Seçimin üzerinden iki aydan fazla zaman geçti. Türkiye bu süre içinde birbirinden çarpıcı gelişmelere tanık oldu. Ne yazık ki Soma gibi büyük bir faciayı yaşadı, ülke üzerine oynanmak istenen yeni oyunları öğrendi. Buna rağmen Erzurum eksenli sanal ortamdaki tartışma formatı çok fazla değişmedi. Birileri ya sövüp duruyor, ya da filanca niye yazıp çiziyor diye itiraz ediyor. En çok da şehir dışındaki yazar çizerlere yapılan itirazlar dikkati çekiyor.
Buyurun hep birlikte biz de bir göz atalım:
"Dışarıdaki tuzu kuru Erzurumlular, artık bu şehir için ahkâm kesmeyi bıraksınlar!"
Evet...
Aynen böyle diyenler var; onlara destek verenler de az değil...
Köroğlu demiş ya,"Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu"
Bu internet meselesi de buna benziyor. Kimin ne yazdığı veya kimin kim olduğu belli değil. Çok fazla takip etmemekle beraber ara sıra gördüğüm kadarıyla da anlıyorum ki, hiçbir kontrol ve eleme yapılmadan, gelen yazılar başka adreslere de dağıtılıyor. Birbirine sövenlerden tutunuz da, önüne gelene çamur atanına kadar hepsi var! Hatta iri laflar edip, ağız dolusu sövenler daha da itibar kazanıyor! O yazıların onda biri gazetelerde çıksa, kıyametler kopar, mahkemeler tüm işlerini bırakıp, bu hakaretler uğraşır.
Teknik boyutunu bilmiyorum; fakat görünen o ki, sanal ortamın bir süzgeci yok...
Oysa yaşadığımız çağ itibarıyla internet asla yadsınacak bir iletişim aracı olmadığı gibi karşısında durulacak bir mekanizma da değil. Lakin kontrolsüz olması bu muazzam sistemi en azından ülkemizde tartışmalı hale getiriyor. Bu "denetimli internet" biraz da bu sebeple zorunlu bir karar olmadı mı?
Adam hüküm veriyor:
"Erzurum'un dışında yaşayanların bu şehir üzerine konuşma hakkı olamaz."
Bakar mısınız lafın iriliğine ve keskinliğine...
Erzurum'u şahsına ait bir emtia gibi görüyor olmalı ki, bu emtia üzerinde kendisinden başkasının tasarruf hakkı bulunmadığını söylüyor.
İyi de adama sormazlar mı, "Kim bu hakkı sana verdi, yoksa Erzurum'un tapusu mu elinde?"
Bildiğim kadarıyla, kimin nereyi sevip sevmeyeceğini düzenleyen bir yasa yoktur. Hani öyle bir yasa olsaydı, diyecektik ki, "Adam haklı, yasayı ihlal edenleri uyarıyor!"
Böyle bir şey olmadığına göre, kimin neyi ne kadar sevmesi başkasını ilgilendirir?
Hani şöyle bir yaklaşım olsa, anlayacağım, hatta destekleyeceğim de...
"İster Erzurum'da yaşıyor olsun, isterse başka şehirlerde yaşasın her Erzurumlu bu şehrin kalkınması için konuşmaktan daha fazlasını yapmalıdır. Birbirimize emir verir gibi veya akıl öğretir gibi davranmak yerine, bilgilerimizi bir araya getirip enerjimizi doğru hedefe yöneltmeliyiz."
Bu tartışma ilk başladığı yıllarda, temel sorun şuydu:
Kimileri belki 20-30 yıldan beri gelip gitmediği Erzurum için konuşurken, buradaki herkesi iş bilmez, kafası çalışmayan insanlar olarak görüp, tepeden bakan toptancı bir mantıkla, "Erzurum'dan bir halt olmaz" derlerdi.
Bu yaklaşım, haklı bir tepki almıştı. Ama bunun dışında, başka şehirlerde de yaşıyor olsalar bile kimsenin Erzurum için fikir yürütmesine, önerilerde bulunmasına asla itiraz olmadı, olamaz da...
Bunun en somut örneği Palandöken gazetesidir. Palandöken, kurulduğu günden bugüne kadar bu şehrin fikir platformu oldu ve farklı bakışlara sütunlarını açtı. Bizim gazetede yazan dostlarımızın bir kısmı Erzurum'da, bir kısmı da başka şehirlerde yaşıyor. Zaman zaman yazarlarımız arasında seviyeli polemikler de yapılıyor.
Bugüne kadar ne gazete yönetimi ne de Erzurum'da oturan bir yazarımız, "Neden şu adamlar Erzurum'da yaşamadıkları halde bu şehrin gazetesinde yazıyorlar?" gibi ilkel bir soruyu aklından bile geçirmedi.
Bu şehrin daha iyi bir konuma gelebilmesi için herkes gücü oranında bir şeyler yapıyor, yapmaya çaba gösteriyor. Kimileri ticaretle, kimileri siyasetle, kimileri kültür ve sanatla, kimileri basın yoluyla, kimileri spor aracılığıyla bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu kişiler arsında burada yaşamayanlar da var. Bir yere iyilik yapmak, yatırım kazandırmak için illa da orada yaşıyor olmaya gerek yoktur.
Ne demek... Adam Erzurum'da yaşamıyorsa, Erzurum adına fikir yürütemeyecek mi?
Kim, hangi sıfatıyla buna engel olabilir ki?
Bazı ukalalık yapanlar var; onlara ölçülü biçimde cevaplar vermek ayrı, onların konuşma haklarını ellerinden almaya kalkmak ayrı şey...
Erzurum, ne kadar burada yaşayanların ise, o kadar da başka şehirlerde olanlarındır.
Efendim mantığa bakar mısınız?
"Bu şehrin karını, külfetini biz çekiyoruz, başkası laf edemez"
İyi de kimse külfet çekmek zorunda değil.
Burada yaşayanlara böyle bir ceza verilmemiş.
Gitme imkânın olduğu halde, burada kalarak yılın yedi sekiz ayı kışa katlanıyorsan, bu senin tercihindir ve bundan ötürü de kimseye sitem edip, minnet vuramazsın.
Kim ki bu şehir için çaba harcıyorsa, asıl odur Erzurum'u seven kişi...
Kalkınma lafla olsaydı şayet, Erzurum şimdi kim bilir nerelerde olurdu.