Atatürk Üniversitesi'nin yanı sıra ikinci bir devlet üniversitesine de ev sahipliği yapmaya hazırlanan Erzurum, geçmişten bu güne kadar bir çok medresenin yer aldığı bir eğitim şehri olmuştur.
Erzurum Ajans-Atatürk Üniversitesi'nin yanı sıra ikinci bir devlet üniversitesine de ev sahipliği yapmaya hazırlanan Erzurum, geçmişten bu güne kadar bir çok medresenin yer aldığı bir eğitim şehri olmuştur.
Binlerce yıllık tarihinde Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Parftlar, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Bizanslılar, Sasaniler, Moğollar, İlhanlılar, Safeviler, Osmanlılar ve devamında Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde yer alan Erzurum, yetiştirdiği bilim ve ilim adamlarıyla da her zaman ön plana çıkmıştır.
İşte geçmişten günümüze Erzurum medreseleri:
ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE
Erzurum'da Anadolu'nun en büyük medreselerinden biri olan Çifte Minareli Medrese\'nin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber 12\'nci yüzyılın ortalarına ait bir Saltuklu eserinin kalıntıları üzerine yapılmıştır. Yapının doğu duvarının aynı zamanda kale surları oluşundan ve mimari özelliklerinden 13'üncü yüzyıl sonlarında veya 14\'üncü yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır.
Osmanlı döneminde harap bir halde bulunan yapıyı Sultan IV. Murat onarmış, top imalathanesi ve kışla haline getirmiştir. Sonraki yıllarda yeniden medreseye dönüşmüş, Cumhuriyetin ilk yıllarında bir süre Erzurum Arkeoloji Müzesi olmuştur. Osmanlı mimarisinde açık avlulu dört eyvanlı ve iki katlı medreseler gurubundan olan yapının iki yanında payandalar üzerinde yükselen iki minaresi ile Anadolu Osmanlı mimarisinde önemli bir yer edinmiştir. Ön cephesiyle dikkati çeken bu medresenin bu bölümünde cephe kompozisyonu oldukça belirgindir. Anadolu Selçuklu mimarisinde portallerin yan yüzleri süslenmediği halde bu yapıda çeşitli bezemeler birbirini izlemektedir. Girişin derin nişi çeşitli derinliklerde palmet motifli beş sıra şeritle çerçevelenmiş üzeride mukarnaslarla tamamlanmıştır. Portalin bir bölümünü oluşturan figürlü panolar Orta Asya Türk Kültürünün izlerini yansıtan çift başlı kartal, hayat ağacı ve ejderlerden oluşan panolara yer verilmiştir. Ancak bunların tam olarak bitirilemediği de gözlemlenmektedir. Günümüzde şerefeden yukarısı yıkılmış olan minaresinin yüksekliği 26 metredir. Sırlı tuğla minareler kalın yivli olup yer yer aralarına üçgen çiniler yerleştirilmiştir. Minarelerin pabuç kısımları kare çerçeveler içerisine alınmış ve son derece süslü daireler içerisine 'Allah', 'Muhammed' isimleri başta olmak üzere dört halifenin isimleri yazılmıştır. Medrese içerisine 5.20 m. derinliğinde, beşik tonoz örtülü bir dehlizden girilmektedir. Avlu dikdörtgen planlı olup, üç taraftan sivri kemerlerle birbirine bağlanmış on dört sütunun taşıdığı iki katlı revaklarla çevrilmiştir. Yan kenarlarda bulunan eyvanlar çatı hizasına kadar yükselmekte olup üst katlar ayrı ayrı merdivenlerle çıkılan enlemesine ikiye bölünmüştür.
