İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, doğduğu Erzurum'un Şenkaya ilçesinin Akşar köyünde Ermeni katliamlarının yaşandığını belirtti.
Erzurumajans-İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, doğduğu Erzurum'un
Şenkaya ilçesinin Akşar köyünde Ermeni katliamlarının yaşandığını
belirterek, "Çocukken mezarlık yanındaki bir toprak parçasının yanından
geçerken basmamaya dikkat ederdik. Çünkü Ermeniler orada kadın, çocuk ve
yaşlı demeden insanlarımızı öldürmüştü" diye konuştu.
İHH İnsani
Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Bağcılar Belediyesi'nin
düzenlediği "Adanmış Ömürler" adlı programa konuk konuşmacı olarak
katıldı. Hayatı boyunca yaşadıklarını örnekler vererek anlatan Yıldırım,doğduğu yer olan Erzurum'da işgal döneminde Rusların zulüm yaptığını ve
Ermenilerin de yöre insanını katlettiğini anlattı.
Mehmet Akif
Ersoy Kültür Sanat Merkezi ve Müzesi'nde gazeteci-yazar Demet Tezcan'ın
moderatörlüğünü yaptığı programda konuşan Yıldırım, Şenkaya'nın Akşar
köyünde dünyaya geldiğini anlattı. Babasının polislik mesleği sebebiyle
birçok ile gittiklerini de kaydeden Yıldırım, çocukken yaşadığı
anılarını paylaştı. Köyünün 1878 yılından sonra Rusların işgaline maruz
kaldığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi
soykırımdan bahsediliyor ama bizler asıl Ermenilerin zulmünü yaşamış bir
aileyiz. Sülalemizden 815 kişiyi katlettiler. Kazım Karabekir Paşa da
hatıratında bu sayının 250 olduğunu belirtiyor. Kundaktaki çocukları
bile öldürdüler. O bölgenin insanı bu acıları çok iyi bilir. Orası,
Sarıkamış yenilgisi sonrası Mehmetçiğin birbirine sarılarak donup öldüğü
coğrafyadır. Enver Paşa ile Hafız Hakkı Paşa, Allahu Ekber Dağları'na
bizim köyden çıkarak gitmişlerdir. Toprağı kazdığınızda eski tüfekler,
mermiler ve kemiklerle karşılaşıyorsunuz".
Rus işgali sırasında
Ermenilerin halka zulüm yaptığını anlatan Yıldırım, "Çocukken mezarlık
yanındaki bir toprak parçasının yanından geçerken basmamaya dikkat
ederdik. Çünkü Ermeniler orada kadın, çocuk ve yaşlı demeden
insanlarımızı öldürmüştü. Büyüklerimiz o topraklardan uzun süre insan
kokusunun yayıldığın söylerlerdi" diye konuştu.
"MASON HOCA BENİ SINIFTA BIRAKTI"
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduğu dönemde hatıralarını
da paylaşan Yıldırım, Milli Gençlik Vakfı'nda da çeşitli görevler
aldığını ifade etti. Kütüphanede çalıştığı bir gün hocalarından
birisinin 33. derece mason olduğunu yazan onlara ait bir bültenin eline
geçtiğini de belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Onun dersinde
bülteni çıkardım ve arkadaşlara, 'bu hoca masondur. Peygamber
Efendimiz'e (s.a.v) ve dostlarına hakaret ediyor.' dedim. O gün sonrası
ders çalışmama rağmen 9 yıl derslerimi geçemedim. Üniversitelerde
masonların kendi arasında çok güçlü dayanışması var. Ancak, Hoca
değiştikten sonra en yüksek notu aldım ve geçtim". Yıldırım, Mavi
Marmara olayında da Masonların deşifre olduğunu kaydetti.
"BASAYEV BÜYÜK BİR İNSANDI"
İslam dünyasında cihat eden tüm liderleri yakından tanıma şansı
bulduğunu da ifade eden Yıldırım, Şamil Basayev'in de büyük bir insan
olduğunu kaydetti. Basayev'in, 1'inci Çeçen savaşı sonrasında İslami
bilgisini geliştirerek manevi yönünü güçlendirdiğini de vurgulayan
Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: "Grozni'deki savaş sırasında
önlerine çıkan mayınlı araziden ilk kendisi geçmiştir. Gençleri ve
askerleri arkasına almıştır. Patlayan bir mayınla ayağını ve gözünü
kaybetti. Kan kaybetmesine rağmen doktorların müdahalede bulunmasını
istemedi. Yerini gençlere bırakmıştı. Mücadele eden herkes Allah katında
değerlidir."