Günübirlik yapılan Kıbrıs gezisi izlenimlerimden kısa notlar...

Silifke Taşucun'dan gece başlayan kötü bir gemi yolculuğu ile benim açımdan çok gecikmiş bir Kıbrıs gezisi gerçekleştirdik. Eşim daha önceleri Kıbrıs'ı görmüş olduğundan, kızım ve torunum ile yapılan ve amacına uygun yararlı bir gezi oldu sanırım...Yolcu gemisinin sabah vaktinde Girne açıklarında seyretmesi ve gemi güvertesinden Beşparmak Dağları'nın seyir ve görüntüsü şahsımı tarifsiz bir duygu seline kaptırarak 1974 yılının 20 Temmuz'una alıp götürmesi muhteşemdi demem abartılı olmayacaktır herhalde... Girne- Lefkoşe ve Gazi Magosa'yı kapsayan nefes nefese on iki saat kadar süren keyifli ve aynı zamanda hüzün de verici gezintiler yaptık. Başta Beşparmak Dağları'ı eteklerinde yer alan "şehitliğimizi" ve Girne'ye ilk çıkan birliklerimize komuta eden Albayİbrahim Karaoğlanoğlu ile Lefkoşe Ercan Havaalanı'na ismi verilen Pilot Kıdemli Binbaşı Fehmi Ercan'nın ilk gün ve saatlerde şehit edildikleri ve geçici karargah olarak kullandıkları komuta mekânını ve "Açık Hava Müzesi"ni ziyaretle başladık.

1974 yılının 20 Temmuz sabahının şafağında, rahmetli Ecevit'in, radyolarımızdan dinlediğimiz "Paraşütçü birliklerimiz şu an itibarı ile Kıbrıs semalarından dalga dalga Beşparmak Dağları'na inmekte" diyen o gurur verici kararlı sesini yeniden duymuş gibi oldum. Şehitlerimizin tablosunda yer alan Erzurumlu şehit AstsubayTahsin Durgun'un resmi ile karşılaştık; kendisi ile birlikte 498 şehidimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle andık. "Yeşil Hat" sınır çizgisini ve Rahmetli ve sevgili büyüğümüz Rauf Denktaş'ın Lefkoşa'da medfun kabrini ziyaretle gezimize devam ettik . Vaktinde varamadığımızdan kapalı bulunan ve hâlâ tüm insanlık vicdanını derinden yaralayan rumların işlediği insanlık dışı o ürpertici ve o korkunç vahşetin izlerinin sergilendiği "Barbarlık Müzesi"ni maalesef ziyâret edemedik. Üzüldük. Kıbrıs'ı fetheden Lala Mustafa Paşa tarafından yatırılan Lefkoşa'daki tarihì Büyük Han'da yemek yedik

"Zâlım olsa ne rütbe bî-pervâ / Yine bünyâd-ı zulmü biz yıkarız / Merkez-i hâke atsalar da bizi / Küre-i arzı patlatır çıkarız" vari mısralarının asılı bulunduğu zindan duvarında, korku bilmez sözlerle haykıran vatan ve hürriyet şairi Namık Kemal'ın, Magosa Kalesi'nde 38 ay gibi yıllarca "kalebent" olarak kaldığı, sürgün ve mahpus kalmaya maruz bırakıldığı bu kale içinde yer alan mekânını ve Namık Kemal Müze'sini görme imkânımız oldu. Duygulandıķ. Halen turizme kapalı bulunan ve vaktiyle dünyanın en çekici turistik merkezlerinden sayılan "Magosa Maraş Bölgesi" yakınına kadar gidebildik. Magosa Kale surlarını hayranlıkla ve kale surlarından Magosa Limanı'nı keyifle izledik.

Kadetrallerden camiye dönüştürülen "Lefkoşa Selimiye" ile "Magosa Lalapaşa Camileri" ile Hristiyanlığı yayan ilk iki kişiden biri ve Hrıstiyanlık için önemli aziz bir kişi sayılan Barnabas'ın mezarı ile "Barnabas Manastırıı"ni görebildik. Türklerin yok edilmesi için kullanılan ve Makarios'un da zaman zaman kaldığı köşk görünümlü stratejik amaçla da kullanılan sırlarla yüklü ve antika eşyalarla süslü, orjinal resim ve garvürlerle örülü "Mavi Köşk"ü gördük ve bir askerì yetkiliden bilgiler edindik. Anamur'dan borularla deniz altından akıtılan içme suyu ihtiyacının giderildiği ve suyun depolandığı baraj ve daha daha bir çok yeri gezme imkânımız oldu. Nâsip olursa başka bir gezimizde Karpaz-Baf ve Güzelyurt- Lefke bölgeleri ile birlikte bir diğer kahramanımız Dr. Fazıl Küçük'ün kabrini ziyâret etmeyı ve 1968 yılında Erzurum'da sınıf arkadaşlarım Kıbrıslı sevgili Eray Cemil ile Osman Ali'yı görmeyi ümit ediyorum.

Kıbrıslı ilk kez gören bir kişi olarak şoför eşliğinde kiraladığım bir vasıta ile bir güne sığdırarak gezebildiğim her yer ve mekânda Kıbrıs'ın fethini, 93 Harbin'de İngilizlere verilişini ve eilimizden çıkışını ve özellikle de 1950'ler başlayan ve 1963'lü ve 1974'lü yıllarda sürdürülen Kıbrıslı Türklerin kahramanca direnişlerini ve o muhteşem 1974 Yılı Barış Harekâtını zihnimde canlandırarak ve adetâ manevi bir iklimde dolaşmanın engin hazzı ile hüznünü birlikte duydum. Şehitlerimizi ve Kıbrıs Barış Harekâtını ve sözde değil; özde tarihì bir karara imza atarak gerçekleştiren Sayın Ecevit ve SayınErbakan ile vefat eden tüm hükümet yetkilileri ile komuta kademesini ve yiğit mehmetçikleri bir kez rahmetle andım. Bilgilerimi kızım ve torunum ile paylaşma fîrsatı buldum.

Aracı ile bir saniyesini boş geçirmeden bizlere eşlik eden ve gezilmesi gereken yerleri anlatımı ile çok iyi bilen ve Kıbrıs'a yerleşen Denizlili şoför sayın Ahmet Şeker'e almış olduğu ücreti helâl ederek kendisine çok çok teşekkür ediyorum.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.