Medresenin alt katında yirmi,üst katta da yirmi iki olmak üzere toplam kırk iki kapalı oda bulunmaktadır. Girişin sağında 5.80x5.80 m. ölçüsünde üzeri kubbeli bir mescit bulunmaktadır. Medresenin güney tarafında ana eyvanın arkasında medreseye bitişik içten ve dıştan onikigen gövdeli, külahla örtülü bir kümbet bulunmaktadır. Bu kümbetin kitabesi olmadığından ne zaman ve kimin için yapıldığı anlaşılamamıştır. Kümbetin gövdesi iç içe yuvarlak kemerlerle bezenmiştir. Ayrıca zengin bezemelerle süslenmiştir. Kümbetin üzerini örten kubbesi de külah şeklindedir. Mumyalık kısmı haçvari planlı, çapraz tonozlu olup üst mekan mihraplı ve içten kubbe ile örtülüdür. Burada sanduka bulunmamaktadır. Bu nedenle de mescide çevrilmiştir.
YAKUTİYE MEDRESESİCumhuriyet Caddesinde bulunan Yakutiye Medresesi'ni İlhanlı Sultanı Ulcayto ile şehrin askeri valisi Hoca Cemalettin Yakut 1310 yılında yaptırmıştır. Medresenin yapımı Cemalettin Yakut\'un ağabeyi İlhanlı Sultanı Adil Gazan Han ile eşi Bolugan Sultan'ın parası ile yaptırılmıştır. İlhanlı mimarisinin izlerini taşıyan medrese Anadolu'daki kapalı avlulu, dört eyvanlı medrese tipinin son örneklerinden birisidir. Kesme taştan yapılan medresenin basık kemerli ve oymalı portalinde kabartma, Arapça sülüs yazılı bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabede; "Bu medresenin yapılmasını 710 senesinde Ulcayto Sultan'ın hükümdarlık günlerinde Allah mülkünü ebedi kılsın. Sultan Gazan ve Bolagan Hatun'un Allah bürhanlarını tenvir etsin. Yüce ve güzel in\'amlarından olan fevazıl ile Cemalettin Hoca Yakuti Gazani emretti" yazılıdır.
Portalin kuzey ve güney yüzlerinde çift başlı kartal, yaprak ve çift aslan kabartmaları görülmektedir. Bunlar 12'nci yüzyılın özelliklerini taşımaktadır. Bu armalar İlhanlı sanatının bir örneğidir. Yakutiye Medresesi'nde de Çifte Minareli Medresede olduğu gibi sağa sola dönmüş kartallar, hayat ağacı, aslan figürlü panolar dikkati çekmektedir. Portaldeki bezemeler boş yer kalmamacasına bütün yüzeyi kaplamıştır. Burada Çifte Minarenin etkileri açıkça görülmektedir.
Portalin 7 metre sağında ve güneybatı köşesinde, şerefeden yukarısı yıkılmış sırlı tuğla minare bulunmaktadır. Minareye kabartma kordonlarla hareketli bir görünüm verilmiştir. Minarenin bu bölümleri iç içe geçmiş geometrik motifler ve çinilerle bezenmiştir. Sol taraftaki minare tamamen yıkılmış olup yalnız kaide kısmı görülebilmektedir. Portalin iki yanında ve içerisinde duvara gömme üzerleri boş yer kalmamacasına bezenmiş sütunlar bulunmaktadır. Avlu birbirlerine kemerlerle bağlanmış dört kalın payenin taşıdığı ayna tonoz ile örtülmüştür. Avlunun sağ ve solunda karşılıklı beşik tonozlu altışar oda sıralanmıştır. Çifte Minareli Medresenin aksine burada doğu ve batı eyvanları yerine medrese odaları yapılmıştır. Bunlardan sağ köşedeki odadan aynı zamanda minareye çıkılmaktadır. Güneydeki tonozun üzerinde ise bu medreseye vakfedilmiş altı köyün ismini içeren vakfiye mermer üzerine sülüs yazı ile azılmıştır. Medresenin doğu duvarına bitişik olarak bir kümbet bulunmaktadır. Yuvarlak tuğla gövdesi üzerinde üç pencere açılmış olup içten kubbe dıştan külah ile üzeri örtülüdür. Türbe içerisinde sanduka bulunmakla beraber bu türbenin kime ait olduğu bilinmemektedir. Medresenin yapımı için para veren Gazan Han ile Bulugan Hatun Tebriz\'de gömülüdür. Bu bakımdan bu türbe onlara ait değildir. Günümüzde Yakutiye Medresesi, yörenin çeşitli etnografik eserlerinin sergilendiği Türk İslam Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.
