Büyükşehirlerde varsa bilmiyorum ama Anadolu`da bir benzeri daha yok. Fırfirik, yerel mizah dergisi...
Büyükşehirlerde varsa bilmiyorum ama Anadolu`da bir benzeri daha yok.
Fırfirik, yerel mizah dergisi...
Fakat öyle böyle değil, gerçek anlamda bir mizah dergisi.
Fırfırik`in kaptan köşkünde, gazetecilikten tekaüd Vedat Refayeli oturuyor.
Tayfaları arasında, "Espri Şeyhi Selo" yani Selahattin Şener, "Farfaruk Abi" Faruk Terzioğlu, "Baldodak Heyro" ve tabii ki değişmez kahraman "Beleş Memet" var."Gazetecinin emeklisi olmaz" der büyüklerimiz. Fakat gelin görün ki Vedat, Bab-ı Ali`nin kökleşmiş bu geleneğini bile değiştirdi. Gün sayısı tamamlanır tamamlanmaz emekli olup kınına çekilmişti.
Halbuki Vedat bir kenarda öylece oturacak biri değildi. Çünkü çok iyi bir gazeteci olmasının yanı sıra, son derece deneyimli bir spor yorumcusudur ve Fırfırik Dergisi`nden de görüldüğü gibi, usta bir karikatüristtir.
Şayet vaktiyle İstanbul`a gitmiş olsaydı, bugün O`nu televizyonlarda spor yorumcusu olarak izleyecektik ve mizah dergilerinin de kapaklarında imzalarını görecektik.
Vedat müzmin bir Erzurum hastasıdır...
Burada kalıp, seneler boyu kurduğu hayali kuvveden fiile geçirdi.
Hiç kuşku yok ki Vedat`ın o hayali, bugün her hafta büyük bir özlemle beklediğimiz Fırfırik`ti...…
Birlikte uzun yıllar aynı haberin peşinde koştuk, aynı kaldırımları aşındırdık.
Bir tas çorbaya birlikte kaşık salladık, bir den sigarayı yarı yarıya bölüp içtik.
Cin gibi adamdır; burnu haber kokusu alan birkaç meslektaşımızdan biridir.
Bir şeylere kızıp, Fırfırik`in yayınına bir süre ara vermişti.
Duygusaldır fakat protest bir mizaca sahiptir.
Vedat, bir süreden beri Erzurum`da çok zor olan bir işi yapıyor ve de üstelik bu işin hakkını veriyor:
Erzurum`da mizah!
Bizim mesleğe başladığımız yıllarda ki Erzurum`da, mizah zekası yüksek yöneticiler ve eleştiriye tahammüllü politikacılar vardı. O yıllarda Vedat bugünkü Fırfırik`i yayımlıyor olsaydı, kimbilir ne kadar bol ve kaliteli espriler yapardı.
Yüzlerce kişi gibi ben de fanatik bir Fırfırik takipçisiyim.
Karikatür çizemem ama ayıptır söylemesi mizahı da bilirim, çizgiyi de...…
(Gerçi Vedat`ın çizgisi kırıktır. Ne demek istediğimi Vedat anlar)
Görüyorum ki Vedat, her hafta Fırfırik`i hazırlarken, hep o eski Erzurum`un özlemini çekiyor.
Misal; söylenip durduğunu duyar gibiyim:
"Ah Necati Güllülü olacaktı ki... Ya da Mehmet Ali Ünal...…Siz o zaman görecektiniz nasıl espriler patlatırdım."
Baksanıza Fırfırik son sayısında, yereli, hatta ulusalı da aşıp sınır ötesine geçmiş.
Görmüşsünüzdür, Fırfırik`in son sayısının kapağını koltuklarını yitiren İtalya ve Yunanistan başbakanlarına ayırmış.
Espri çok güzel:
"Ekonomik krize düştüler diye, Başbakanımızın kızına taktıkları altınları geri almaya geldiler!"
Ustalar, "Mizah ciddi bir iştir" der.
Hakikaten de öyle...…
Fırfırik`i okurken katıla katıla gülüyoruz fakat Vedat o karikatürleri çizerken öyle bir ciddi olur ki, sanırsınız muhterem beyin ameliyatı yapıyor:
İsteseydi O da yazılı basının içinde kalır, bir şekilde gününü gün ederdi.
Vedat zor olanı seçti.
Masum bir şaka yüzünden adliyenin yolunu tutanların çığ gibi büyüdüğü bir şehirde, mizah yapıyor, karikatür çiziyor. Tıpkı Cumhur Seval-Semih Yetimoğlu ikilisinin yaptığı gibi, lafı gediğine koyuyor.
Olacak şey mi?!…
Vedat ,çoğu zaman tek başına, yani tek kişilik bir ordu...…
Karikatür çiziyor, sayfa mizanpajı yapıyor, dergiyi dağıtıyor, fotoğraf çekiyor ve gündemi takip ediyor.
En önemlisi de bu sonuncusudur; yani gündemi takip etmek.
Çünkü güçlü mizah, taze gündemin içinden çıkıyor.
Bereket vaktiyle Vedat Erzurum`dan çekip gitmemiş. Yoksa şimdi dört bir yanımızı kuşatan şu kasvetli hava yüzünden nasıl boğuluyor olacaktık.
Fırfırik, Erzurum`un gülen ve güldüren bir yüzü…
Hem de her şeye rağmen.
Teşekkürler Vedat… Teşekkürler Vedat`a destek vermekten yılmayan ekibi...…