Gönüllerin Dadaşı (Vedat Durmazpınar)

Bu gün Pazar. Taşına, toprağına, havasına, suyuna, âşık olduğum şehrim Erzurum’un sokaklarında geziyorum. Bu şehri sevmem için ne kadar çok sebep var diye düşünüyorum. Kar öyle güzel yağıyor ki sanki havada beyaz kelebekler uçuşuyor. Erzurum aşığı dostum Vedat Durmazpınar’ın cenazesine gidecek olmanın hüznüne rağmen, gönül rahatlığı ile tabutunun altına gireceğim bir gönül dostunu uğurluyor olmanın huzurunu yaşıyorum. Gönül dostlarımla buluşup cenazenin kaldırılacağı Lalapaşa Camiine giderken yaklaşan seçimler için aday olan muhtar ve belediye başkan adaylarının “gönül adamı”, ”gönül belediyeciliği” yazan afişlerini görüp “gönül” kavramı üzerinde yoğunlaşıyorum. Gönül adamı olmanın afişlerde yazıldığı gibi kolay olmadığını sorgulayıp, gönül almanın, insanların gönül dünyasına girmenin herkese nasip olmayan bir duygu olduğunu düşünüp, Yunus’un “Bir gönülü yaptın ise/Er eteğin tuttun ise/Bir hayır da ettin ise/Bir'ine bin'dir az değil. “ sözlerini hatırlıyorum.

Para ile makam ve mevki ile elde edilmeyecek olan gönül adamlığı vasfının ilahi bir ikram olduğunu ve her kula nasip olmadığını, toplumda bunun örneklerinin az olduğunu arkadaşlarımla paylaşıyorum.

İnsanlara dokunmanın, yardım etmenin, ihtiyaçlarını gidermenin onlarla sıcak ilişkiler kurmanın erdemli bir özellik olduğunu konuşurken sözü son yolculuğuna uğurlayacağımız Vedat Durmazpınar’a getiriyorum.

Şehrin sevilen simalarından olan Vedat Durmazpınar, dadaşlık kimliğini hakkıyla taşıyan, insani ilişkileri son derece mükemmel olan hoş bir insandı.

Erzurum’a ve mesleğine olan aşkı onu şehrin köşe taşlarından biri yapmıştı. Uzun yıllar THY bünyesinde çalışan Vedat Durmazpınar, uçağın haftada bir gün kalktığı günlerde ölüsü, hastası, acil işi olanlara Hızır gibi yetişir bir yolunu bulup o insanların sıkıntılarını giderirdi.

Uçaktaki tanıdık bir yolcuyu indirip onun yerine acil durumu olan birini bindirmesi, hatta pilotun yanına yolcu oturtması onun fedakar ve sorumlu kişiliğini anlatmaya yeter sanırım.

Vedat Durmazpınar’ın görev alanı içinde olup da çözüm üretmediği hiçbir sorun yoktu diyebilirim.

Bu yüzdendir ki yolu havaalanına düşen her Erzurumlu onun sıcak yaklaşımına şahit olmuştur.

O şehrin kültür pınarlarından kana kana içmiş has bir Erzurumluydu.

Öyle ki her türlü cazip imkânlara rağmen şehrini terk etmemişti.

THY da uzun yıllar çalışmıştı. Vazifesine sadakati, çalışma azmi,  sempatik davranışları, hoş sohbeti ve dürüstlüğü sayesinde kısa zamanda THY’nin sevilen personelleri arasına girmişti.


Bu özelliğinden dolayı yöneticileri bir gün onu Ankara’ya çağırmışlar ve kendisine üzerinde THY şubelerinin bulunduğu bir dünya haritasını açıp istediği her hangi bir ülkeye tayin edebileceklerini teklif etmişler.

Vedat Durmazpınar haritaya bir müddet baktıktan sonra parmağını götürüp Erzurum üzerine koymuş “ Ben memleketim Erzurum’dan başka yerde yaşayamam ve annemi de bırakamam” deyince odadakiler hayretler içinde kalmışlar. Neden sonra onun şehrine olan aidiyet duygusuna ve annesine olan sevgisine saygı gösterip Erzurum’da çalışmasına karar vermişler.

Emekli olduktan sonra mesleği ile ilgili özel bir firma kurup iş hayatına atılmış yine canla başla insanlara hizmet etmişti.

Bir birinden güzel çocuklar yetiştirdi. Sevdi, sevildi ilgi gördü, gönüllere taht kurdu.

O bu fani dünyadan arkasından hoş hatıralar bırakarak ayrıldı.

Vefalı dostları bu güzel insanı son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Cenazesinde ki kalabalığın Erzurum’un özünü yansıtması çok anlamlıydı.

Aramızdan ayrılan Vedat Durmazpınar ölümüyle sanki de “ makamın, mevkiinin, servetin, şan ve şöhretin bu fani dünyada gönüllere girmek kadar önemli olmadığını hatırlattı.

Onu ait olduğu toprağına emanet ederken kar yine huzurlu bir şekilde yağmaya devam ediyor mezarın üzerini beyaz bir örtü gibi sarıyordu.

“Gönüllerin Dadaşı” yolun açık, makamın cennet olsun. Seni özleyeceğiz.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.