Otuz yılı aşkın bir süredir ülkemizin üzerine kara bir bulut gibi çöken terör eylemleri, alınan tüm tedbirlere ve siyasi çözüm arayışlarına rağmen hız kesmeden devam ediyor.
Karakol baskınları, canlı bombalar, yürek yakan şehit haberleri, şehit cenazelerindeki ?Şehitler ölmez, vatan bölünmez? sloganları, yetkililerin havanda su döven meydan okumaları, otuz yıldır seyrettiğimiz terör belâsının değişmeyen sahneleridir.
Eli kanlı terör örgütünün yapmış olduğu hain saldırılar neticesinde; 30 yıl içerisinde 4.008 askerimiz gazi, 6.169 askerimiz de şehit olmuş, bu kayıpların çoğu sınır bölgelerindeki savunmasız, korunaksız karakollarda yaşanmış ve aradan geçen uzun yıllara rağmen en fazla canımızın yandığı yerler tabir yerindeyse kartondan karakollarda olmuştur.
Ramazan ayı içerisinde sekiz vatan evlâdını şehit verdiğimiz karakolun görüntüleri ekranlara yansıyınca, zırhlı makam araçlarına gösterilen hassasiyetin evlâtlarımızı barındıran karakollara gösterilmediği gerçeğini bir kez daha üzülerek görmüş olduk.
Son yıllarda 100 civarında yüksek güvenlikli karakol yapılmasına rağmen, güvenlik sorunu bulunan derme çatma nitelikte karakollarımızın bulunması büyük bir zafiyet olarak göze batmaktadır.
Günümüz şartlarında yüksek güvenlikli bir karakolun yapım maliyetinin 2 ? 4 milyon lira olduğu uzmanlarınca söylenmektedir.
Dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olan ülkemiz için bu rakamların oldukça küçük miktarlar olduğu ortadadır.
Kaynakların hovardaca harcandığı alanlara bakıldığında, hâlâ baskına müsait ve perişan halde bulunan karakolların varlığı yüreğimizi sızlatmaktadır.
Mercedes?ten başka makam aracı kullanmayan önemlilerimiz, son bir kaç yıldır bu koleksiyonlarına bir de 4x4 jeepleri de ekleyerek önemlerini artırma yarışına girerlerken, maşallah; kaynak bulmada hiçbir zorluk yaşamamaktadırlar.
Bu açıdan bakıldığında, önemlilerimizin karakollar için de istenilen kaynağı kolayca bulabileceklerini ve kısa zamanda güvenlikli karakolları yapabileceklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Güvenlikli karakolların, kaynak yetersizliği ve güvenlik gibi mazeretlerle ihmal edilmeleri elbette ki söz konusu olmamalıdır.
TOKİ'nin yapmış olduğu ve 'Kalekol' diye tabir edilen güvenlikli karakolların stratejik sınır bölgelerinde oluşturulması, devletin öncelikleri arasında ilk sıralarda yer almalıdır.
Hedef tahtası haline gelen ve içerisinde kınalı kuzularımızın bulunduğu karakolların perişan hallerini görünce, 'Mehmetçiğin güvenliği, İmralı canavarının güvenliğinden daha mı az önemlidir?' sorusu akla gelmiyor değil.
Bu münasebetle; bütünlüğümüzü tehdit eden bu alçakça terör eylemlerine karşı top yekûn bir duruş sergilemek ve bir refleks oluşturmak adına her ilin valilikleri öncülüğünde 'Kalekol' yapılması için kampanyalar düzenlenmesi oldukça anlamlı olacaktır.
Bu kampanyalar sayesinde yapılacak güvenlikli karakolların finansları sağlandığı gibi, karakollarda her ilin katkısının bulunması da olayın manevi bir boyutu olacaktır.
Devletin imkânları doğrultusunda birkaç yüz karakolun yapımı ve finansı elbette ki son derece kolay ve rahatlıkla yerine getirilecek bir projedir.
Her ilin destekleriyle yapılan ve o ilin ismini taşıyan güvenlikli karakolların (Kalekol) oluşturulması, terör odaklarına karşı verilen mücadeleyi milletçe sahiplenmenin yerinde bir göstergesi olacaktır.
Yapılacak kampanyanın maddi tarafı fazla bir şey ifade etmese bile, teröre karşı milletçe birlikte hareket etme ve olayı sahiplenme adına bir heyecan oluşturacağı muhakkaktır.
Ülkenin bölünmez bütünlüğünü yansıtacak böyle bir kampanyanın cumhuriyetin temellerinin atıldığı Erzurum'da başlatılması da fevkalâde güzel olacak: ''Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez'' mesajı da bu münasebetle hain yuvalarına haykırılacaktır.
Tüm iller; Mehmetçiğe bir karakol hediyeniz de sizin olsun diyor, okuyucularımın bayramlarını tebrik ediyor, sağlık ve esenlikler diliyorum.