Yardımlaşma konularının en fazla hatırlandığı ve uygulamaya girdiği Ramazan ayının ortalarındayız.
Ülkenin dört bir tarafında iftar sofraları kurulmakta,hazırlanan Ramazan paketleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmakta, özetle; imkanları kısıtlı olan müminlerin maddi sıkıntıları hafifletilmeye çalışılmaktadır.
Kurulan iftar sofralarının kapasiteleri her geçen yıl artış göstermekle birlikte, bu sofraları kuran yerel yönetimler ve sivil kuruluşlar sofraların uzunluğu ile adeta yarışır hale gelmişlerdir.
Başlangıçta, garip gurabanın ,fakir fukaranın iştirak ettiği bu sofralar, artık; yemek pişirme zahmetinden kaçan,değişiklik arayan,hali vakti yerinde olan insanların ağırlandığı, açık hava lokantalarına dönüşmektir.
Öyle ki; yolda kalanların,imkanı olmayanların,çöplükten nasibini arayanların,evinde aşı kaynamayanların iştirak etmesi gereken bu sofralarda, son model cep telefonlarıyla konuşan, orta halli kesimleri görmek mümkün olmaktadır.
Ramazan ayı boyunca hemen hemen her şehirde oluşturulan bu iftar çadırlarındaki hasbi anlayış ne yazık ki her geçen gün amacının dışına doğru çıkmakta ve hedefinden uzaklaşmaktadır.
Çadırlar üzerindeki reklam niteliğindeki yazılar,sofralara iştirak edenlerin profilleri ve yapılan hizmetlerin teşhir edilmesi ,işin özü ile bağdaşmamaktadır.
Oysa dini öğretilerimiz, bize; bu tür faaliyetlerin gösterişten uzak,beklentisiz,propaganda kokmayan,"Bir elin verdiğinden diğer elin haberi olmayan" düsturu ile yapılmasını tavsiye etmektedir.
Elbette ki bu hassasiyetler içerisinde ön yargısız, propagandasız " Fisebilillah" hizmet edenlerde yok değildir.
İşte bu sınırlar içerisinde gözden uzak, gönüllere yakın güzel bir uygulama, Aşağı Mumcu Camisinde uzun yıllardan beri devam etmektedir.
İmam,müezzin ve cemaatin katkılarıyla A.Mumcu Camisi bahçesinde kurulan iftar sofrası ,gıpta edilecek bir nitelikte olup, sofrayı hazırlayanlar ile burada iftarını açanlara manevi bir haz yaşatmaktadır.
Bir aylık erzakını cami cemaatinin ortaklaşa aldığı,mahalle gençlerinin hizmet ettiği bu iftar sofrası ,caminin bahçesinde verilmekte olup, günde ortalama 150 kişi bu sofrada iftarlarını açmaktadır.
Cami kimliği altında yapılan bu hizmet, Camilerin sosyal hayatla ilgili sorumluluklarını hatırlatması açısından oldukça mesaj yüklüdür.
Sofranın hazırlanmasında katkısı olanlarla,yoldan geçen ihtiyaç sahiplerinin bir arada iftar etmeleri , dinimizin teşvik ettiği ve bizden istediği güzel davranışlardır.
Bütçesini cami cemaatinin oluşturduğu bu uygulama, Beyt-ül mal bütçesinden hazırlanan sofralardan muhakkak daha anlamlı ve kalplerde şüphe uyandırmayacak kadar sade ve özdür.
İftar saati yaklaşırken cami yakınındaki evlerin bu hizmetten nasiplerini almak için gösterdikleri gayret ve heyecan görülmeğe değerdir.
Bir gün, herhangi bir komşunun çorbayı pişirmesi,bir başkasının börek ve kadayıf dolması yaparak bu sevaba katılması, cami, cemaat bütünleşmesinin güzel bir yansımasıdır.
Yüreğini ortaya koyan,Allahın rızası dışında bir kazanç gözetmeyen, samimi Müslümanların oluşturdukları bu iftar sofrasında, yemek kokularından ziyade; sevgiyi,muhabbeti,kardeşliği ve paylaşmayı hissedebilirsiniz.
Aşağı Mumcu Camisi, bu güzel uygulamasının yanında, öğrencilere burs verip,fakir evlere yardım dağıtmakta,yaz kursları,haftalık sohbet toplantıları ve tefsir dersleriyle de, Efendimiz dönemindeki cami ve mescitlerin sosyal hayattaki sorumluluklarını hatırlatmaktadır.
Aşağı Mumcu Camisinin bu örnek hizmeti, cami imamı Hüseyin Çelebi Hoca'nın, aydın din adamlığı kimliği önderliğinde ,müezzin Servet Kuzu'nun ve bilinçli cemaatin desteği ile artarak devam etmektedir.
Bu şirin camimizin kendi imkanları doğrultusunda yapmış olduğu sosyal hizmetlerin, diğer camilerimizde de uygulanmasını temenni ederken, Ramazan ayının tüm dünyaya barış ve huzur getirmesini Cenab-ı Haktan dilerim.