Biliyorsunuz, “Engelliler Olimpiyatı” yani evrensel adıyla 2012 Paralimpik Olimpiyatları Londra’da devam ediyor.
Dünyanın dört bir yanından olduğu gibi, ülkemizden de onlarca sporcumuz orada mücadele veriyor. Şerefli ay yıldızlı bayrağımızı göndere çektirmek için, ellerinden gelenden daha fazlasını yapıyorlar…
İşte o sporculardan biri de hemşerimiz milli Okçu Doğan Hancı…
Doğan Hancı, çok küçük yaşta, yanlış bir iğne yüzünden engelli kalmış bir kardeşimiz.
Sağolsun Fatih Çintimar O’na sahip çıkmıştı. Ama koskoca Erzurum, yani şu konuştuğunda mangalda kül bırakmayan Erzurum, milli bir sporcunun bodrum katlarında sürünmesini hep görmezden geldi.
Şayet kimi ekabirlerin burun kıvırdığı şu yerel basın olmasaydı, Doğan Hancı ismini belki de bu şehir hiç bilmeyecekti zaten…
O Doğan Hancı ki, şimdi İngiltere’de ve olimpiyatların yapıldığı Londra’da bayrağımızı en yükseklere çektirmeye hazırlanıyor.
Rakiplerini tek tek eledi, artık finalde…
Bu hafta içerisinde altın madalya için yarışacak. Gönlümüz de dualarımız da Doğan kardeşimizle…
Allah yar ve yardımcısı olsun.
O, azmiyle, inancıyla, samimiyetiyle ve yüreğindeki vatan aşkıyla zaten gönüllerimizi fethetmiş bir sporcumuz. Şimdi de artık dokunacağı kadar yaklaştığı altın madalya ile tarihe geçmek üzere…
Hazırlanın; Erzurum tarihinde ilk defa olimpiyat şampiyonu bir evladını, bir sporcusunu kucaklamak üzere…
Bu, Doğan ve ailesinin olduğu kadar, başarı hikayelerine susamış şu çorak şehir için de en büyük onurdur.
İçimizden biri olimpiyat şampiyonu olmak üzere…
Bir lahza kaldı.
Haydi Doğan Hancı; haydi yıllar yılı ihmal edilmişliği mesele etmeyen vakur adam, haydi bedenindeki engeli yüreğindeki cesaretle alt eden yiğit insan, haydi güzel adam…
Gerçi sen oraya gitmek ve o finale ulaşmakla zaten madalyaların en büyüğünü bizim gönlümüzde aldın ama bir de şu işe resmi bir imza at da, dev imkanlara rağmen sırtları minderden kalkmayan somun pehlivanları utansın.
Doğan Hancı…
Küçük yaşta yanlış bir iğnenin kurbanı oluyor ve belden aşağısı felç…
Buna rağmen ne hayata küsüyor, ne de birileri versin ben yiyeyim diyor.
Evleniyor, sporcu oluyor, başarılar elde ediyor, çalışıyor, çoluk çocuğuna kazandığı parayla bakıyor.
Kimseden sadaka istemedi, kimsenin önünde eğilip bükülmedi.
Bacakları tutmuyor ama yüreği o kadar güçlü ki, o yürek; O’na bacak da oldu, kol da…
O Doğan Hancı, şimdi Londra’da tarih yazmak üzere…
Haydi Doğan kardeşim at şu oku; fakat öyle bir at ki dünya alem görsün hedefin nasıl on ikiden vurulduğunu…
Sen Dadaşsın, sen yiğitlerin harman olduğu şehrin yiğit bir evladısın…
Haydi be kardeşim at şu oku da, bizler de senin sayende, kırık ve örselenmiş şu yüreğimize bir teselli bulalım.
Bil ki o madalya senin boynuna takılacak ama asıl bizim hazan yerine dönmüş yüreğimizde rengarenk çiçekler açtıracak.
İşte bu yüzden at şu oku…