Erzurum'da önceki gün vefat eden Erzurum ulemasından Yunus Kaya, Lala Paşa Cami'inde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Tortum'un Serdarlı Beldesinde toprağa verildi.
Erzurumajans-Erzurum'da önceki gün vefat eden Erzurum ulemasından Yunus Kaya, Lala
Paşa Cami'inde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından
Tortum'un Serdarlı Beldesinde toprağa verildi.
Erzurum eski
müftülerinden Yunus Kaya'nın cenaze namazına Erzurum Büyükşehir Belediye
Başkanı Mehmet Sekmen, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet
Koçak, Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muammer Yaylalı,
MHP Erzurum eski milletvekili Cezmi Polat, AK Parti İl Başkanı Fatih
Yeşilyurt, Doğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSİAD) Yönetim
kurulu Başkanı İbrahim Aydemir, ERVAK Başkanı Erdal Güzel, siyasi
partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda
cemaat katıldı.
YUNUS KAYA KİMDİR?
Erzurum'un Tortum ilçesinin
Yukarı Katıklı Köyü'nde (Yukarı Ödük - Serdarlı Belediyesi) 1927
yılında dünyaya geldi. Aslen Türkistan'ın Karaca denen mahallinden gelen
bir aileye mensup olan Hocamızın babası Karaca oğullarından molla
Zülküf'tür. Annesi Bağbaşı (Hahu) köyünden Çalık Oğullarından Ahmet
Ağanın kızı Salıha hatundur. Altı yaşlarında köyün meşhur hafızı Gazap
Hafız'dan 6 ay Kur'an dersi aldı. İlkokulu köyünde okuduktan sonra Aşur
Hafız Efendi'den iki yıl Kur'an ve Tecvid dersleri yanında Tortum
müftüsü Ali Efendinin oğlu İsmail Efendi'den rik'a yazısı ile Osmanlıca
dersi aldı. Bu esnada şiddetli şekilde tifo hastalığına yakalandı.
Rüyasında 40 doktor tarafından tedavi edildiğini gördü. Doktorlardan
biri 40 güne iyileşir dedi. Kırk gün sonra iyileşince halet-i
ruhiyesinde ve duygularında büyük bir değişikliğin olduğunu hissetti.
Artık dünyevi şeylerden ziyade uhrevi şeylere meyli iyice arttı ve
akabinde dönemin Nakşibendî tarikatı büyüklerinden Alvarlı Muhammed
Lütfi Efendi'ye intisap etti. Aynca askere gidene kadar köyün
İmam-Hatibi Müderris, âlim ve fazıl kişi olan Hacı Yunus Efendi'den
Kur'an, Tecvid ve Fıkıh dersleri aldı.
1946-1949 yılları arasında
Gümüşhane ve Erzurum'da vatani görevini yaptı. Askerden sonra tekrar
köyüne dönerek bir yıl süreyle Yunus Efendi'den Akait ve Fıkıh
derslerine devam etti. 1951 yılının ilk ayında dönemin Erzurum Müftüsü
Müderris Muhammet Sadık Solakzade Efendi'den medrese usulündeki
tedrisata başladı. Yedi yıl süreyle medrese sistemindeki bütün dersleri
okudu. Ramazan tatilinde hocasından Farsça ve ta'lik hattıyla ilgili
dersler aldı. Talebelik süresince Kurşunlu Medreselerinde kaldı.
Özellikle Mantık, Münazara, İlmü'1-vad', Belagat, Kelam, Tasavvuf, Usulü
Fıkıh ve feraiz ilminde derinleşti ve icazet aldı. Ayrıca bu esnada bu
dersleri alt kademedeki öğrencilere de okuttu.
1957 yılının on
birinci ayında Mısır'a gitmek için hazırlık yapmaya başladı. Dönemin
şartlarında Mısıra doğrudan gitme imkânı olmadığından gayet meşakkatli
olan bir buçuk aylık bir yolculuk yaparak vize almak için sırasıyla
İran, Irak, Suriye ve Lübnan'a ulaştı. Diğer ülkelerde Mısır vizesi
alamayınca en son çare olarak Beyrut konsolosluğuna başvurdu. Bu esnada
hocası Solakzade'nin sıkıntılı anlarında okumak üzere, yaptığı bir
tavsiyeyi hatırladı ve gece bin bir defa " salât-i münciye" yi okudu.
Ertesi gün konsolosa uğrayınca hiç problem çıkarmadan hemen vizesini
onayladı.
