Önce Türk Hava Yolları gelmişti.
"Erzurum'a bir tane şehir oteli yapmak istiyoruz, bize uygun bir arsa gösterin" demişti.
Olmadı; yer verilemedi!
Ardından oteller zinciri sahibi olan hemşerimiz Burhanettin Kaya, benzer talepte bulunmuştu. O da kent merkezinde otel için yer istemişti. Hilton, Erzurum'a gelecekti.
Olmadı; yer verilemedi!
Önceki gün de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, tıpkı öncekiler gibi bir talepte bulundu:
"Bize arsa verin biz de turizm ve eğitim amaçlı beş yıldızlı bir otel yapalım."
Oldu mu, olmadı mı henüz belli değil.
Çünkü talep daha çok yeni; yani mürekkebi henüz kurumadı.
Ama ben size tahminimi şimdiden söyleyeyim:
Olmayacak!
Nereden mi biliyorum?
Biliyorum işte...
Önceki uygulamalar böyle düşünmem için yeter de artar bile...
Bilmeyen zanneder ki Erzurum yatırıma ve otele doymuş bir şehirdir. Bu sebeple de yöneticilerimiz, "bize arsa verin yatırım yapalım" diyenlere sırt çeviriyor.
Halimiz ortada işte...
Şehircilik adına sınıfta kaldık.
Türkiye genelinde Erzurum'un dışında nereye giderseniz gidin muazzam bir hareketlilik ve yeniden yapılanma görürsünüz. Ama Erzurum...
Evet; Erzurum yıllardan beri yerinde sayıyor ve arada bir yapılan yalan yanlış yatırımla da şehir olmaktan uzaklaşıyor.
Türk Hava Yolları'na ve Burhanettin Kaya'ya, "yok" diyen zihniyet, Barolar Birliği'ne neden "evet" desin ki?
Üstelik o Barolar Birliği ki solcuların ağırlıkta olduğu bir örgüt...
Lafa gelince mangalda kül bırakmayan yerel seçilmişlerimiz, iş icraata gelince taş duvar oluyorlar.
Metin Feyzioğlu, "arsa verin beş yıldızlı otel yapalım" derken, bu şehrin seçilmiş yerel yöneticileri oradaydı.
Hiç biri tepki vermedi.
Sustu kaldılar. Ne "evet" ne de "hayır"
Bu tavırdan hareketle diyorum ki, Barolar Birliği'nin talebi de müspet karşılık bulmayacak.
Şehrimizde üç beş tane Hilton var ya, bu yüzden bizi yöneten seçilmişler yenisine ihtiyaç duymuyorlar!
Burhanettin Kaya'yı küstürüp göndermekten de zaten rahatsız olmamışlardı.
Çünkü beylerimizin umurunda değil, şehir batmış çıkmış "bana ne" diyor.
Öyle ya nasılsa o her ay bankamatikten maaşını alıyor.
Yani tuzu kuru!
Şu günlerde Vali Ahmet Altıparmak, Erzurum'a gelmek isteyen büyük bir yatırımcıya organize sanayi bölgesinde arsa bulabilmek için kendini parçalayıp duruyor.
Fakat nafile; Vali Bey'in dışında seçilmiş yöneticilerde en küçük bir kaygı ve heves yok.
Hatta adım gibi biliyorum ki, iş onlara kalsa mutlaka taş koyarlar...
Çünkü geçmişte bunu onlarca kez yaptılar.
Vali Bey'in Erzurum'a getirmek istediği o büyük yatırımcı şu günlerde kendisine başka adres aramaya koyulmuş.
Adam haksız değil ki...
Kaç aydan beri arsa zengini Erzurum'da, yatırımcıya beş on dönümlük bir arsa bulunamadı.
Birilerinin timsah gözyaşlarına aldanmayın.
Şayet Başbakan Erdoğan ve Recep Akdağ olmasaydı, Erzurum bugün iri bir köyden farksız yer olmayacaktı.
Dikkat edin, bu şehirde adam gibi bir hizmet adına ne varsa hepsi merkezi hükümete aittir.
Sağlık yatırımları...
Ulaşım yatırımları...
Eğitim yatırımları...
İkinci üniversite...
Lojistik köy...
Hizmet sektörü...
Kış turizmi yatırımları...
Peki yerel yöneticiler ne yaptı?
Birbirlerini yediler, birbirlerine gol atmak için oyun içinde oyun kurdular, birkaç uyduruk hizmeti, yatırım diye yutturmak istediler, aslında hiç de fena olmayan kaynakları sırf nefislerinin oyuncağı oldukları için çarçur ettiler!
Hepsi mi aynı?
Tabii ki değil...
Merkez ilçe belediyelerini muaf tutuyorum...
Onların zaten doğru dürüst imkânları ve yetkileri yoktur. Olduğu kadarıyla da az çok bi şeyler yapmaya çalıştılar.
Misal; Yakutiye ve Aziziye kentsel dönüşüm yaptı, Palandöken park bahçe açtı.
Erzurum bir dönem daha bu anlayışa teslim edilirse inanınız ki beş yıl sonra şehir namına elimizde sadece ucube bir taşra kasabası kalacaktır.
İnanmayan denesin görsün...
- ERZURUKLU 01 Ocak 1970 02:00
baronun işi otel yapmak değildir bu yüzdenki eskiden tatil köyleri ve yazlık saltamnatı vardı eskiyeni özendin memedim ve muazzam hemşehri dayanışması erzuırum baronun yarısı idtifa etti erzurum medyası faruk abilerine ayıp olur diye tek satırla geçiştırdiniz baronun önceliği cafeteryamı idi sıra otele geldi ......yazık erzurum basına yazık istenmeyeni yazamıyor ama 40 gazeteci bir garibanın peşine düşüyorsunuz...bak vali yardımcısına nasıl yüklenmiştiniz demek isterseniz yapıyotsunuz.
- Davut Sinanoğlu 01 Ocak 1970 02:00
Daha önce belediyelerin ve özel teşebbüsün şehirde yürüttüğü projeler özellikle kentleşmeye ilişkin olanlar için yazdığınız yazılara eleştiri yazan biri olarak ilk defa "işte beklediğim yazı" dedim bu yazınıza, içim rahatladı. Kentleşme treni kaçtı demiştiniz daha önce buna ben de katılıyorum. Bu arada kentsel dönüşüm de Merkezi idarenin projesidir. Bu alanda yetkileri dahilinde olan konularda da belediyeler başarılı sayılamazlar, TOKİ nerdeyse köylere bile bina yapmaktadır, önemli olan imar ve çevre düzenlemeleri noktasında kentsel dönüşümün kente ne kattığı, yıkılanın yerine neyin, nasıl yapıldığıdır. Dönüşümden anlaşılan eğer apartman, site ve avm-işmerkezi dikmekse ki Erzurum`da maalesef yaşanan budur, bu dönüşüm olamaz. Olsa olsa "bölüşüm "olur. Ben Erzurum`da yaşanan bu sözde kentsel dönüşümü bir işgal,talan ve yağma olarak değerlendiriyorum.