Keşke… Ama ne çare ki, gidenleri geri getirmek artık imkansız…
Fakat yaralı yüreklere yoldaş olmak, o insanların acısını paylaşmak elimizde…
İşte insanlığın sınavı da tam bu noktada başlıyor:
Annesini-babasını enkazın altında bırakan bir çocuğa anne-baba olamayız belki, lakin o çocuğun küçük dünyasına sığmayan kederini, onun cılız omuzlarından alabiliriz.
Senin acın, bizim de acımızdır diyebiliriz.
İnsan olmanın en temel şartı da bu değil mi zaten.
Ve çok şükür ki bu millet hatta başka milletler işte bunu başardı.
İnsanlık, Van için ırmak oldu, deniz oldu aktı, aktı…
İnsanlık, Van’daki yanan ateşi söndürmek, kanayan yaraya merhem olmak için TIR oldu, jet oldu…
Mevzubahis insan olunca, kadim düşmanlıklar unutuldu, merhabalar ölümsüz dostluğa dönüştü…
“Dayan geliyorum” diyenler öyle çoğaldı ki, yardımlar yağmur oldu, kar oldu yağdı Van’a, Erciş’e…
Ne yağmacı ve talancılar engelleyebildi, ne de terör örgütü bu çığın önünde durabildi.
Yediden yetmişe herkes koştu…
İşte o kişilerden ikisine birebir tanık oldum.
İlki kıymetli dostumuz işadamı Cemal Şengel’di.
İkincisi de Erzurum’a çok büyük bir yatırım yapmakta olan MNG Holding’in tepe yönetici hemşerimiz sevgili Abiş Hopikoğlu’ydu.
Kuşkusuz ki bu insanlar gibi yüzlerce ve binlercesi de var.
Bu iki değerli insanı cımbızla çıkarıp yazmamın yegane sebebi, o sırada yanlarında bulunmam ve Van için nasıl seferber olduklarına birebir tanık olmamdır.
Depremin olduğu gün İstanbul’dan Erbil’e gitmek üzereydik.
WOW Otel’de, yüreğimiz ağzımızda gelen haberleri dinlerken, bir baktım ki Cemal Şengel birilerine şu talimatı veriyor:
“Hemen 50 adet seyyar ev, yüz adet seyyar tuvalet hazırlayın ve iki TIR da gıda malzemesi yükleyin Van’a gidin. Kimseden talep gelmesini beklemeyelim.”
O dakikalarda yıkımın büyüklüğü, felaketin yakıcılığı henüz ortaya çıkmamıştı bile…
Belki o çapta bir yardım gerekmeyebilirdi de… Fakat Cemal Şengel, bir kenarda kimsenin duymasını istemeden bu talimatı veriyordu ilgili arkadaşına…
Kulak kesilmeseydim ben de duyamayacaktım.
Cemal Şengel’i otuz yıldan beri tanırım. İnsanlık için nasıl fedakar biri olduğunu yakından bilenlerdenim. Üstelik sadece ben değil, bu şehirde herkes O’nun bu yanını bilir ve takdir eder.
Kimsesiz çocukların manevi babası, düşkünlerin hamisi, ilim irfan peşinde koşanların dostu, Allah yolunda gidenlerin yaveridir.
Maddi olarak ne kadar zengindir bilmiyorum; ama yüreğindeki servetin tükenmez olduğu bir gerçek…
O gün, o telefon konuşmasını kulaklarımla dinledim ve istedim ki o tablo ölümsüzleşsin…
Yıllar yılı Erzurum’daki çocuk yuvalarının derdine merhem olan Cemal Şengel, şimdi de Van’daki imdat çığlıklarına yetişmeye çalışıyor, gücü nispetinde…
Aynı akşam tanık olduğum ve hemşerimiz olduğu için de ayrıca iftihar ettiğim diğer yürekli kişi Abiş Hopikoğlu…
MNG Holding’in tüm kargo uçaklarını Van’ın emrine vermişti. Bir saat için organize olan sekiz on uçak ve jet Van’a acil yardım taşıdı. Ne hükümetten ne de Van valisinden bu yönde bir talep gelmeden MNG Holding adeta alarma geçti. Kurumsal bir yapı olmanın da verdiği avantajla, Abiş Bey oturduğu yerden müthiş bir işe imza attı ve bunu kimseyle de paylaşmadı.
Aynı Holding şimdi de Van’da dağıtılmak üzere, Erzurum’dan 500 kurban topluyor. Bu bilgiyi de kıymetli dostumuz Kamuran Şenol verdi. Kamuran kardeşimiz de hemşerimiz ve MNG Holding’te yönetici…
Erzurum için yüreği sevgi ve coşku dolu bir hemşerimiz.
Abiş Bey’i de, sevgili Kamuran’ı da geçen hafta tanıdım. Ve tanımış olduğum için mutlu oldum. Zira her iki hemşerimiz de Erzurum’dan uzakta olmalarına rağmen, bir yanlarıyla hep Erzurum’dalar ve istiyorlar ki Erzurum büyüsün, gelişsin…
Bu dostlarımız da tıpkı Cemal Bey gibi yerli, milli ve yürekleri vatan-millet aşkıyla çarpıyor.
Ne geldikleri yeri unutmuşlar, ne de hedefleri için değerlerinden vazgeçmişler.
Erzurum’un bu hemşerileri artıkça Erzurum gelişip serpilecektir.
Erzurum, bu vefakar evlatları sayesinde, varacağı menzile daha kısa zamanda erişecektir.
Van’daki yaralı kardeşlerimiz için böylesine yürekli bir çaba harcayan bu hemşerilerimiz, kuşkunuz olmasın ki Erzurum için çok daha fazlasını yapmanın peşindeler.
Yeter ki bu insanları saçma sapan nedenlerden ötürü incitmeyelim ve onları sevelim…
Gördüğüm kadarıyla Vali Sebahattin Öztürk başta olmak üzere, akıl ve izan sahibi pek çok yöneticimiz bu hassasiyete sahip…
Meraklısı için küçük bir not:
Cemal Şengel Erzurum’un Mördürük Köyü’nden yani üniversitenin yanıbaşındaki köyden.
Abiş Hopikoğlu ise Tekmanlı. Tekman’ın meşhur Çevirme Köyü’nden, köylü bir ailenin çocuğu. Kamuran Şenol ise, Karayazılı. Karayazı’nın Çayırbeyli Köyü’nden. O da yoksul bir köylü çocuğu…
Birisi Türk, ikisi Kürt orijinli üç yürekli Dadaş, üç insan evladı.
Ülküleri de ortak, hayalleri de:
-Güçlü ve müreffeh bir Türkiye…
-Gelişmiş ve dünya ölçeğinde adından söz ettiren bir Erzurum…
-Herkesin kardeşçe ama insanca yaşadığı bir vatan…
Söyler misiniz değil PKK, hangi beşeri güç bu kuvvetli yapıyı sarsabilir, hangi irade bu insani değerleri yok edebilir? Keşke öyle bir sınav olmasaydı ama bu sınav sayesinde gördük ki bu millet bu imana, bu erdeme, bu insani duygulara ve bu yüreğe sahip olduğu sürece, en acımasız toplar bile sinemizde küçük bir gedik bile açamaz.