Birkaç gün şehir
dışında olacağım için, yazıya başlamadan önce şimdiden yeni yılın başta
şehrimize, ülkemize ve tüm insanlığa sağlık, huzur ve hayırlar
getirmesini temenni eder; tü
Birkaç gün şehir dışında olacağım
için, yazıya başlamadan önce şimdiden yeni yılın başta şehrimize,
ülkemize ve tüm insanlığa sağlık, huzur ve hayırlar getirmesini temenni
eder; tüm okurlarımızın yeni yılını kutlarım.
Açıklamaları
okuyunca, insan bir an şaşırıyor; yok canım olsa olsa bu bir şakadır
diye düşünüyorsunuz. Ama haberin devamını okuduğunuzda görüyorsunuz ki,
hayır hiç de şaka filan değil.
NOT: Önceki gün bu sütunda çıkan
yazımızda kastedilen kişilerin ve olayların Erzurum’la bir ilgisi
yoktur. Gördük ki Erzurum’daki bazı dostlarımız meraklanmışlar. Haksızda
sayılmazlar. Lakin o yazı Ankara’da tamamen mesleki bir mesele ile
alakalıdır.
Yetkililer ve de ilgililer açıklamış:
"Havamız son derece temiz."
Hani
habercilikte şu meşhur "5 N, 1 K" meselesi var ya, bizde mesleki bir
refleks olarak önce, "nerede" sorusuna cevap aradık. Neyse ki, haberi
yazan muhabir arkadaş, bu soruya daha haberin başlarında cevap vermiş:
"Yetkililer, Erzurum`un havası çok temiz" dedi.
Anlaşılan ne haber bir şaka, ne de eksik; haber tamı tamına Erzurum`u ve Erzurum`un "temiz havası"nı anlatıyor!
Tamam; doğalgazdan önceki yıllara göre, çok büyük ölçüde temiz bir havamız var; var ama söylendiği gibi de değil ki...…
Soru şu:
Erzurum`un havası, iddia olunduğu gibi "çok temiz" veya tehlike sınırlarının çok mu altındadır?
Bazı
şeyler vardır ki, o mevzuda ahkam kesebilmeniz için illa da uzman
olmanız gerekir. Misal; sağlık alanı gibi… Diyelim ki, vücudunuzun her
hangi bir yerinde rahatsızlık var, bu rahatsızlığa kendi kendinize
teşhis koyamazsınız; mutlaka bir hekimin, görmesi ve tetkik etmesi
lazımdır.
Fakat bazı hususlar da vardır ki, neyin ne olup ne
olmadığını anlamanız için, uzman olmanız gerekmez. Hava kirliliği de
böyle bir şey işte...…
Çıkın yüksek bir yere ve şehre şöyle bir bakın; bakalım ki ne göreceksiniz...…
Erzurum`da
yaşayan bir insan, özellikle sabah ve akşam saatlerinde her daim
ciğerlerine doldurduğu havanın temiz veya kirli olduğunu anlayamaz mı?
Bunun için, ne uzman olması icap eder, ne de yetkililerin açıklamasına lüzum var.
Hani Halep ordaysa, arşın burada sözü var ya, işte o misal Erzurum da ortada. Akşam 5`ten sonra manzara ortada:
Sanırsınız
kapkara bir çarşaf, binaların üzerinden şehrin üstüne gerilmiş gibidir.
Ne ileri teknolojiye ihtiyaç var, ne de uzman olmanıza… O kapkara
çarşafı çıplak gözle gördüğünüz gibi, şehrin içinde dolaştığınızda da
zaten genzinizi sızlatan ve nefes almanızı güçlendiren kükürt dioksit
kokusunu alıyorsunuz.
Bu gördüğünüz simsiyah tabaka ve soluğunuzu kesen kesif koku, hava kirliliği değilse nedir o halde?
Kimyasal saldırı mı, sanal bir görüntü mü, rüzgarın bir oyunu mu?
Sahi nedir o kapkara çarşaf gibi şehri baştan başa kuşatan görüntü?
Çok önemli bir nokta ise şudur:
Devlet
bu yıl fakir fukaraya dağıtılmak üzere, binlerce ton kömür tahsis etti.
Biliyoruz ki, haftalar öncesinden o kömürler ilgili vatandaşlara
dağıtıldı. Ve yine biliyoruz ki, devletin dağıttığı bu kömür, hem
kalori, hem is, hem de kükürt bakımından son derece kötü değerlere
sahiptir.
Kimse kimseyi kandırmasın...…
Hala bu şehrin
yüzde ellisi ancak doğalgaza geçebildi. Diğer yarısı kömür kullanıyor ve
bu kömürün kalitesini de en iyi Çevre Müdürlüğü biliyor.
Buna
rağmen, koltuk denilen meret öylesine mübarek ve mümbit ki, en güvenilir
sandığınız kişiler bile, rakamları çarpıtarak kamuoyuna yanlış şeyler
söyleyebiliyor.
"Erzurum`un havası temiz" diye…
Yazık;
hakikaten yazık… Hani Erzurum`un yerel hizmetler noktasında müthiş bir
çapsızlığa yakalandığını biliyorduk da, insanların bu denli basit
hesaplar içinde olabileceklerini kestirememiştik.
Erzurumlu büyük Hiciv ustası Nef`i, kendisini tenkit eden din adamı için bir dizesinde şöyle sesleniyordu:
Bize kafir demiş Müftü Efendi,
Tutalım biz diyelim ona Müsülman.
Varıldukta yarın ruz-i cezaya,
İkimüzde çıkarız anda yalan.
Erzurum`un
havası temizdir" diyenler de bu şehrin evlatları ve de saygın ailelerin
fertleridir. Üzerlerindeki memuriyetten ötürü, halkın çıplak gözle
gördüğü böylesine hayati bir hakikat karşısında, çıkıp da "şehrin havası
çok temizdir" demeleri; Müftü Efendi`nin, Nef`i`ye "kafir" demesinden
farklı değildir. Ancak bizim, "hayır şehrin havası hiç de temiz
değildir" dememiz ise, Nef`inin, Müftü için, "Müslüman" demesinden çok
farklıdır.
Çünkü biz, "bu şehrin havası temiz değildir" derken,
öyle ruz-i cezada görülecek bir hesaptan söz etmiyoruz. Aklın, vicdanın
ve gözün gördüğünü söylüyoruz.
Bu şehrin havası, üstelik de şu çok fazla soğuk olmayan günlere rağmen, kirlidir.
Bir
zamanlar, yani henüz ortada doğalgaz filan yokken, şehrin havası
öylesine kirlenirdi ki, bir seferinde uzmanlar, "toplu ölümler olabilir"
diye uyarıda bulunma ihtiyacı duymuştu. O vakitler de tıpkı Toraman
gibi, devletin resmi politikası için çığırtkanlık yapan yöneticiler
vardı. Ha bire, şehrin havası iyidir, deyip dururlardı da, ama bir türlü
göğüs hastanesini dolduran yüzlerce insanın niye hastalandığına cevap
veremezlerdi.
Bugün şehrin yarısı doğalgaz kullanıyor ve bu müthiş bir nimet...…
Fakat
ideal olana ulaşmak için, doğalgaz kullanımının çok daha artması
gerekmektedir. Bugün için ne yazık ki, doğalgaza ve de iyi giden hava
şartlarına rağmen şehir zehir solumaktadır.
Yetkililer o kadar, "yok" desin ki, hakikat ortada…
Erzurum havası, doğalgaz öncesine göre çok temiz, ama doğalgaz tüketen bir şehre göre de çok kirli...…