Helal olsun!

BDP Genel Başkanı Demirtaş’a helal olsun!

Giriş cümlesini ironiye dayalı olarak kurup koymadım.

Gerçekten helal olsun!

Nedenini de alt satırlarda elbet söyleyeceğim.

Kendi adıma, yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından biri olarak, çoğu gazetelerin çoğunluktaki köşe yazarlarına ve de televizyon kanallarında bülbül gibi öten yorumcu abilere buradan taktir ve teşekkürlerimi gönderiyorum.

Şehvetli kalemleri aracılığıyla fikirlerini öyle güzel boşaltıyorlar, televizyon ekranlarında öyle güzel şakıyorlar ki sadece ben değil, beyler bile beğeniyor!

Terör niye azdı, diye yazan biri, terörün amacının hükümeti zor durumda bırakmak ve istifaya zorlamak, diyor; aynısını televizyon ekranlarında söz arasına sıkıştırarak söylüyor; ama öyle bir söylüyor ki onca sözün arasında algılarda sadece o cümle yerini alıyor.

Yani, PKK’ya karşı olanlar hükümeti desteklemeli. Yok, hükümeti desteklemiyorsan, demek ki PKK’yla aynı saftasın anlamını anlamsız bir şekilde sunuyorlar. Her halden ve her durumdan faydalanmayı bilmek her adamın işi değildir! Bu yüzden bu muhteremler tayfasından da Demirtaş’a gönderdiğimiz “helal olsun,” sözünü esirgemek olmaz!..

Ne diyelim, helal olsun!

Gelelim BDP Genel Başkanı’na neden ‘helal olsun’ dediğimize.

Demirtaş birkaç gün önce dedi ki; “Artık kapalı kapılar ardında, gizli saklı konuşmaya gerek yok, her şeyi açık açık konuşmanın zamanı geldi!..”

Gerçekten herşey açık açık konuşulmalı artık. Ve önümüzdeki genel seçimlerden sonra olacaklara şimdiden hazırlanmalı toplum!

TRT’nin düzenleyeceği ve bütün televizyon kanallarının ortak yayınla vereceği, terör konulu açık oturuma sadece PKK’nın siyasi kanadı değil, dağdakilerin bizzat kendileri de katılmalı bana kalırsa!

Ve açıkça şu soru sorulmalı.

Ne istiyorsunuz?..

Biz bu meclisten, YÖK’ün kaldırılmasını; yapılan son zamların geri alınmasını; emeklinin, dulun, yetimin, çalışanın cebinden dolaylı dolaysız para çalınmamasını; iktidarın yandaşlarını kayırmamasını, yabancılara toprak satışlarının durdurulmasını; Mustafa Kemal isminin çeşitli yollarla karalanmamasını, Türk Ordusu’nun itibarının zedelenmemesini; belediyelerdeki yolsuzlukların ortaya çıkarılmasını… İstiyoruz, diyerek, olanaksız ve asla yapılmayacak şeyleri talep edecek değiller ya!

Evet, herşey açıkça konuşulmalı artık.

Birzamanlar dedelerimizin can verdiği, şimdi de parçalanan bedenleriyle gömülmeyi göze alan fidanların yaşadığı bu topraklarda neler oluyor, neler olacaktır?.. Bunun cevabını herkes düşünmeli ve söylemeli!

Mesala PKK veya ağaları şunu isteyebilir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin adı değişsin!

Ne olsun?

E, madem siz Amerika Birleşik Devletleri’ni çok seviyorsunuz; gelin bu devletin adını da ‘Anadolu Birleşik Devletleri’ yapalım. Her ikisi de ABD olur işte!

İyi de, tek devlete ‘birleşik’ adı konulur mu?

O kolay!.. Federasyon olur!.. Hem fedarasyonun faydalarını bir bilseniz, niye bugünleri bekledik, diye hayıflanırsınız!

Önce silahları bırakın!

Önce siz dediğimizi yapın!

Elbette böyle ihanetli konuşmalara izin verilemez; ama gelinen noktada bunu da düşünmek öyle hayali bir şey değil yani!

Neyse, hele Adalet ve Kalkınma Partisi kongresini yapsın bakalım!

Önce bol bol CHP ve geçmiş karalansın; sonra da meşhur manifestoyu , yani toplumsal bir hareketin siyasal inanç ve amaçlarını öğrenelim hele!

Bu arada kongreye davetli olan Barzani’ye kırmızı halı serilmezse, biline ki Türk Halkı’nın kalbi kırılır!

Helal olsun size de!
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.