AHMEDİYE MEDRESESİ
Erzincankapı semtinde, Murat Paşa Mahallesi\'nde Murat Paşa Camisi\'nin doğusunda Ahmediye Medresesi bulunmaktadır. Kitabesinden öğrenildiğine göre bu medreseyi Ahmet bin Ali bin Yusuf darülhadis olarak 1314 yılında yaptırmıştır. Girişin kuzeydoğu köşesindeki oda lentosu üzerinde kısmen harap olmuş sülüs yazılı üç satırlık bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabeden de medresenin İlhanlılar devrinde yapıldığı öğrenilmektedir. 13. -14\'üncü yüzyıl kapalı avlulu medrese tipinin bir örneği olan dikdörtgen planlı medresenin avlusunun çevresinde medrese odaları simetrik olarak sıralanmıştır. Avlunun üzeri manastır tonozları ile örtülmüştür. Avlunun her kenarında ikişer medrese odası yer almıştır. Avluya açılan iki eyvanın köşelerine yerleştirilen sütunlar bitkisel bezemelerle kaplanmıştır. Bu yönden Yakutiye Medresesindeki sütunlar ile büyük bir benzerlik gösterirler. Girişin karşısına gelen eyvandaki mihrap burasının aynı zamanda mescit olarak kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca kuzey cephe duvarında görülen mihrap daha önce burada bir cami olduğuna işaret etmektedir. .Burada bulunan minare l940'lı yıllarda yapılmıştır.
KURŞUNLU MEDRESE
Feyzullah Mahallesi'nde Kurşunlu Cami'nin yanında bulunan Kurşunlu Medrese Fevziye Medresesi ismi ile de tanınmaktadır. Medrese yanındaki cami ile birlikte Şeyhülislam Feyzullah tarafından l701-l702 yılında yaptırılmıştır. Medresenin on üç hücresi günümüze gelebilmiştir. Ayrıca güneydoğu köşesindeki düzensiz üç hücre sonraki yıllarda yapılan onarımlarda buraya eklenmiştir. Doğu duvarına paralel olarak uzanan sekiz hücre beşik tonozlarla üzerleri örtülmüştür. Hücrelerin her birisinin batı yönüne açılan birer penceresi ile ikişer penceresi bulunmaktadır.
PERVİZOĞLU MEDRESESİ
Pervizoğlu Camisi'ne bitişik olan Pervizoğlu Medresesi l716 yılında cami ile birlikte yaptırılmıştır. Pervizoğlu Medresesi\'nden günümüze yalnızca iki hücre ile güney doğu köşesindeki bir hücre ayakta kalabilmiştir. Bu hücrelerin üzerleri beşik tonozlarla örtülüdür.
ŞEYHLER MEDRESESİ
Şeyhler Mahallesi'nde, Şeyhler Camisi\'nin yanında bulunan Şeyhler Medresesi kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki mermer, dört satırlık kitabesinden Şeyh Mustafa Efendi tarafından 1760 - 1761 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir. Dikdörtgen medresenin doğu yönünde giriş kapısı bulunmaktadır. Dikdörtgen bir avlunun etrafında on iki hücresi bulunmaktadır. Bu hücrelerden ikisinin girişi doğu cephesinde, üçünün girişi de kuzey duvarındadır. Kuzeydoğudaki hücreye ise doğudaki hücrelerin içerisinden geçilerek girilmektedir
KADIOĞLU MEDRESESİ
İspir'deki Kadıoğlu Medresesi kitabesinden öğrenildiğine göre; Kadızade Efendi tarafından 1725-1726 yılında yaptırılmıştır. Klasik Osmanlı medrese tiplerinden biraz farklı olarak dikdörtgen planlı olan medrese kesme taştan yapılmıştır. Giriş kapısından küçük bir avluya girilmekte olup bu avlunun etrafında 10 medrese hücresi bulunmaktadır. Medrese hücrelerinde Ocaklar ve nişler yer almaktadır.
.