Park Fransızcadan dilimize girmiş ve yerleşmiş bir kelimedir.Türkçe sözlükte: Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe. " Otopark, trafik zorunlulukları dışında durma biçimi ve cephane, makine veya otomobillerin bulunduğu yerdir."
Sait Faik Abasıyanık, "Park ismi de güzel ya, millet bahçesi uzunca ama daha güzel" der.
Millet bahçeleri diğer kentlerde olduğu gibi Erzurum'da da "Millet Bahçesi" vardı. Hemen her evin bahçesi az çok bulunurdu. İnsan eşini-dostunu akranlarını nerede görmek, hasbihâl etmek ister. Bunun en güzel yerleri millet bahçeleriydi.
Aşağı Mumcu Mahallesi'nde bulunan Millet Bahçesi... Bugün Millet Bahçe Caddesi adıyla bir cadde bulunmaktadır.
Osmanlının son döneminde halkın dilinde örnek kent Paris'ti.
Gidin görün adam kentini, köyünü Paris yapmış derlerdi. Sanki Paris!
Park fikri de Batılı olmanın adımlarından birisiydi. Kapalı toplum olmaktan çıkarak açık toplum olma isteği İstanbul'da ateşlenmiş Anadolu kentlerine yayılmaya başlamıştı.
Parkların en temel özelliği düzenli ağaç ekimi, ortada havuz, oturaklar ve çevrelerinin duvarla ve üstlerinin de tel örgülerle çevrilmesiydi.
Tel örgü demişken, bir hatıramı sizlerle paylaşmak isterim. Okul müdürlüğüm esnasında okulun bahçe duvarına Kocasinan Belediye Başkanı Bekir Yıldız Beyefendi'den tel örgü istemiştim. O da daha dün Alman bir heyet Kayseri'yi gezdi. Okul duvarlarının üzerindeki tel örgüler çok dikkatlerini çekmiş olacak ki okullarınız bizdeki hapishanelerin duvarlarına benziyor dediklerini ve eleştirdiklerini söyledi. Başkan, elinden gelse tel örgüleri hatta duvarları kaldırmayı bile düşündüğünü söyledi. Ben de yeniden duvar ve tel örgü üzerine düşündüm. Tel örgü almaktan ve çekmekten vaz geçtim. Sahiden biz niye bu kadar güvensiz bir toplumuz!
Yazımıza geri dönersek parkların başında bir bekçi, üstelik elinde de düdük, parkın korunması ve kavga esnasında düdük hemen işe yarardı.
Bazı illerde-Kayseri Millet Bahçesi'nde olduğu gibi- erkek ve kadınlara ayrılan yerler ayrıydı.
Zaman geçti, parkların şekilleri değişti. Erzurum'da gecikmeli olsa da bu değişimden nasibini aldı. Üniversite kavşağında yapılan yeni park duvarsız ve sevimli, karşısındaki park kapkara bir duvarla çevrili. Uzanıp duvardan bakmasan orasının park olduğunu bile bilemezsin.
Yazımı çok uzatmak istemem. Ey belediyeler ve kentin sorumluları, tel örgülü ve duvarlı parklardan vazgeçin, parkları özgürleştirin. Parklar özgürleşsin ki, millet kendi parkına, bahçesine sahip çıksın.
Zaten kentin her tarafında kameralarla izlenmekteyiz. Kimi kimden saklıyoruz.
- ali 01 Ocak 1970 02:00
Güzel bir yazı. Ramazanda çocuklarımı alıp Yenişehir Ceçenistan parkına gittim park kapalıydı evet içinde salıncakların, kaydırakların olduğu kısımda dahil ramazan dolayısıyla kapalıydı. Kapalı olmasını dinlemedim çitlerin üzerinden atladım çocuklarımla içeri girdim. Geldi nerdeyse zorla çıkarmaya kalktılar, herhalde bu uygulamadan başkanın haberi yoktur olsa olsa işgüzar bir müdürün kararıdır dedim. Başkanı aradım ilk önce ulaşamadım sağolsun nezaket gösterdi sonra o dönüş yaptı aradı olayı anlattım ilginçtir başkan beyde ramazan olması nedeniyle böyle bir uygulama yaptıklarını vs. anlatıp uygulamayı savundu ben bayağı hayret etmiştim böyle bir şey olabilirmi diye
- Adınız Soyadınız 01 Ocak 1970 02:00
Zübeyir hocam,yazınız kısa ve öz bir şekilde manasına ulaşmıştır bence..tabi okuyup anlamank isteyneler için..teşekkür ediyorum..kaleminiz varolsun..saygılar..
- Davut 01 Ocak 1970 02:00
Doğrudur, sağolsun belediyeler park yapıyor. Gözümüz azda olsa yeşili görüyor. Hala çokça yeşil alana ihtiyaç var. Ancak bir problem var. Önce park yapılıyor, daha sonra bu park ve meydanlar" Aile Çay Bahçesi" adı altında bir nevi özelleştiriliyor. Tam da sizin dediğinizin tersi bir şekilde!!! Özgür ve halkın malı olan park ve meydanların içine bakıyorsunuz bir gecede bir çayocağı ve büfe açılmış. Sayın Mehmet Sekmenden ricamız " parkları özgürleştirsin". Kamunun parası ile birilerine işyeri tesis edilmesin. Biz halkın özgürce kullanacağı, ticarethane olmayan parklar ve yeşil alanlar istiyoruz. Havuzbaşındaki Atatürk Heykelinin altı dahi çay ocağı! Bu nasıl iş!!!!
- Hasan Çanakcı 01 Ocak 1970 02:00
Sürükleyici ve eğitici bir yazı olmuş , tebrikler ... 3 yıldır bi fil Erzurum`dayım , Vallaha kavşağın orda duvarlı park - mark bilmiyorum :)