Daha bir kaç hafta öncesine kadar Erzurum’daki internet siteleri ve gazetelerde, “Üniversiteli gençlerimizin daima yanındayız” manşetleri atılıyordu.
Yüz yüze eğitim olacak diye seferberlik (!) ilan edilmişti.
Bazı siyasilerimiz bas bas bağırıyordu, Erzurum’da yurt sorunu, barınma sorunu yok diye.
Bu sırada aylığı 1500 liranın altında olmayan özel yurt sahipleri avuçlarını ovuşturuyordu.
Pandemi döneminde felç olan ev sahipleri, öğrenci gelince bin lira etmeyecek evlerin kirasını 3 bin TL’ye çıkardı.
Her iki üniversiteye yeni kayıt yaptıran 10 bin, toplamda 65 bin öğrenci...
Şehir merkezindeki yurtların yatak kapasitesi 21 bin 952.
Hadi 10 bini baba ocağında kalıyor, gerisi nerede diye kimse sormadı!
Herkes bir şekilde başının çaresine baktı.
Ancak kimse ilçelerdeki duruma bakmadı.
Yazının sonuna bıraktım.
Mideniz kaldırırsa bakın fotoğraflara...
İğrenirsiniz.
Burası Hınıs Kredi ve Yurtlar Kurumu!
Yaşadıkları rezilliği sosyal medyadan paylaşıyor çocuklar.
Sesimizi duyun diye feryat ediyor hatta yalvarıyorlar.
Pislikten, soğuktan hasta olmuşlar.
Olur da inanmayız diye hastanedeki hallerini bile paylaşmışlar.
Gençlerden biri aynen şöyle yazmış.
“Bir çöplükte insan nasıl mı yaşar? 100 kişi sürekli hastalığı geçirmeden yeni bir hastalığa kapılıyor. Peki ya, bu öğrencilerin suçu mu? Pislik içinde yaşamak, soğuktan titriye titriye uyumak kimin suçu?”
Helal olsun, Hınıs Gazetesi haber yapmış.
Orada gördüm.
“Öğrenciler bizim geleceğimizdir diyen sevgili bakanlarıma ve gerçekten evladı olan herkese sesleniyorum. Siz çocuğunuzun böyle bir yerde yaşamasına göz yumar mıydınız?” demiş çocuklardan biri koymuş noktayı!
Bir diğeri...
“Her gece bir ambulans gelip birini götürüyor. Vize haftamız, ancak soğuk olduğu için ders çalışamıyoruz, kimse yatağından çıkamıyor. Herkes hasta...”
“Erkek yurdunda kimi öğrenciler kettle ile su ısıtarak saçlarını yıkıyor. Ancak yurtta kettle ve soba gibi elektrikli aletlerin kullanımı yasak.”
Çocuklar adeta kaderlerine terk edilmiş.
Ama biz de sorun yok!
Öyle dedi siyasilerimiz.
Bu sebeple ‘iğrenirsiniz’ dedim.
Hem gözümüzün içine baka baka söylenen yalanlardan hem de bu fotoğraflardan iğrenirsiniz!
NOT: Bir okuyucumdan gelen maili de paylaşayım.
“Ben Erzurum'da ikamet eden bir vatandaşım. Oğlum YKS sınavında Atatürk Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fak. Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri bölümünü kazandı. Tercih kılavuzunda ilgili fakülte yerleşkesi Merkez/Yakutiye görünmesine rağmen yerleştirme sonucunda fakültenin Oltu ilçesinde olduğunu öğrendik. Bizimle birlikte 40 öğrenci de aynı şekilde mağdur durumda kayıt yaptırmak zorunda kaldı. İlçede KYK yurt problemi devam ediyor. Özel yurt 1000 TL aylık istiyor. Yabancı dil kursu yok. Bilişimle ilgili ayrı bir kurs yok. Bu fakültede okuyan bir öğrencinin destek olarak bu kurslara ihtiyacı var. Öğrencimin her gün merkezden Oltu’ya gitmesi hem maddi hem manevi olarak bizi ve öğrencimizi yıpratacağı açıktır. Fakültenin kılavuzda belirtildiği üzere merkez kampüse naklini istiyoruz. Devletin hiç bir kurumu YÖK-ÖSYM-ATATURK ÜNV.-CİMER bu konuda herhangi bir adım atmamış olup sesimizi duymamıştır. Bizlerin sesi olacağınıza eminim. Teşekkür ederim.”
oltunun ev sahipleri varya tam bir yamyamdır.
Her ile üniversite, yandaşlara kadro açılsın diye ikinci üniversite, ilçelere para kaynağı olsun diye trişkadan bölümleri ilçelere açarsan olacağı budur...Ülkede lise sayısı kadar üniversite oldu ama işe yarayan, dünya sıralamasına giren bir tane üniversitemiz yok. Metrekareye 2 profesör düşen ülkede eğitim hak getire
Plansız programsız çok sayıda üniversite açılması ve aşırı sayıda kontenjan artırılmasının doğal sonucu bu görüntüleri.