Erzurum'da oturanın suyu mu çıktı?

Her iki partide adaylık için ismi geçenlerin çoğusu şehirde yaşamıyor!

Geçen gün epeydir görüşemediğim amca oğlu Ensar'ı ziyaret etmek için ikamet ettiği Kayakyolu'na gittim. Ocakçılığını benim Türkiye Gazetesi'nde çalıştığım dönemlerde dağıtıcılık ve emtia pazarlamacılığı yapan Vahdet'in yaptığı bir kahvehanenin önünde oturduk, sohbet ettik. Ne kadar da Kayakyolu'nda tanıdığım varmış. 2 kişi iken masamız bir anda 10 kişiye kadar çıkmıştı.  Bir anda etrafımız hep eş, dost dolmuştu. Derken yatsı namazını kılmak için gittiği Abışoğlu Camii'nden dönen Dadaşkent'in ilk belediye başkanı Ensar Coşkun rastladı sonra. Ee, masada eski bir siyasi olunca da ister istemez konu döndü dolaştı, siyasete, Coşkun'un Belediye Başkanlığı yaptığı günlere geldi!

***

Anlatacağım elbette bu sohbette yaptığımız siyaset veya Coşkun'un Belediye Başkanlığı döneminde yaptığı veya yapamadıkları değil. Onunla ve Dadaşkent ile ilgili kısa bir bir anı! Bulunduğumuz bu kalabalık ortamda da sevgili eski başkanıma hatırlattım. Bir gün Kazım Karabekir Belediye Başkanı Selahattin Parlak'ın da yönetim kurulu üyesi olduğu Organize Sanayi Bölgesi'nde bir un fabrikasını ziyarete gitmiştik. Fabrika binasını alttan üste kadar gezdikten sonra çay içmek için o günkü fabrika müdürünün odasına geldik. Odada sohbet ederken yaptığı çalışmaları öve öve bitiremeyen Dadaşkent'in Belediye Başkanlığını yapan Ensar ağabeyiye, ''Başkanım ama sen Dadaşkent'i sevmiyorsun!'' demiştim. Başta başkan olmak üzere orada bulunanların hepsi şaşırmıştı. Acaba ben niye öyle bir şey demiştim. Sonra devam ettim ve meseleyi vuzuha kavuşturdum: Sevseydin başkanım, senin de evin Dadaşkent'te olurdu!

***

Bir şaşkınlık daha yaşandı o an! Doğrusu gerçekten evi o zaman ve her zaman Yenişehir'de olan ama Dadaşkent'e belediye başkanlığı yapan Ensar Coşkun utanmıştı! Utandırmıştım adamcağızı! Bugün olmuş şahsen bana karşı sevgisini hiç kaybetmediğine inandığım ve oğlum Serhat'ın da kirvesi olan Ensar ağabeyi, ne diyeceğini şaşırmıştı! O ana kadar sular seller gibi konuşan Coşkun, susmuş, bozulmuştu! Dadaşkent sakini olan ve 15 yıldır orada ikamet eden biri olarak bu söylediğimden bir hayli alınan Ensar başkan, daha sonra bu tenkidimi dikkate alacağını söylemiş ve bunu bir eksiklik olarak gördüğünü itiraf etmiş, meseleyi de öylece bir şekilde kapatmıştık! Haklıydım çünkü ben belediye başkanlığı yaptığı bölgede oturmayan birinin belediye başkanlığına oldum olası hiç sıcak bakmadım ve bunu mahsurlu da buldum!

***

Zaten kimlerin bu tür haber sitelerinde ve gazetelerde yazılan yazıları okuduğunu bilirim. O yüzden de sanıyorum bunları anlatarak sözü nereye getirdiğimi de anlamışsınızdır! Son zamanlarda gerek AKP'de ve gerekse MHP'de Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için ismi geçenlerin yüzde 75'i filan, Erzurum'da ikamet etmeyenlerden oluşuyor! İlla isim vermek gerekiyor mu bilmiyorum? Ortalıkta dolaşan isimleri iyi kötü hepiniz duyuyorsunuz! Ama gene de ben yine söyleyeyim. AKP'de Ahmet Ağırman'dan Muzaffer Gülyurt'a, Mustafa Ilıcalı'dan Muhyettin Aksak'a, Recep Akdağ'dan Dursun Ali Codur'a kadar bu isimlerin hepsi ne zamandır İstanbul veya Ankara'da yaşıyor! Ömer Haluk Pirimoğlu,İsmail Köse, Mücahit Himoğlu ve son olarak da Erzurum Flaş'ta ki yazılarından tanıdığım Gürhan Özorhan da adaylığı hayal eden ama Erzurum'da yaşamayanlardan değil mi? 

***

Daha fazla uzatmak istemediğimden son söz diyorum ki: Bugüne kadar, en azından benim aklımın kestiği dönemleri dikkate aldığımda Erzurum Belediye Başkanlığı'na burada oturmayan kimse seçilmedi! Seçilenler bir defa hep Erzurum'da yaşayanlardan oldu. (Bknz: Nihat Kitapçı, Necati Güllülü, M.Ali Ünal, Ersan Gemalmaz, Mahmut Uykusuz, Ahmet Küçükler) Ben şahsen milletvekilliğinde olur da, belediye başkanlığında dışarıdan kimsenin getirilmeyeceğine inanıyorum. Buna sanmıyorum da diyebilirim! Erzurum'da oturan, sanki hakeden yokmuş gibi bir algı da oluşturur diye de yine partilerin belediye seçimlerinde adayları Erzurum'da yaşayanlardan tercih edeceklerini zannediyorum! Ve yine zannım odur ki, hangi parti için seçimi almak kolay olur olsun burada yaşayanlar için seçim kazanmak, dışarıda yaşayıp adaylık zamanında gelenlerden çok daha kolay olur! Belki de dışarıda yaşayanların bu kadar adaylığa sıcak bakması, şehirde gözönünde olmadığından 'yıpranmamışlıkları' kendilerine cazip geliyor! Öyle ya! Şehirde yaşayanların ve ismi dolaşanların bir şekilde yıpranmışlıkları da oluyor! Ve ister istemez de insan şöyle düşünüyor: Şehirde yaşayanların suyu mu çıktı?

***

NOT: Kimse Fazilet Dağcı Çığlık ile Cengiz Yavilioğlu'nun ve Oktay Öztürk'ün Erzurum dışında yaşamalarına ve şehirle hiç bir ilişkilerinin olmamasına rağmen nasıl kazandıklarını sormasınlar, sebebi ortada! Çığlık ve Yavilioğlu, 'Erdoğan sevgisi'nden, Öztürk de MHP'nin var olan bir potansiyelinden ötürü seçilebilmiştirler! Aynı şekilde Aziziye'ye başkan olan ama ilk iş olarak orada ev tutarak yaşamaya başlayan Fatih Cengiz'in de seçilmesinde Ankara'dan esen rüzgarın çok ama çok ilgisi vardır! Belki de bu isimler birer istisnadır!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.