Erzurumlular'ın Tabyalara yürüyüşü

                          Dadaşıma artık: ha ateş, ha kar

                          Burada savaşın adı: kanlı bar

                          Ovaya sis değil, mücâhit rûhlar

                          Çöküyor, Erzurum tabyalarından.

 

                          Gökler alev alev, yer bayrak bayrak

                          Ya şu ufuklara, şu dağlara bak

                          Bu gece dünyaya başka bir şafak

                          Söküyor, Erzurum tabyalarından.

                                                Bekir Sıtkı Erdoğan

 

Erzurum'da; "93 Harbi'nin yıl dönümünde, "Tabyalara yürüyüş" adı altında, "9 Kasım günü" ikincisi icrâ edilecek çok anlamlı ve yerinde,tarihsel bir etkinlik yaşanmakta ve sürdürülmekte. Erzurum'un tarihinde, "9Kasım 1877günü"unutulması pek mümkün olmayan talihsiz kara bir gün...Şark cephesinde; Gazi Ahmet Muhtar Paşa komutasındaki ordumuz, düşmana yer yer acı mağlubiyetler yaşatmasına rağmen, kıyas kabul etmez üstün silâh ve asker gücüne sahip Çar ordularınca; ne yazık, serhat şehrimiz Gazi Kars ele geçirilir ve neticede ordumuz Erzurum önlerine çekilmek zorunda kalır. Ruslar ise, Erzurum'a yönelir.

 

Aziziye tabyalarında, askerlerimiz istirahat ve uyku halindedir. Çevre köylerdeki bazı Ermeniler'in ihanet ve yol göstericiliğinde; Rus ordusu 8 Kasım gecesi, ani bir baskınla kanlı bir saldırıya geçer. 9 Kasım günü sabah ezânıyla saldırıyı haber alan Erzurum halkının; kadını ve erkeği ile tabyalara yürüyerek, kahpe ve alçak Rus saldırganlığa karşı, ordumuzun yanında saf tutarak destanlar yazdıkları tarihî bir gün...9 Kasım, müstâhkem tabyalarda efsaneleşen ve emsalsız kahramanlıklar yaratan "Nenehatun"un önderliğinde; anıtlaşan kadınların, genç kız ve gelinlerin, cânsiperâne şecaat ve hatıralarının yâd edildiği, şehitlerimizin minnet ve rahmetle anıldıkları, müstesnâ bir günün yıl dönümü..

 

Fakat ne acıdır ki, Erzurumlular'ın ve kahraman ordumuzun yek-vücut olmuş, ihtişâmlı mukavametine rağmen; "9Kasım1877" günü Erzurum düşer ve tarihinde görülen ikinci Rus işgalini yaşar. Ve nihayet "13Temmuz1878" tarihine kadar sürecek acılar ve çilelerle geçirilen esaret hayatı başlar. Izdırâp ve elem verici olayların yaşandığı talihsiz bu kara gün vesilesiyle, toplumdaki tarihî hafızanın diri ve canlı tutulması, tarih şuur ve idrâkinin gelecek kuşaklara tevârüsü amacına matuf; böylesine güzel bir anma faaliyetini icrâ eden tertip komitesini, alkışlamak ve desteklemek vicdanî vazifemiz olsa gerek..

 

Tarih, geçmişte yaşanılanların ışığında, geleceği aydınlatan bir ilim olduğu ifade edilir. Tabiatı icâbı, geçmiş ihyâ edilemez, ancak hatırlanarak hayal edilebilir. Tarihten alınabilecek ve edinilebilecek tecrübelerle sadece ve ancak, geleceğin ihyâ ve inşâsı yapılabilir. Âkif'in, "Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi tarih?" Sözleriyle her halde anlatılmak istenilen şu olmalı..."Tarih tekerrür etmez, hatalar tekerrür eder."Öyle ise; tarihlerinden dersler çıkararak,ibret nazarıyla geçmişlerine bakanlar ve yaşanılan hataları tekraren yaşamayan topluluk ve milletler, kendilerine daha müreffeh,huzurlu ve bereketli bir gelecek hazırlarlar.

