Tecrübeyle sabittir ki, siyasette 24 saat çok büyük bir zamandır. Rahmetli Demirel bu saptamayı yaparken siyasette öyle şeyler görmüş ve yaşamıştı ki, 24 saat içinde nasıl yeni senaryoların hayata geçebileceğini biliyordu.
Tarih bir kez daha tekerrür etti.
Daha dün Ankara'da öyle bir siyasi manevra yapıldı ki, aynı gün öğlen saatlerine kadar geçerli olan yeni hükümet senaryosu, yani AK Parti-CHP koalisyonu bir anda güme gitti.
Dışarıdan bakıldığında AK Parti adayı İsmet Yılmaz'ın dördüncü turda TBMM'nin yeni başkanı seçildiği görünüyor. Tamam; bir yanıyla tabii ki böyle oldu, ancak bu görüntünün arka planında ise, yeni koalisyonun ayak sesleri yükseliyordu:
AK Parti-MHP hükümeti...
Aslında en başından beri her iki partinin tabanı da bunu istiyordu. Bu seçeneği istemeyen Batı ve içerideki liberal çevreler, Doğan medyası ve bir kısım patronlardı. 7 Haziran'dan beri yaptıkları tek şey, AK Parti'yi CHP ile hükümet kurmaya zorlamaktı.
Siz nasıl yorumluyorsunuz bilmiyorum. Ama benim gördüğüm şudur:
MHP sol gösterip sağ vurdu.
Bahçeli son anda öyle bir çalım attı ki, Deniz Baykal anında oyun dışında kaldı.
MHP, bu çalımı atarken bunun tek atımlık bir barut olmadığını artık herkes gördü. Sonraki hamlenin adı bellidir:
Ortak hükümet...
Yine de yüzde yüz böyledir diyemeyiz. Öyle ya siyasette 24 saat çok uzun bir zaman olduğuna göre, belli mi olur bir bakmışsınız yarın bambaşka bir seçenekle karşı karşıya kalırız.
Her şey mümkün...
Bu bakımdan 15 Kasım'da bir erken genel seçim de asla çok uzak bir ihtimal değildir.
Başkent'in sisli bulvarları öyle şeylere gebe ki, kimse artık yarına dair güçlü ön görülerde bulunamıyor.
Bir Ankara var, bir de ondan içre Ankara...
Siyaset dedikleri böyle bir şey olsa gerek...