Doç. Dr. Şorman, Türkiye'nin söz konusu projede önemli bir yer edindiğini bildirdi. Şorman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim amacımız; bu yağan kardan ne kadar akım meydana gelir, bunu nasıl tahmin edebiliriz ve tahmin ettiğimiz akımların barajların işletilmesinde kullanılmasını nasıl sağlayabiliriz? Bütün amacımız budur. Günlük ve sezonsal olarak tahminleri gerçekleştirmeyi, böylece su kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmayı ve yönetebilmeyi hedefliyoruz. Türkiye projenin yönetim kurulunda yer alıyor. Bu önemli, çünkü yönetim kurulunda yer almazsa çalışma guruplarında yer alamıyor. Onun için önemli bir etkinliği var. Bu etkinlik, hem ülkemizdeki çalışmaları tanıtmak için hem de Avrupa'daki uzmanları buraya getirmek için güzel bir aktivite, ülkemizi tanıtmak için bir fırsat oldu. Türkiye bu işin her boyutunda var hem ölçümler aşamasında var hem uydu ürünlerinin kıyaslanması anlamında var hem de hidrolik modellerle ne kadar suyun gelebileceğinin tahmin edilmesi anlamında var. Türkiye'nin projenin her ayağında yer aldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Proje sonunda özelikle farklı ülkelerde yapılan ölçüm aşamalarının uyumlaştırılması çalışması planlanıyor. Çünkü her ülkenin kendine göre geliştirdiği teknikler ve aletler var. Sahada bunları birlikte kullanarak bir tecrübe paylaşımı yapılacak, toplanılan veriler tartışılacak, bu yöntemlerin karşılaştırmasıyla sonunda bir kitapçık hazırlanacak. Böylece Avrupa genelinde nasıl bir uyumlaştırma çalışması yapabiliriz onu göreceğiz."
KAR ERİMELERİ VE YAĞMUR SUYUNUN ÖLÇÜMÜ NEDEN ÖNEMLİ?
Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin ünlü bilim adamlarından Yakın Doğu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Ünal Şorman da, Erzurum'da düzenlenen uluslararası etkinlikle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: "1995'ten bugüne kadar öğrencilerimizle birlikte kar konusunda Yukarı Fırat Havzası olan Karasu Havzası'nda ölçümler yapmaya başladık. Hem meteorolojik verileri ölçüyoruz hem de kar rasatları yapıyoruz. Bu ölçülen rasat ve meteoroloji verilerini gerçek zamanda uydu aracılığıyla hem kurumlara hem de üniversitelere aktarıyoruz. Bundan sonra, bu ölçülen verileri bir modele sokarak, acaba mart ayından sonra Fırat Nehri üzerinde var olan barajlara gelebilecek olan akımları hacimsel ve grafiksel olarak tespit ediyoruz. Bu bizim işimize nasıl yarayacak? Biliyoruz ki Keban Barajı'nın aktif hacminin en az yüzde 60'ı, kar erimeleri ve yağmurdan geliyor. Biz bu dağlardaki mevcut olan kar kaplı alanları tespit eder, bu kar kaplı alanlardaki kar/su miktarını önceden belirleyebilirsek o zaman çeşitli senaryolar kurarak, beklenebilecek akımları önceden tahmin edip bu akımlara göre Keban, Karakaya, Atatürk ve diğer barajlardan en maksimum enerjiyi üretme imkânına sahip olacağız. Fırat, uluslararası bir ilgiye sahip. Buraya biz hidropolitik havza diyoruz. Bu havzada yapılabilecek çalışmalar önümüzdeki yıllarda herkesin, Allah göstermesin, beklediği 'Su Savaşları'nı bir an evvel önleyip kendi menfaatlerimizi, suyun kullanımını, elektrik enerjisinin üretimini, Harran Ovası'nın daha iyi sulanabilmesini sağlayabilirsek hem ürün artışını sağlamış oluruz hem de dışa olan doğalgaz bağımlılığımızı azaltmış oluruz. O bakımdan bizim Yukarı Fırat Havzası'ndaki bu bölge olmazsa olmazlarımızdan birisidir. Erzurum'da uluslararası önemli bir etkinlik düzenlenmektedir. Bu etkinlikte, Avrupa'nın çeşitli meteoroloji teşkilatlarında buna benzer çalışma yapan uzmanlarla Türkiye'de ilk defa bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Bu toplantıya 28 tane bilim insanı katılıyor. Bu türlü toplantılar 2018'e kadar devam edeceğinden ülkemizin de Avrupa'da temsili söz konusudur. Bu iletişim sayesinde hem Türkiye kazanacak hem de diğer Avrupa ülkeleri Türkiye'nin bu türlü nasıl bir potansiyele sahip olduğunu görmüş olacaklar."