 

Tarihî zâviyeden bakıldığında;tamamen hatalarımızın eseri olarak girdiğimiz, "93 Savaşı"nın yaşanıldığı dönemin hatırlatılmasına ilişkin, kısa ve öz bir değerlendirme yapılmasında fayda var. Sultan Aziz tahttan indirilmiş, Beşinci Murad'ın kısa padişâhlığından sonra, Sultan Hamid tahta çıkar. Padişâh, Mithat Paşa'nın hazırladığı Birinci Meşrutuyet ve Kanun-ı Esâsı denilen ilk anayasamızı ilân eder. Osmanlı, mutlak bir yapıdan meşrutî bir idareye geçer. Gerçi bir müddet sonra Sultan Hamid, Genç Osmanlılar'ı ve Mithat Paşa'yıİstanbul'dan uzaklaştırır. Meclisteki gayr-i müslim mlletvekillerinin kabul edilemez rahatsız edici tavırları ile Meclis'in devleti savaşa sürükleyen yersiz kararı gerekçe gösterilerek, "Meclis-i Mebusân" kapatılır ve "meşrutiyet" askıya alınır.Tarihimizdeifrat- tefrit arasında, "istibdât -müstebit padişâh -ulu hakan, iyi- kötü " tartışmalarının yapıldığı ve yaşanıldığı otuz üç yıllık bir dönem başlar.

 

Savaş öncesi, Osmanlı'dan Karadağ'da önemsiz bir taviz ve bazııslâhatların yapılması istenilmektedir. Padişâh, Ruslar'la yapılacak bir savaşta müdereddit ve isteksizdir. Fakat, Mithat Paşa ile Damat Mahmut Paşa ve daha sonra sadrazam olacak Ethem Paşa ve  büyük çoğunluk, savaş taraftarı ve savaşın kazanılmasından emindirler. Neticede padişâh iknâ edilir. Maliyesi borç batağındaki Osmanlı, zamansız ve hesapsız bir savaşa sürüklenir. Milâdî 1877-1878, rumî " 93 Harbi" denilen ve girilen Osmanlı-Rus Savaşı; doğurduğu sonuçlar itibariyle, tarihimizde yaşanılmış en büyük felâketlerden biri olduğu gibi, "İmparatorluğa vedâ" edişimizin de başlangıç tarihi olarak kabul edilen bir savaş...

 

Balkanlar'da; ordularımızın olağan üstü mukavametine, Tuna boylarında ve Plevne'de Gazi Osman Paşa'nın, Şark cephesinde ise; Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın hayranlık ve saygı uyandıran zaferlerine rağmen, hayal edilmesi bile mümkün olmayan acı bir mağlubiyetle karşı karşıya kalınır. Rus orduları, Osmanlı'nın ikinci payıtahtı Edirne dahil, tüm Balkan topraklarını işgal ederek Yeşilköy'e dayanırlar. Payıtahtın Bursa'ya taşınması hazırlıkları başlar. Acı bir benzerlik; Millî Mücadele'de de Ankara''nın işgal edilmesi tehlikesine karşı, başkentin Kayseri'ye taşınması hazırlıkları yapılır. Şarkta ise,Sultan Hamid'in Muhtar Paşa'ya, "Asya topraklarımızın boğazıdır. Muhkem savunula." dediği  Kars ve Erzurum; Batum, Ardahan ve Beyazıt işgale uğrar.

 

Osmanlı'nın kuruluştan itibaren yaşanılan ihtişâmlı zaferlerin ardından; her ne kadar gerileme dönemlerinde, bazı mağlubiyetler yaşanmışsa da "93 Harbi"sürecine kadar,imparatorluğu böylesine derinden sarsan ve yıkılışa götüren bir felâketle asla karşı karşıya kalınmamıştır. Nitekim,savaş sonrası"Ayastefanos" (yeşilköy) ve akabinde yapılan "Berlin Antlaşmaları" ile Osmanlı'nın Balkanlar'daki nüfuzu sarsılır ve savaş tazminatı olarak, 410 milyon Osmanlı altını ödemeye mahkum edilir. Borç batağındaki Osmanlı, tazminatı ödeyemez. Tazminat karşılığı, ecdât toprağı Kars, Ardahan, Batum ve Beyazıt Ruslar'a terkedilir. Kıbrıs ise, geçici olarak İngilizler'e devredilir. (1.Cihan Savaşı'nda İngilizler adayı ilhâk ederler.)Doğu'da, Ermeniler lehine islâhat yapılması karara bağlanır. Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan ve Doğu'dan Anadolu'ya; yerlerinden, yurtlarından edilen insanımızın oluşturduğu tarihimizdeki ilk yoğun muhâceretler yaşanır. .

