Başlığı okuyup hemen tepki göstermeyin!.. Hani derler ya ''Biz beş kardeşiz beşimiz de birbirimizi tanırız'' diye okuyun bu yazıyı sonuna kadar...
Turhan Bozkurt yazıyor-Başlığı okuyup hemen tepki göstermeyin… Hani derler ya “Biz beş kardeşiz beşimiz de birbirimizi tanırız.”
Kısa bir süre vakit ayırın şöyle bir düşünün... Bu kadar zaman Erzurum’da yaşadınız… Hiçbir şeyden şikayet etmediniz (!) her şeye rağmen şikayette etmiyorsunuz… Ve etmeyeceksiniz de çünkü burası doğup büyüdüğümüz topraklar!
Ancak yine de içiniz de, yüreğinizin derinliklerinde “Keşke bu şehir daha iyi olsaydı… Ne işimiz var burada… Buradan kaçan kurtulur…” dediğiniz olmuyor mu? Ki bu zaman zaman dilimize de vuruyor…
Hatta cebi üç beş kuruş gören soluğu metropollerde alıyor…
Dedim ya bakın çevrenize… Bu kenti bu hale getiren nedir diye… Sorgulayın…
Ben düşündüm, bu şehri bu hale bizler getirdik… Biz Erzurumlular bu hale getirdik…
Atı alan Üsküdar’ı geçerken, bu şehirde kısır çekişmelerin odağında hep bizler olduk… İncir çekirdeğini doldurmayacak meseleler yüzünden bu kentin bir adım daha ilerlememesine hep bizler vesile olduk…
Maalesef ki olmaya da devam ediyoruz…
İşte size bir örnek;
Fikri takibin önemini gazeteciler çok iyi bilir... Ben de Palandöken Dağı’yla ilgili neler yazılmış, şöyle bir bakayım dedim… İnternette sörf yaparken Palandöken Dağı’nda yaşanan ve gazete sütunlarına yansıyan yine bir ‘kısır çekişme’ haberine rastladım.
Ve düşündüm… Yukarıda yazdıklarımı, niye bu halde olduğumuzu düşündüm…
Malumunuz 2011 Kış Oyunları’nın ev sahibi Erzurum... Yaklaşık 6 yıl önce başladı bu maraton ve sayılı günler kaldı... Aklıma geldi, daha FISU yani Uluslararası Üniversiteler Spor Federasyonu “2011 sizindir” dememişti ki, Erzurum ile yakından uzaktan ilgisi olmayan işadamı Can Dikmen öngörüsüyle bir riske girmiş ve Erzurum’a 2011 için ilk ‘özel yatırımı’ yapmak istemişti.
Anasından emdiği süt burnundan geldi… Gelmeye de devam ediyor.
Söylentiler… Dedikodular… Yalan yanlış haberler... İç hesaplaşmalar… Suç duyuruları… Mahkemeler…
Adam bir anda her şeyin ortasında buldu kendini…
Ama sustu…
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi küresel kriz tuz biber oldu, bir yıl kadar inşaata elini süremedi…
Tabi haliyle şehirde dedikodular yine tavan yaptı…
O yine sustu…
Bunlarla birlikte Erzurum’a Dedeman Otel’den sonra 30 milyon dolar harcayarak 5 yıldızlı bir otel yapan Erzurumlu hemşehrimiz İbrahim Polat sahneye çıktı…
Sağolsun Palandöken’i Dünya’ya açtı… Renaissance markası sayesinde Dünya’nın birçok ülkesinden turistleri Palandöken ile tanıştırdı…
Bir yandan da basın toplantıları düzenledi…
Hemen yanı başındaki otelin usulsüz olduğunu iddia etti… Bakanlara, Başbakan’a hatta Cumhurbaşkanı’na şikayet etti…
Can Dikmen yine sustu…
Polat, “Dere yatağına otel yapıyorlar” dedi…
Can Dikmen sustu…
Can Dikmen susmaya da devam ediyor…
Birkaç kez görüşmeye, bu konudaki görüşlerini almaya çalıştım ama O hep sustu…
Ağzından duyduğum tek şey “Ben işime bakıyorum” oldu.
Dikkatimi çekti hiç şikayet etmedi… Kendisine açılan anlamsız savaş için toplantı üzerine toplantı düzenleyip kendini savunma gereği bile duymadı…
Dedik ya anasından emdiği sütü burnundan getirdiler ama o pişman olmadı…
Ne gariptir ki arşivleri karıştırırken, Can Dikmen’in oteli için demediğini bırakmayan İbrahim Polat’ın 2000 yılında “Memleketime yatırım yaptığıma bin pişmanım” başlığında Sabah Gazetesi’nde yayınlanan röportajını buldum… 10 yıl geçmiş aradan…
Kendisi hala pişman mı bilmiyorum…
Ama bir gerçek bir var ki yatırım yapanları pişman ediyor…
Allah’tan Can Dikmen, dediği gibi sadece işine bakıyor…
Bilmem inşaatı fark ettiniz mi? 2011’in ilk ‘özel yatırım’ını gerçekleştirmek için çırpınıyor…
Şehir de ikinci bir özel yatırım yok.
İbrahim Polat ise hala konuşuyor.
En başında dedim, bakın çevrenize…
Hem kendi işiniz de hem de Erzurum için ikinci bir ‘özel yatırım’ınız var mı?
Yok…
Niye yok?
En büyük silahımız olan dilimizle birbirimizi vuruyoruz… Bu yetmediği gibi Can Dikmen’leri vuruyoruz…
Kızmayın! Ama gerçek bu...