Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü PKK'nın elinde bulunan kamu görevlilerine ilişkin, "Bunun bir şova dönüştürülmesini istemiyoruz. Çünkü ikinci bir 'Habur' yaşamak da istemiyoruz" dedi.
Erzurumajans-Başbakan Erdoğan, Türkiye'ye resmi bir ziyaret
gerçekleştiren Surinam Devlet Başkan Yardımcısı Robert Ameeral ile
düzenlediği ortak basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını
cevapladı. Terör örgütü PKK'nın elinde bulunan kamu görevlilerine
yönelik soru üzerine Başbakan Erdoğan, "Bu konuyla ilgili olarak, ilgili
birimlerimiz süreci takip ediyorlar. Verilen tarihler var, temenni
ederim ki çok geçmeden bu vatandaşlarımızı bırakmış olurlar ve onun
metodu veya bu şekli nasıl olur usül itibariyle onu da ilgili birimler
takip ediyorlar. Bunun bir şova dönüştürülmesini istemiyoruz. Çünkü
ikinci bir Habur'da yaşamak da istemiyoruz. Şu çözüm sürecine bir gölge
düşmeden bu iş başarılsın istiyoruz. Çünkü burada bütün dert bu sürecin
başarılı bir şekilde sürdürülmesidir" diye konuştu.
Bir
gazetecinin CHP'den bir heyetin bugün Suriye'ye giderek, Beşar Esad'la
görüştüğünü hatırlatılarak, "Aynı zamanda Beşar Esad'ın Birlemiş
Milletler'e (BM) mektup yazarak, Türk hükümetinin bir şekilde kınanması
gerektiği yönünde değerlendirmeniz olacak mı?" yönündeki sorusu üzerine,"Sayın Esed demeyeceğim artık çünkü o geride kaldı. Esed, Türk
hükümetinden tabii ki şikayet edecek. Fakat bir şeyin dikkatinizi
çekmesi lazım. Bu ülkenin ana muhalefet partisi 3 tane milletvekilini
acaba, bu diktatörle, bu zalimle görüşmeye niçin gönderiyor. Oradan
hangi neticeyi acaba elde ediyorlar. Ülkemize yeri geldiği zaman
saldırıda bulunan bir rejim var ve 70 bini aşkın ki bir rivayete göre
100 bin insan öldürülmüş ve Türk hükümetini BM'ye şikayet edecekmiş. 250
insanı topraklarımızda barındırdığımız için mi şikayet edecek. Orada
adeta bir soykırım katliamı gerçekleştiriyor bu insan, bir devlet terörü
estiriyor. Bunun için mi bizi BM'ye şikayet edecek. Birleşmiş Milletler
herhalde böyle bir diktatörün, böyle bir zalimin müracaat kapısı
değildir. Çünkü BM'nin kuruluşundan bu yana asli görevi dünya barışına
hizmet etmektir. Dünyada iç savaşlara veya savaşlara yandaş olmak
değildir. O bildiğini hangi yoldan yapacaksa yapsın bizim abdestimizden
şüphemiz yok. Onun için namazımızdan da şüphemiz yok. Ve bu yolda emin
adımlarla gidiyoruz. Açık kapı politikasıyla da Suriye'nin bu zulmünden,rejimin bu zulmünden kaçanlara kapımız açık ve onları ülkemizde misafir
etmeye devam edeceğiz. Her tür lojistik desteği; gıdaydı, ilaçtı,
giyimdi... Bunları vermeye de devam edeceğiz" cevabını verdi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, CHP heyetinin Beşar Esad'ı ziyaret etmesiyle
ilgili olarak, "Bu ülkenin ana muhalefet partisi 3 tane miletvekilini
acaba bu diktatörle, bu zalimle görüşmeye niçin gönderiyor? Oradan hangi
neticeyi acaba elde ediyorlar?" diye sordu.
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Türkiye'ye resmi bir ziyaret gerçekleştiren Surinam
Devlet Başkan Yardımcısı Robert Ameerali ile gerçekleştirdiği görüşme
sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısı öncesinde ise
Erdoğan ve Ameerali, iki ülke arasında 'Dostluk ve İşbirliği' ile
'Ticaret ve Ekonomik İşbirliği' anlaşmalarına imza attı.
Anlaşmaların
imzalanmasının ardından konuşan Başbakan Erdoğan, Surinam Devlet Başkan
Yardımcısı'nın Türkiye ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilerin
geliştirilmesi noktasında büyük önem taşıdığını söyleyerek, Surinam
heyetinin Sao Polo'dan İstanbul'a Türk Hava Yolları ile müstesna bir
yolculuk yaptığını anlattı. Büyük devlet olma iddiası olan ülkelerin
dünyanın her yerine ulaşması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, konuk
Devlet Başkan Yardımcısı ile gerçekleşen görüşmenin içeriğine ilişkin
olarak, "Coğrafi uzaklığa rağmen neler yapabiliriz, bunları konuştuk"
dedi.
Surinam'ın bölgesinde dikkat çeken bir ülke olduğunu
söyleyen Erdoğan, "İlişkilerimizin bundan sonraki dönemine yönelik bu
iki anlaşmaya ilaveten, Vize Muafiyet Anlaşması, Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunması Anlaşması, ve Hava Ulaştırması Anlaşması'nın da en
kısa zamanda imzaya hazır getirilmesi noktasında mutabık kaldık" diye
konuştu.
