Erzurum'da genel ev halleri!..

İnkârda fayda var, diyerek, birileri inkâra kalkışmasın.

Yazının içeriğine bakmadan başlığı okuyan az da olsa meraklı okurlar, yazıyı okumadan yedi ceddimize okumuşlardır.

“Tüh, kahrolasın e mi!.. Her şeyi yazdın bir orası kalmıştı,” diye söylenerek bu satırlara kadar gelmişlerdir.

Ve okuyanlar bu satırları da okuyarak devam etmişlerdir mutlaka!

O zaman, böyle bir başlığı neden kullandığımı söyleyeyim.

Başlığı okuduktan sonra, bana okuyanlaradır sözüm elbet!

 

Bir. Siz Türk imlâsını bilmiyorsunuz.

İki. Siyasette olduğu gibi, size sunulanı şartlanmış bir algı ile kabullenerek olumlu ya da olumsuz tepkinizi hemen salgılıyorsunuz.

Her iki durumda da bu genel evlerden birindesiniz siz de!

Kızmaca yok!

Aşağıda anlatacağım evler kötü değil ki!

 

Falanca sokak, 1 Numaralı ev.

Adam işten yorgun ve bitkin gelir. Yemeğini yedikten sonra, demli çayını ister; kadın çayını demlerken, laf arasında eltisinin yeni entarisini duyurur; adam bunları duymaz bile, onun derdi birazdan başlayacak olan dizidedir!

Kim kimi öptü, kim kime boynuz attı!

İşte bu çok önemlidir! Çünkü, kendinin ve memleketinin gerçeklerinden çok, o senaryonun gerçek olarak algılanmasıdır bütün mesele!

Ve o dizideki bir ahlaksıza kızar; ama yaşamın içindeki ahlaksıza değer verir!

Ve dizi biter ve yatar ve erkenden kalkar ve işe gider…

 

Filanca sokak 2 Numaralı ev.

Sefer, hışımla eve girer.

“Kız Seher,” diye bağırır karısına.

“Bu sefer ne oldu Sefer,” diyen karısı seğirtir mutfaktan.

“Ulan sen beni rezil mi edeceen millete!”

Kadın, başkaldırarak sorar;

Ne zaman seni rezil ettim, hele söyle bir!”

“Bugün bakkal Hacı söyledi, başın açık getmişin dükkana!”

Seher bu sefer fena yakalanmıştır Sefer’e.

“Başımda yazmam vardı,” diyerek savunmaya geçer.

Sefer her seferde yaptığı gibi haykırır.

“Hele bir sefer daha olsun görürsün Sefer’in yumruğunu gözünde!”

Ve devam eder, “getir benim şu rakıyı!”

 

Falanfilan sokak 3 Numaralı ev.

Adam akşam yemeğini yemiş, çayını yudumluyor. Oğlu elindeki kitabı kapatarak babasının yanında oturmuş.

Evin reisi çayından bir yudum daha aldıktan sonra karısına dönerek, “bugün adayımızla konuştum.”

“Ne konuştunuz?”

“Bana, merhaba, dedi, oyunuz yine bize değil mi, diye sordu, ben de ‘Allah’ın izniyle vekilim, dedim, ‘yine silip süpüreceğiz inşallah!”

“Ben sizin partiye oy moy vermem artık!”

“Hele bir verme, Allah sorar; ama önce ben sorarım bilmiş ol!”

Ve böyle devam eder sohbet.

 

Aslında yazının başlığı “Erzurum’da genel ev halleri”ydi; ancak bu haller bütün ülkenin halleri değil mi?

Daha çok haller var.

Sırayla 40. Numaraya kadar geleceğiz.

Bu arada ‘genelev’ halleri de olacak, merak buyurmayınız!

 

Not: Ben yine de bu yazıdaki başlığı garantiye alayım.Vurgusu son heceye kaymış birleşik kelimeler bitişik yazılır ve anlam değişikliğine uğrar. Olur ya bir babayiğit /baba yiğit/ kalkıp boşboğazlık /boş boğazlık/ edecek olursa diye!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.