Gezi'de yapamadıklarını, 17-25 Aralık'ta denediler. Yine başaramadıklarını görünce, bu kez de Kobani'yi bahane edip sağı solu ateşe verdiler. O da tutmayınca, akla hayale sığmayacak çılgınlıklara başvurdular.
Tüm dertleri davaları, hükümeti devirmek yerine kaos ve krizden örülü yeni bir ucube tesis etmekti.
Olmadı, ne yaptıysalar bir türlü beceremediler!
Ağrı provokasyonu en son hamleleri oldu. Bu salvoları da karavana atışa çıkınca, şimdi yeni bir "oyun" arayışındalar.
Şayet tüm çabaları bu kez de akim kalmazsa, Efkan Alâ ile Hakan Fidan arasında kavga çıkarmanın yolunu arıyorlar.
Hikâye malum. Güya, Ağrı'da aslında PKK kuzu kuzu otururken Efkan Alâ, şeytani bir oyunla kriz yaratıp, askerle PKK arasında çatışma çıkartmış. Bu deli saçmasına inanan gruplar, günlerce buradan hareketle hükümeti köşeye sıkıştırmaya çalıştılar. Sonunda baktılar ki söyledikleri bu yalana, kendi yandaşları bile itibar etmedi. Şimdi Efkan Alâ ile Hakan Fidan arasında "iktidar kavgası"nın bir gereği olan "kim daha güçlü" çatışması olduğu yalanını savurup duruyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "...seçime kadar bir çok kirli oyunu sahneye koymaya çalışacaklar" demişti.
Haklı da çıktı işte...
Besbelli ki Türkiye, önümüzdeki günlerde birçok kanlı eyleme tanık olacak. Çünkü adamlar gözlerini öyle bir karatmışlar ki, AK Parti'nin uğrayacağı her zarar, Türkiye'nin aleyhine bile olsa hiç umurlarında değil. Yeter ki Erdoğan zor durumda kalsın, Türkiye de yangın yerine dönerse dönsün.
Neymiş efendim; Tayyip Bey, Hakan Fidan'a kırgınmış, bir türlü de affetmiyormuş. O da, Tayyip Bey'den intikam almak için Efkan Alâ'nın tape'lerini servis ediyormuş ve Ağrı olayını da Efkan Alâ'nın planladığını, Hakan Fidan etrafa yayıp duruyormuş!
Sosyal medya, bu türden deli saçmalarıyla dolu...
Kendileri, amaçlarına erişmek için nasıl ki devleti satmaya kalktıysalar, zannediyorlar ki başkaları da yeri geldiğinde onlar gibi hain ve alçak olabilir.
Düşünebiliyor musunuz, bu ülkenin içişleri bakanı ile istihbarat biriminin tepe ismi, kişisel egoları uğruna, devleti ve milleti ateşe atacak, ülkeyi kriz ortamına sürükleyecek...
Böyle bir şey, bu adamların dışında bir de ancak şeytanın aklından geçer.
Elbette ki hiç bir seçim önemsiz değildir, ama inanınız ki 7 Haziran seçimi, sanıldığından bin kat daha ciddiye alınması gereken bir seçimdir. Çünkü bu ülkeye ihanet eden malum çevreler, son bir kez can havliyle saldırıp, ellerindeki son barutu da atmak isteyeceklerdir.
Vatana ihanette hiç bir sınır tanımayan bu adamlar, seçim önceki Türkiye'nin yangın yerine çevrilmesi için gerekirse canlarını bile verirler.
Hangi partiye oy vereceksiniz bilemem, ama olup bitenleri herkesin çok iyi analiz etmesi, artık çok esaslı bir vatandaşlık görevidir.
Türkiye, içeriden ve dışarıdan kuşatılmak ve sonunda da vurulmak isteniyor. Siz, durup dururken Ermeni diasporasının dünyayı ayağa kaldırmaya çalışmasını, sadece "yüzüncü yıl" meselesine bağlarsanız, büyük oyunu göremezsiniz.
Abarttığımı sanmayın; Türkiye, 7 Haziran'da geleceğini oylayacak.
Önümüzde iki seçenek var: Ya paralel tuzağa düşeceğiz, ya da canımızdan kıymetli ülkemizi karanlık amellerden kurtaracağız.