Yılın yedi-sekiz ayını kar altında geçiren bir şehirde, hele iktisadi
yapı da çok güçlü değilse, kış; orada “kara kabus” gibidir. Fakat tersi
bir durum söz konusu olursa, yani insanların karnı tok, sırtı pek ise,
kar’ın da, soğuğun da keyfine doyum olmaz.
Tıpkı Kanada, İsviçre ve Avusturya gibi ülkelerde olduğu gibi…
Erzurum’u henüz bu ülkelerle karşılaştırmak elbette ki imkansız…
Çünkü ne kişi başına düşen milli gelirimiz o ülkelerle mukayese edilebilir, ne de alt ve üst yapımız birbirine benziyor.
Buna rağmen Erzurum, 2011 Üniversitelerarası Kış Oyunları ile başlayan
yeni süreçte, kar’ı, kara dönüştürecek bir imkan elde etmiştir.
Kabul; daha yolun çok başındayız.
Kabul; kar’dan elde edilen gelir, toplumun tamamını kucaklayacak bir büyüklükte değil.
Kabul; kar’ı, kara dönüştürecek mekanizma çok ağır işliyor.
Bütün bunlara ve daha fazlasına rağmen, artık görelim ki Erzurum, eski Erzurum değildir.
Geldiğimiz nokta ortada işte…
Şehir hızla değişiyor. Kamu ve özel sektör eliyle, hayal bile edemeyeceğimiz önemli yatırımlar yapılıyor.
(Sırası gelmişken küçük bir parantez açalım; biz zaman zaman ‘merkezi
hükümet Erzurum’a çok ciddi hizmetler getirdi’ diye yazınca, bazı
dostlar hemen öfke nöbetine tutuluyor: Hükümet Erzurum’a ne hizmeti
yapmış? Hoş hükümet sözcüsü filan değiliz lakin, çok şükür ki izan
sahibiyiz ve çevremizde olup bitenleri görebiliyoruz. Allah aşkınıza
söyler misiniz, son yedi sekiz yıl içinde Erzurum’a merkezi hükümet
eliyle yapılan işler, öyle dudak bükülecek türden şeyler midir?)
Gerekirse bu meseleye yeniden döneriz. Fakat bugün söylemeye çalıştığımız husus başka…
Dün başlayan kış festivalini Palandöken gazetesi son derece önemsiyor.
Nasıl ki, 2011 Üniversitelerarası Kış Oyunları, Erzurum’un önünü ve
ufkunu açan bir milat olduysa, bu tür etkinlikler de şehrin moralini
yükseltiyor, görüntüsünü güzelleştiriyor, yarınlara dair ümidini
kuvvetlendiriyor.
Tamam; altı üstü bir festival. Üstelik de çok sınırlı bir bütçeyle
hazırlanmış neredeyse amatör çaptaki bir festivaldir. Dün açılış
törenini hep beraber izledik. Öyle günlerce konuşulacak ve hafızalara
kazınacak bir merasim değildi.
Olsun; ama bu, yarınlar için bugün atılmış bir büyük adımdır.
Dünyanın dört bir yanından sanatçı, sporcu, gazeteci ve sade vatandaş gelmişti.
Daha önce Erzurum’un adını duymamış olan insanlar, dün yapılan TV çekimleri sayesinde bizi tanıma imkanı buldu.
Turizm de zaten böyle bir şey…
Birileri gelip görüyor, memleketine gidip başkalarına anlatıyor. Medya
bir haber veya canlı yayın yapıyor bir anda onlarca milyon insan sizi
merak etmeye başlıyor.
Bu sebeple festival üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir etkinliktir.
Yeter ki, amacı, hedefi ve ülküsü olsun.
Festival demek, sadece çalıp oynamak değil ki…
Erzurum, çok sınırlı imkanlarla dünyaya hitap edebilecek bir başarıya imza attı.
İnşallah bugün ve yarın ki etkinlikler de sorunsuz geçer ve katılım çok
daha fazla olur. Böylelikle bundan sonraki yıllarda yapılacak festival,
çok daha ustaca ve görkemli olacaktır.
Burada oturup kusur aramaya kalkacak olursak, bu sütunun hacmi kusurları
yazmaya yetmez. Ama bakış açısı böyle olmamalı… Önce bardağın yarısı
doludur diyelim, sonra da niye öbür yarısı dolmuyor diye hep beraber
kafa yoralım.
Soğuk havaya ve eksik tanıtıma rağmen, dün açılış seremonisi son derece renkli ve coşkulu geçti.
Nasıl ki 2011’in açılışında binlerce insan stadyumu doldurmuştu ve
yürekten destek vermiştiyse, dün de ona benzer bir manzara vardı:
Kimse üşümüyordu, kimse bedbaht değildi.
Şehir gelin gibi süslendi, sanatçılar halkla buluşuyor.
Gelin hep birlikte önce bu manzarayı görelim ve emeği geçenlere teşekkür
edelim; ardından da daha iyi nasıl olabilir diye cevap arayalım.
“Böyle festival mi olur?” diye küçümsemek, işin en kolay olanıdır.
“Böyle başlar ve daha iyisi olur” demek ise, iyi niyetli bir bakıştır.
Bir şehrin değişimi, yeni yatırımlarla birlikte bu tür etkinliklerin sıkça yapılmasıyla gerçekleşir.
Herkes aynı şeyi düşünsün, herkes aynı şeye inansın, herkes aynı şeyleri konuşsun…
Birileri Erzurum’a bunu reva görüyor. Biz ise, bu sakat bakışı şiddetle reddediyoruz.
İstiyoruz ki, birbirinden farklı düşünen ve inanan insanlar olsun ama kimse kimseye üstünlük ve baskı kurmaya kalkmasın.
Farklılıklarımız zenginliğimiz olsun.
Şu küçük bütçeli festival bile Erzurum’da zaman zaman nefes almada zorlanan insanlar için taze bir soluk olmuştur.
Bir kez daha bu uğurda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.