandı. Bazıları onun ölümüyle ilgili üzücü şeyler söylemekte. O işleri yolunda giden, intihar etmesi için hiçbir sebebi olmayan bir adam. Ölümünden önce yakalandığı hastalık sebebiyle çok acı çektiği için o anda bazı davranışlarının bilinçdışı olması doğaldır.” Bir kısmını söylediğimiz doğru. Ancak, ölen bir kişinin ardından sigarayı ön plana çıkarmak… Bari gerçek olsaydı. Demedik. Bir kanser savaşçısına yakıştırılmaması gereken söz.
Konuşmacı demiş ki: “Satranç Dersleri’nin uzun soluklu bir şiir olması, İlhami Çiçek’in şiirini bir duygulanım anından hemen sonra hızlıca yazmadığının en iyi göstergesidir. Şiirin en uyarılmış şekilde karşılandığı o bölgeye gidip uzun bir süre hizmet ediyor, kelimeler, imgeler, metaforlar arasında en iyi mısralar için mekik dokuyor. Yorgunluktan bitap düşünceye kadar. Varoluşun ağır yükünün farkına çok erken yaşlarda varan Çiçek, Zarifoğlu’nun bahsettiği şiirin saldırısına uğrayanlardandı belki de. Çünkü çocukluktan itibaren şiirle hemhal olmuştu. Aşıklık geleneğinin devam ettiği Erzurum’da yaşayan bir hassas ruhun, bundan etkilenmemesi düşünülebilir mi?” İlhami’nin şiirindeki varoluşçu özün muhtemel nedenlerini de açıklamıştık o toplantıda. Bu nedenle şimdi düzeltmiyoruz.
Sonuç olarak eski dostları anmak güzel. Ancak biraz olsun gerçekçi olmak, hatıralara saygılı olmak gerekiyor. Konuşulanların bilgiye dayalı olması gerekiyor. Söylenenlerin değiştirilmeden nakledilmesi gerekiyor.