1936 yılında Erzurum Valiliği'ne atanan Haşim İşcan Erzurum'a derin bir nefes aldırmak ve şehirdeki bu sıkışıklığı gidermek için ,şehri batıya doğru kaydırmış.''Şehir mezarlığı''olan ''Havuz Başını'' yaptırarak, Paşalar caddesi'ni Şerif Efendi Polikıliniği'ne ve Harbiye Kışlası'na bağlamış, oradan Gez Mahallesi'ne inmiştir.
Ayrıca ''Çaykara''deresini ıslah ederek havuz meydanını Erzincankapı'ya bağlamıştır.
İki büyük cadde üzerinde Özel idare Oteli, PTT,Tekel, Halkevi, Kolordu, Tümen, Komutan lojmanları, Valilik lojmanı, Belediye Başkanılojmanı, Müze v.s. yaptırarak şehri adeta batıya taşımıştır. (Burada konumuz Halkevi ve tabiki Erzurum kültürüdür.)
Halkevi binası ilk dört yıl Hükümet Konağı olarak kullanılmıştır. Hannane Hanımefendi Konağı'nda (Şimdiki Kızılay Öğrenci Yurdu'nun bulunduğu yer) faaliyet gösteren Halkevi 1940 veya 1941 yılında Havuzbaşı'ndaki yeni binasına taşınmıştır.
Bu yıllardan başlamak üzere tiyatro, spor, basın/yayın, güzel sanatlar kolları kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır;ama folklor kolu yoktur. Folklor kolu çalışmaları ancak 1942 yılı şubat ayında başlayabilmiştir.
Necati Karabacak ve İhsan Ertugay ''Halkevi Folklor Kolu''nu kurmak üzere görevlendirilirler. Bu iki genç kısa sürede Halkevi bünyesinde kurdukları bar ekibiyle bu işi gerçekleştirirler.
Diğer taraftan Hikmet Yıldırım ve Şeref Uludağ yönetiminde Azeri oyunlar oynayan bir ekip kurulur.
Erzurum Halkevi'nde folklor kolunun hareket kazanması için bu kolun başkanlığına avukat Reşat Budak getirilir. Reşat Budak 'Erkek Bar Ekibi'nin yanında bir de 'Kadın Bar Ekibi' kurar.
Mukime Hanım, Memduha Fırat, Nezihe Gürbüz, Şadiye Ekesan ve Revza Gezmiş isimli öğretmen kızlar ilk 'Kadın Bar Ekibi'ni oluştururlar.
Kadın barlarını derleyen, toparlayan ve bir ekip olmasını sağlayan bu öğretmen kızlarımızdır. Herkes yaşlılardan öğrendiğini, gördüğünü, bildiğini ortaya koyar, düğünlerde kadınların türkülü, türküsüz oynadıkları oyunlardan yararlanarak ,kadın ekibinin figür ve çizgilerini tesbit ederler. İlk kadın ekibi Erzurum'da böylece doğar.
Bugün bu oyunlar oynanıyorsa, o öğretmen kızların sayesindedir. Bu kızlarımız annelerinin,büyük annelerinin sandığından ne bulursa onu giyerler. Bunlar Kadama (Bindallı), üç etek ve uzun etekli kendine has giysilerdir. Doğaldır ki her giysinin rengi farklı farklıdır.
Yine 1940 yılında Erzurum'da ud, keman, cümbüş ve tef çalabilen elemanlar bir araya getirilerek ''Halkevi Kılasik Türk Müziği''korosu kurulur.
Ayrıca Faruk Kaleli yönetiminde bir de ''Türk Halk Müziği''korosu kurulur. Klasik Türk müziğine katılan elemanların bir çoğu bu koroya da katılmaktadır. Ne yazık ki o yıllarda Erzurum'da bağlama çalacak tek bir kişiyi bile bulamazlar. Bu koroya Ağa Dede ve Cazim Dadaş meyleri ile Alaattin Buylucu da zilli tef ile eşlik eder. Öğretmen Faruk Kaleli de koronun ortasına oturarak hem söyler hem de koroyu idare eder. Böylece birçok Erzurum türküsünü halkevi gençlerine aktarır. Eğer bugün Tatyan ve Yayla havaları yaşıyorsa Faruk Kaleli sayesindedir. O yıllarda halk müziği hep klasik sazlarla okunurdu. Faruk Kaleli daha otantik saz olan ''Mey''lerle türkülerimizi okudu ve yaşattı.
Halkevi daha Hannane Hanımefendi Konağı'nda iken, hem bando hem de temsil kolu vardı. ''Yayla''isimli bir dergi çıkarılıyordu.''Sancağın Şerefi''isimli oyunu once Doğu Sineması'nda sonra da Millet Bahçesi sahnesinde oynarlar.
Halkevi yeni binasına taşındıktan sonra 'Tiyatro Kolu' adeta zirve yapar. Halkevi sahnesi artık ''Darül Bedai''dir. O tarihlerde bir Halkevi Tiyatrosu'nun Otello, O kadın ,Hisse-i Şayia, Pazartesi-Perşembe, Aynaroz Kadısı ve Bir Kavuk Devrildi oyunlarının sahnelenmesi büyük başarıdır.
Erzurum Halkevi Temsil Kolu'nda Öğretmen şair Sadettin Akatay, öğretmen İzzet Emek ve Zehra Dikmen Devlet Tiyatro Sanatçıları'nı aratmayacak aktörlerdir.
1950 yılında 27 yıl iktidarda kalan CHP seçimi kaybetmiş, Demokrat Parti iktidara gelmiştir.
Devrin siyasi iktidarı 6 ağustos 1951 tarihinde TBMM'nin çıkardığı bir kanunla halkevlerini kapatmış. 8 ağustos 1951 tarihinde Türkiye'deki bütün halkevlerinin kapısına kara kilitler asılmış ve üzerlerine mühürler vurulmuştur.
Aslında halkevleri kapatılmamış, folklor, tiyatro, müzik, spor gibi çağdaş faaliyetlerin ''Defin Ruhsatiyesi'' doldurulmuştur.
O yıl Erzurum Halkevi'nin folklor, tiyatro giysileri Erzurum Lisesi'ne, spor ve müzik aletleri Öğretmen Okulu'na dağıtılmış, Halkevi yer ile yeksan olmuş, artık tarihe karışmıştır.
1949 yılında Türkiyeyi uluslararası festivalde temsil eden ve bu şöhreti tüm dünyaca kabul edilen halkevinin İhsan Ertugay başkanlığndaki bar ekibi de sokağa atılmıştır.
(Kaynak: Sebahattin Bulut-Kuşaktan Kuşağa Erzurum Folkloru)
Peki Halkevlerinin kapatılmasıyla ortada kalan Dadaşlar ne yaptı.Gelecek yazımızda bunu anlatmaya çalışacağım.
Halkoyunları sevdalılarına saygılarımla.