Yusuf çöp arabasına çöp dökerken ayaküstü semt sakinleri ile sohbet ederdi. O bir gönül eriydi.
Mütevazi biriydi. O Erzurum'un sevgisine mahzar olmuş biriydi. Uzun boyundan dolayı ona, basketbolun ülke geneline yayıldığı zaman bir teklif gelmişti. Eczacıbaşı Basketbol yöneticileri yurt satında yaptıkları araştırmalar sırasında Uzun Yusuf'u, Erzurum'da bulurlar. Bu buluşmayı ve sonucunu Dağıstan yiğidi Yusuf şöyle anlatmıştı:
"
Mücahit Abi gelen heyetle buluştuk konuştuk ve onlarla beraber İstanbul'a gettik, beni bir otelde yatırdılar, otel çok güzeldi ama ben yatağa sığmadım, yatağı karyolanın üzerinden aşağı indirdim ve yere sardım ele yattım. Sabah erken kaldırdılar, sabah çayında yedik içtik, sonra spor salonuna benim gibi diğer şehirlerden alıp getirdiklerı basketbolcularla, beraber bizleri salona götürdüler, elime böyük yuvarlak bir top verdiler ve bunu o yukarıda asılı gındilliğin (potaya) içine atacaksan dediler. Ufak bir uzandım eliminle gindilliğin içine bıraktım. Bir iki attım durdum. O sıra idarecilerden biri bene dedi ki; heç durmak yok, sen atmaya devam et , ben bahtım ki bunun sonu yok! Yoruldum ve canım sıkıldı. Dedim ki; Baba beni bırakın da gidim!
Onlar ise yok sen yeter ki he de, hayatını kazan paranı al tamam mı dediler. Ben de ağabeyi bu iş benim işim değil, beleş para kazanılacak heç iş yapmadım... Bunda emek yok, dur gindilliğin altında, böyük topu sen tut gindilliğin içine at para kazan... Onlarda bana sen bu iştede bir emek sarf edirsen dediler. .. Bende bunun heç emeği yok, benim atlı çöp arabam var, semtlerden topladığım çöpleri kaldırır arabama dökirem bir emek verir, helal para kazanıram dedim ve onlara çok rica ettim çocuk gibi yalvardım , onlarda baktılar ki zorunan güzellik olmıir, ertesi sabaha trenden bilet aldılar ve ele canımı kurtarak Erzurum'a geldim, gelir gelmez toprağı öptüm yarabbım elin yerinde ne işim var çok şükür memeleketime geldim dedim".
Evet bu gönül adamı şimdi hakka yürüdü. Allah Yusuf Dağıstanlı'nın mekanını cennet, ruhunu şad etsin. Sevenlerine, yakın ailesine Allah sabr-ı cemil ihsan eylesin...
( NOT:Mücahit HİMOĞLU Tarihe Mührünü Vuran Şehir Erzurum sf.355-356 )