 

 

Savaşın yarattığı onarılmaz tahribât ve zaten "hasta adam" denilerek ölümü beklenen imparatorluk; Birinci ve İkinci Balkan Savaşları ile iflâh olunmaz yaralarla bir daha toparlanamaz duruma düşürülerek, 36 sene gibi, çok kısa bir sürede dağılma sürecine girer. Nihâyet; Balkan savaşlarının ardından, yine, hesapsız, kitapsız girilen Birinci Dünya Savaşı neticesinde de koskoca devlet, ömrünü tamamlayarak hâzin bir şekilde de tarih sahnesinden çekilir. "93 felâketi" ve felâketin ardından gelen Balkan ve Dünya Savaş'ındaki yeni felâketlerle sadece İmparatorluk değil, öz vatanımız Anadolo'yu kaybetmek tehlikesiyle de karşı karşıya kalınılır.

 

Neticede, Osmanlı'nın tasviye edilmesi sürecinde;vatanını sevmek ve kurtarmak adına hareket edenlerin de giderilemez hatalarından, atılan yanlış adımlarından ve nihâyet başımıza gelenlerden, hiç bir ders ve ibret almadıkları anlaşılmaktadır. Vatanını sevmelerinden şüphe edilmeyen; fakat, haddini, hududunu bilmeyen basiretsiz, muhteris yöneticilerin ülkelerine zarar vermeleri zaten kaçınılmazdır. Hele bir de, İkbâl ü devlet arzu ve ihtirâslarını, devlet ve millet menfaatinin üstünde gören, bazı ufuksuz ve hâris yöneticilerin açtıkları tahribâtlar var ki, telâfisi asla mümkün olamaz. Tarih, böylesi yöneticiler hakkında, her ne kadar hükmünü verecek olsa da, eskilerin deyimiyle, "Bad-el harâb-ül Basra"yani,Basra harâp olduktan sonra, yani, iş işten geçtikten sonra, yani, olan millete, devlete olduktan sonra...

 

Erzurum'da yaşanılan bu tarihî günde; tertip komitesine teşekkürlerimi sunuyor, şehitlerimizi bir kez daha minnet ve rahmetle anıyorum. 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • seyfullah hizarci 01 Ocak 1970 02:00

    Sayıh hocam; 1. çok uzun yazma, biz okur yazar değiliz okuyamıyoruz. 2.Bunların YAPTIKLARI, yani yapılacak o yürüyüş bir riyadır. Dün akşam TEKE-TEK proğramında Hüdapar YETKİLİSİ VARDI ! Keşke izleseydiniz. Açıkça TC güney doğuda yönetimi PKK ya verdiğini söylüyor. Biz hala HAMASİ duygularla birbirimizi kandırıyoruz. 3. Bu günden tezi yok silahlanıp, YENİDEN MİLLİ MÜCADELE DEMELİYİZ.4. Ya Devlet Başa -YA DA Kuzgun Leşe ! 5.. Bence eylem zamanı geldi geçiyor bile

  • Abdurrahman Zeynal 01 Ocak 1970 02:00

    Hocam kaleminize, yüreğinize sağlık. Teşekkürler.

  • ERDAL GÜZEL 01 Ocak 1970 02:00

    TÜM ERZURUMLULARI 9 KASIM SABAHI YAPILACAK YÜRÜYÜŞE DAVET EDİYORUZ. SN.HOCAM KALEMİNE SAĞLIK TEŞEKKÜRLER..