Yüksek Seçim Kurulu'nca, mahalli İdare seçimlerine ilişkin seçim takvimi henüz açıklanmadı. Bu nedenle, devlet memurları ile kamusal nitelik taşıyan sivil kitle örgütlerinde görev yapanların, aday olmak üzere son istifa ve başvuru tarihlerî de belirlenmedi. İstifa ve nihâì başvuru tarihi belirlenmediği halde ve sanki ne acelesi varsa, devlet memurları ve sivil kitle kurum yetkililerinin, hiçbir beis görmeden ve hiçbir yasal çekince de duymadan siyâsî partilerden aday olmalarına ilişkin başvurular yapılmakta...
Siyasì partilerce de, adaylardan dekontlu başvuru ücretleri alınmakta ve ayrıca güya tarafsız (!) devlet memurları temâyül yoklamalarına sokulmakta...Üstelik parti binalarında yapılan başvurular, adayların parti başkanları ile ortak resimleri ve öz geçmişleri carşaf çarşaf sosyal medyaya servis edilmekte ve paylaşılmakta... Bu durum özellikle de iktidâr cenâhında yaşanmakta... Kamu görevlisi olduğu halde, kesin adayımız budur diyen kimi siyâsî partiler de var.
Seçim takvimine göre istifa edilme öncesinde yapılan bu başvurular, tarafsız olması gereken devlet memurları ve sivil kurum yetkilileri ile başvuruları kabul eden siyâsì partiler açısından, yasaların hiçe sayılarak ihlâli anlâmına gelir. İktidar yetkililerince yapılan son açıklamada, yedi bini aşkın aday başvurusu içinde, azımsanmayacak sayıda memurların olduğu görülmekte...Dün itibariyle tüm yurt genelinde iktidâr partisince gerçekleştirilen temâyül yoklamasına, halen görevlerinin başında bulunan tarafsız ve yansız ve öyle olmaları da gereken bu memurların da dahil oldukları anlaşılmakta.. Seçim hukuku açıkça çiğnenmekte...
İktidâr partisi ve ortakları dışındaki diğer partilerden aday adayı olacak memurların ve diğer sivil kurum yetkililerinin yasal süreç öncesinde, böylesine korkusuz bir cesâreti zâten gösteremezler; gösterseler de sosyal medyaya yansıtamazlar.Yansıtmaları halinde ise, başlarına ne hal ve ne iş geleceği az çok belli...
Yasal süreç işletilmeden, devlet memurlarının ve sivil kurum yetkililerinin siyâsî parti tercihleri ve eğilimleri açıklamamaz ve siyasî partilerce adaylık basvuruları kabul edilemaz, partilerinin temayül yoklamalarına hiçbir şart altında dahil edilemez, dekontlu başvuru ücretleri alınamaz ve kesin adayımız budur gibi ismen açıklamalar da hukuken yapılamaz. Yasal süreç gayet açık ve net...Yüksek Seçim Kurulu'nca istifa tarihi belirlenir ve istifa sonrasında da memurların diğer adaylarla birlikte belirlenen usüllere göre başvuruları alınır. Bu yasal sürecin ardından şâyet yapılacaksa temâyül yoklamalarına dahil edilir veya merkezi kararla adaylıkları hususunda bir karara varılır. Aday edilmeyenler ise yasal sürede görevlerine iade edilirler.
Fakat iş çığırından çıkmışa benziyor. Yasal seçim süreci daha başlamadan, siyasî partilerin yasal olmayan uygulamaları ve memurların yasaları gözardı edercesine bu kadar fütürsüzca ve pervasızca politize olmaları yasal suç olmanın ötesinde endişe de verici... Uygulamalar ne yazık parti devleti izlenimi ve görüntüsü veriyor. Yasal olmayan böylesi garabet bir uygulamaya ilk kez şâhit oluyoruz. Hukukì olmayan defacto yani fiili bir durum var. Yasal seçim takvimi işletilmiyor. Yüksek Seçim Kurulu'nun bu yönde uyarıcı bir açıklaması da yok; yaptırımı da yok... Hukuki kurallar ve teamüller bir bir yıkılmakta...Buna da şükür... Bu gidişle görülecek daha başka günler var gibi...