Heyecanlı toplumuz kuşkusuz.
Coşkumuz alabildiğine boldur.
Cömertizdir duygularımızı yansıtırken.
Sevinirken de öyle üzülürken de.
Gülerken olduğu gibi üzülürken de.
Severken de nefret ederken de elbette.
Benimki galiba o hesap!
Mesela Timsal Karabekir.
Diğer adıyla Timsal Karabekir Yıldıran.
Kazım Karabekir Paşa'nın yaşayan tek küçük kızı.
Cumhuriyet tarihinde adını altın harfler ile yazdırmış o değerli komutanın kızı da elbetteki babası gibi sıradan olamazdı.
7 yaşındayken kaybettiği babası ile ilgili anlattıkları hatıraları bir şekilde duyan, okuyan biri olarak sadece o komutana değil, kızına da hayran olmamak elde değil.
Tanışmaktan,iki çift sohbet etmekten, elini sıkmaktan büyük onur ve mutluluk duyduğum isimlerden birisidir o Timsal Karabekir.
Özellikle engin Türkçeli güçlü hitabeti, hayranlık uyandırmıştır hep.
Üçüncü defa geçen gün Erzurum'da karşılaştım bu güzide hanımefendiyle.
Yeniden görmekten duyduğum mutluluğumu, heyecanımı ona da ifade ettim.
Yine bir o kadar samimi, bir o kadar candan, bir o kadar güleç.
Su yolu ettiği, bir şekilde iki-üç yılda bir geldiği Erzurum'da onunla yeniden karşılaşmaktan duyduğum mutluluğu dile getirdim.
80'ine merdiven dayanan bu kıymetli ablama daha nice sağlıklı uzun ömürler diledim.
Babasından dolayı değil ama o insana güven veren duruşundan dolayı yanında esas duruşta olunması gereken bir varlık demem, işte o heyecanımdandır.
Abarttığımı sananlar olur diye söylüyorum.