Fareler hiç yanılmazlar, geminin batacağını kaptandan öne onlar anlarlar.Kaptan anlasa da en son terk eder gemisini. Çünki; sorumluluğunun idrakindedir.
Farelerin böyle bir meselesi yoktur. O gemiye yemlenmek için gelmiştir. Yiyeceğin gemide bol olduğunu bilir. Bu alanda da çok yeteneklidirler nerede çok yiyecek vardır bilirler. Teçihlerini bu belirler, ona göre gemi seçerler.
Geminin nereye gittiği, seferin amaçı ne, hangi limanda duracağı onları ilgilendirmez.
Küçücük bedenlerine rağmen iştahlı ve oburdurlar, durmadan tıkınırlar ve ihtiyaçlarından fazla stoklarlar.
Kısacık ömürlerine rağmen yiyecek biriktirme alışkanlıkları vardır. Aç gözlüdürler, bu nedenle yüklenen yiyeceklerle birlikte gemilere yerleşirler.
Laboratuvarlarda kobay olarak kullanılırlar. İnsanlar için genelde tıbbi maksatlar için veriler, bunlar kullanılarak öğrenilir.
Çokturlar kobay olarak kullanılmalarının bir nedeni de budur.
Bulmak zor değildir zibil gibidirler.
Nereden takıldım bu fare işine derseniz; Ahmet Hakan'ın Hüseyin Gülerce ile yaptığı söyleşi bende böyle bir yazı yazma dürtüsü uyandırdı.
Gülerce, Fetullah Gülen'in sözcüsü gibi bilinirdi, Zaman Gazetesi'nin yöneticisi, televziyonlarda cemaatın fikirlerini savunan adamdı...
O'nun yazılarına, açıklamalarına bakarak Fetullah Gülen'in hangi konuda ne düşündüğü anlaşılırdı.
Gülen'in bir numaralı adamı olarak görülürdü.
Gülen'in cemaat adındaki transatlantik gemisini ilk terk eden adam olması garip, garip olduğu kadar da manidardır.
Şimdi o da Fetüllah Hocasının, Tayyip Erdoğan'a darbe girişiminde bulunduğunu söylüyor.
Yani Erdoğan'ın tarafına geçtiğini itiraf ediyor. Teslim oluyor, hem de arkadaşlarını suçlayarak. Ihbar ederek...
İltica ettiği yeni geminin kurallarına uymada hayli becerikli ve iştahlı olacak ki; Yolsuzluk, hırsızlık konuları sorulunca önemsiz ve olağan bir şeymiş gibi geçiştiriyor.
Erdoğan'ın Cemaati bitireceğinden emin, bu nedenle cemaati terkettiğini, Erdoğan'ın haklı olduğunu söyleyebiliyor.
En ilginç olanı da hala haklı ve erdemli olduğunu anlatma gayretinde oluşu.
Adamın 35 yıl boyunca Fetullah Gülen için yazdıkları, övgüleri, cemaati kutsaması hiç yokmuş gibi bir günde dönmesi, rahatlıkla kıvırması hayret verici.
Daha önçeleri Aykut Edibali'nin liderliğini yaptığı "Milli Mücadele" ekibinde bulunan Gülerce, o gemide aradığını bulamayınca arkadaşları Cemil Çiçek, Melh Gökçek, Müfit Gürtuna gibi buradan ayrılmış yolunu Fetullah Gülenle birleştirmişti.
Aykut Edibali'nin esamesi bile bugün okunmazken onun yetiştirmelerinin kat ettiği mesafeyi görüyorsunuz. Demek ki bu ekipte terk etmek alışkanlık yapmış,,,,
Güç'e tapınmaya alışmış bu tipler yeni efendiler bulma konusunda çok marifetlidirler.
Yemlenmeye, alıştıklarından yemin biteceğini hemen anlar ve gemiyi terk ederler.
Tıpkı fareler gibi vesselam.