Her parti aday adaylarından adaylarını, temayül yoklamasından sonra delegelerinin ve halkın eğilimini gözönüne alarak listelerine koydu!
Ne güzel bir cümle olurdu böyle yazsaydık, değil mi!
Ama böyle bir cümleyi şimdi yazacak olursak, bu cümle ile cümle alemle dalga geçmiş olmaz mıydık!
Koca koca büyüklerimiz, hacılarımız, hocalarımız; Parti Genel Başkanları, yardımcıları ve de o partinin çaycıları durmadan parti içi demokrasiden bahsederler!
Bizim partimiz, sizin partinizden demokrasiye daha çok önem verir! Hele parti içi demokrasimiz, sizin parti içi demokrasisinin içini dışına çevirir!
Yersen!
Herhangi bir ilde bir partimizin yapmış olduğu eğilim yoklaması her zaman göstermelik olmuştur. Yani, o parti hem delegelerine hem de partilisine, "aday da yalan oy da yalan, var bir gün de sen oyalan," diyerek temayül yoklamaları yaptırırlar.
Yoklamada 'yok' yazılanlar da olur, çok yazılanlar da; ama bunun önemi asla olmaz!
Bu bir eğilim meselesidir, diye partili ve aday adayları ne kadar önem verirlerse versinler; sonunda Ankara'daki ana kumandanın dediği olur.
Ve bunun adı da 'parti içi demokrasi'dir.
Benim kafam karışıyor!
Madem ki partililerin düşünce ve seçimlerine önem verilmeyecek, neden yapılır bu temayül denilen deneme yayını!
Belki de delegelerin eğilimini görelim, diyen Genel Merkez, aslında şunu kastetmiştir de birileri yanlış anlamıştır.
"Eğilim yoklaması yapılsın, bakalım bizim kararımızın önünde nasıl eğiliyorlar!"
Eğilim ile eğilmek sözcükleri karıştırılmış olmalı zahir!
Mesela, Erzurum; mesela Erzurum'un AKP'sinin yapmış olduğu yoklama!
Yoklama sonucunda ilk altıya giren bir isim bile yok listede!
Bu ne demektir biliyor musunuz?
Sizin dediğiniz değil, benim dediğim olur, diyor AKP Genel Merkezi!
Sizi sizin seçtikleriniz değil, sizi bizim seçtiklerimiz temsil edecektir, diyorlar.
Yok canım!
Hemen üzülüp, kendinizi yok saymayın; "biz ne işe yarayacağız," diye aşağılık duygusuna kapılmanız gereksiz.
12 Haziran'a ne kaldı şunun şurasında!
İşte o zaman işe yarayacaksınız.
Coşku dolu mitinglerde atılan nutukları dinleyip, inleteceksiniz yeri göğü, Türkiye seninle gurur duyuyor, diye.
Sonra mı!
Sonrası daha gurur verici!
Her biriniz bir 'oy'sunuz!.. Bunu bilerek, biraz da kasılarak gidip adayınıza(!) oy vereceksiniz.
Köftehorluk etmenin alemi yok!
Sevinin biraz!
Belki de ben kötü niyetli biriyim!
Aday adaylarından aday seçme işini, sizler değil de Genel Merkez'in yapması, partinizin size bir lütfu da olabilir!
Yani sizin düşünmenize, tartışmanıza gerek yok!
Sizin yerinize partiniz yapıyor işte!
Sizden sadece oy isteniyor!
E bir zahmet siz de kırmayın isteyenleri.
Verin gitsin!
O vekillerinizle 'yürütme organı' oluşturulacak.
Yürütme işi her babayiğidin yapacağı iş değildir.
İş bilmek gerek.
Sizler neyi ne zaman yürüttünüz ki!
Haddinizi bilin!