"TÜRKİYE'Yİ TEBRİK EDİYORUM"
Surinam Devlet
Başkan Yardımcısı Robert Ameerali ise, "Bir yıl kadar önce burayı
ziyaret konusundaki daveti aldığımız zaman bu kadar potansiyel olduğunu
bilmiyordum" diyerek, bugün gerçekleşen ziyaret için "Bugün yapılan
tarihtir, öncelikle iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme konusunda,tarihi bir adım attık" diye konuştu. Türkiye'nin başarılı olduğu tüm
alanlardan yararlanmak istediklerini belirten Ameraali, "Biz Türk
yatırımcıların gelip Surinam'da iş yapmalarını istiyoruz. Ve sizi temin
ederim ki bizim iş camiamız buradaki iş fırsatlarına ciddi şekilde
eğilecektir. Fiyatı ve kalitesi itibariyle çok iyi ürünleriniz var. Bu
nedenle Türkiye'yi tebrik ediyorum. Oldukça hızlı bir ekonomik büyümeniz
var" şeklinde konuştu.
"MEDYA DÜNYASINDAN BAZI ARKADAŞLAR BU SIZDIRMAYI AÇIKLAYABİLİRLER"
Başbakan
Erdoğan ise, açıklamaların ardından gazetecilerin gündeme ilişkin
sorularını cevapladı. Erdoğan, bir gazetecinin İmralı tutanaklarını
basına kimin sızdırdığı hakkında kendilerinin elinde somut bir bilgi
olup olmadığını sorması üzerine şunları söyledi:
"Biraz sabırlı
olursak, belki de medya dünyasından bazı arkadaşlar bu sızdırmayı kimler
yapmış onlar da bunu açıklayabilirler. Ama biraz sabır gerekecek. Çünkü
onlar biliyorlar ve onların bunu açıklaması gerekir. Dürüstlük de bunu
gerektirir. Açıklamamaları halinde o zaman biz açıklamak durumunda
kalabiliriz diyorum yine. Ama biraz sabretmek lazım."
"İKİNCİ BİR HABUR YAŞAMAK İSTEMİYORUZ"
Başbakan
Erdoğan, bir gazetecinin "PKK'nın elindeki kamu görevlilerinin teslim
edilmesiyle ilgili somut bir gelişme var mı? Kamu görevlileri için heyet
oluşturulursa AK Parti o heyete isim verecek mi?" sorusu üzerine şöyle
konuştu:
"Bu konuyla ilgili olarak ilgili birimlerimiz bu süreci
takip ediyorlar. Tabi verilen tarihler var veya tarih var. Temenni
ederim ki çok gecikmeden bu kardeşlerimizi, bu vatandaşlarımızı bırakmış
olurlar. Ve onun metodu veya bu şekli nasıl olur usül itibariyle, onu
da az önce ifade ettiğim gibi ilgili birimler takip ediyorlar. Ve o
ilgili birimlerle bunun bir şova dönüştürülmesini arzu etmiyoruz. Çünkü
ikinci bir Habur yaşamak da istemiyoruz. Yani şu çözüm sürecine bir
gölge düşmeden bu iş başarılsın istiyoruz. Çünkü buradaki bütün dert, bu
sürecin başarılı bir şekilde sürdürülmesidir."
"ARTIK 'SAYIN ESED' DEMEYECEĞİM, ÇÜNKÜ O GERİDE KALDI"
Başbakan
Erdoğan, bir soru üzerine CHP'nin Beşar Esad'ı ziyaretini ve Esad'ın da
Türkiye'yi BM'ye şikayet eden bir mektup yazmasını değerlendirdi.
Erdoğan soruyu cevaplarken ise konuşmasına " 'Sayın Esed' demeyeceğim artık. Çünkü o geride kaldı" diyerek başladı. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Esed
Türk hükümetinden tabiki şikayet edecek. Fakat sizin bir şey
dikkatinizi çekmesi lazım arkadaşlar. Bu ülkenin ana muhalefet partisi 3
tane miletvekilini acaba bu diktatörle, bu zalimle görüşmeye niçin
gönderiyor? Oradan hangi neticeyi acaba elde ediyorlar? Ve ülkemize yeri
geldiği zaman saldırda bulunan bir rejim var ve 70 bini aşkın ki bir
rivayete göre 100 bini bulan insan öldürülmüş. Ve Türk hükümetini BM'ye
şikayet edcekmiş.
250 bin insanı topraklarımızda barındırdığımızı
için mi şikayet edecekmiş? Orada adeta bir soykırım katliamı
gerçekleştiriyor bu insan. Bir devlet terörü estiriyor. Bunun için mi
bizi BM'ye şikayet edecek? BM herhalde böyle bir zalimin, böyle bir
diktadörün müracaat kapısı değildir. Çünkü BM'nin asli görevi,
kuruluşandan bu yana dünya barışına hizmet etmektir. Dünyada iç
savaşlara veya savaşlara yandaş olmak değil.
O bildiğini hangi
yoldan yapacaksa yapsın, bizim abdestimizden şüphemiz yok. Onun için
namazımızdan da şüphemiz yok. Ve bu yolda emin adımlarla da gidiyoruz.
Açık kapı politakısıyla da, Suriye'nin bu zulmünden, rejimin bu
zulmünden kaçanlara kapımız açık ve onları ülkemizde misafir etmeye
devam edeceğiz. Her tür, altını çiziyorum; lojistik desteği, gıdaydı,
ilaçtı, giyimdi vesaire bunları da vermeye devam edeceğiz."