Akabinde Mısıra giderek Ezher idaresine müracaat etti;
giderken Bağdat paktını dolaştığı için özel görevli olacağı ihtimaliyle
Ezher'e kaydetmede tereddüt ettiler o dönem Ezher Üniversitesinde hoca
olan Konyalı Ali Zeki Efendi'nin kefaletiyle Ezher'e kabul ettiler. Ali
Zeki efendiye bu şahsa kefilmisin diye sorulunca O hiç tanımadığı halde
hiç tereddüt etmeden "Tahte mes'uliyyeti ma dame hünak" -burada
bulunduğu sürece benim mesuliyetimdedir- diyerek hocamızın fakülteye
kaydolmasını sağlamıştır. Lise diploması olmadığı için, yönetmelik
gereği Ezher Lisesi Müdürü ve dönemin âlimlerinden Şeyh Derviş'in
başkanlığındaki komisyonca bir hafta süreyle ilmi sınava tabi tutuldu.
Komisyonda bütün derslerden göstermiş olduğu üstün başarı takdirle
karşılanarak lise diplomasını alması İçin yönetmelik gereği lisenin son
sınıfına kaydoldu ve üstün başarı ile lise diplomasını aldı.
1958-1959 ders yılında Ezher Üniversitesi Usuli'd-Din Fakültesine
başladı. Dördüncü sınıfta iken fakülte yönetimince yeni yapılan programa
göre fakültede bir yıl daha okuyarak beş yılda mezun oldu. Mezuniyetten
sonra iki yıl da Kelam, Tasavvuf ve Felsefeden ihtisas yaptı. Ayrıca
Türkiye'den gelen imam- hatip mezunlarının Ezher Üniversitesine kabul
edilebilmesi için İlgili makamlar nezdinde girişimde bulunup
muadeletlerini gerçekleştirerek Ezher'in dini fakültelerine
kaydolmalarını sağladı. Bu konuda hocası ve dönemin Ezher genel
sekreteri Mahmud Hubballah'ın büyük katkıları olmuştur. O dönemde Ezher
diploması ve doktorası geçersiz olduğundan doktora yazmayı bırakarak
1965 yılında Türkiye'ye döndü. Dönemin Milli Eğitim Bakanlığı'na
müracaat ederek Fransa veya Pakistan'da doktora yapmayı istediğini ve
bunun hukuki durumunu yazılı olarak sordu. Milli Eğitim Bakanlığı,
"Ezher Üniversitesi diploması geçersiz olduğundan yapacağınız doktoranın
da herhangi bir geçerliliği olmayacaktır" cevabını verdi. Sonra aynı
yıl denkliği kabul edilen Bağdat Üniversitesi Küîliyetü'ş-Şeria
ve'l-Adab Fakültesi'ne kaydoldu. Ezherden mezun olması nedeniyle bir yıl
yeterli görülerek 1966 yılında bu fakülteden de mezun olarak Türkiye'ye
döndü.
Türkiye'ye döndükten sonra sırasıyla Uşak, Çanakkale ve
Erzurum illerinde 9 yıl il müftülüğü yaptı. Erzurum müftülüğü yaptığı
esnada il müftülüğü binasını inşa etti. Aynca önderliğinde Yukarı
Katıklı Köyü'ne büyük bir cami ve medrese inşa edildi. Akabinde 1975
yılının mayıs ayında Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne intisap
etti. Burada 18 yıl kelam ve Tasavvuf derslerinin yanı sıra İslam
felsefesi, Arapça ve Mantık dersleri de okuttu. Bu derslerin haricinde
emekli olduktan sonra Solakzade Camii medresesinde ve evinde özel olarak
Kelam, Mantık, Münazara ve Usul-ü Fıkıh dersleri de okuttu.
Diğer
taraftan 2000 yılında, İhtisas eğitimine başlayan Ömer Nasuhi Bilmen
Dini Yüksek İhtisas Merkezinde bir süre Kur'an-ı Kerim Meali dersini
okuturken zaman zaman çeşitli ilmi konularda konferanslar verdi. Bu
konferansları kaset ve CD'lere kaydedilmiştir. Ayrıca hocamız bu dönemde
yaz tatillerinde genelde Azerbaycan ve Nahcivan'a giderek Diyanetin
açmış olduğu kuran kurslarındaki talebelere ve ilahiyat lisesi
öğrencilerine kitap, elbise ve para yardımlarının yanında yapılmakta
olan dört camiye de maddi yardımda bulundu. Hocamız çokça talebe
yetiştirmesinin yanı sıra şehrin merkez camilerinde ve çeşitli özel gün
ve gecelerde çeşitli konferanslar ve vaazlar verdi. Ayrıca üniversitede
bulunduğu dönemlerde çeşitli ilmi çalışmalar da yaptı. Bu çalışmalarına
ilaveten fert beyitleri bulunan Yunus Kaya hocamızın Peygamber (sav)
yazdığı methiyesi de önemlidir.
el-İcaretü Beyne Mezahibi's Sitte (Bağdat Üniversitesi)
el-Lafz ve'l Ma'na inde Ebi Hilal el-Askeri (Bağdat Üniversitesi)
Kelama Giriş ( basıldı)
İlm-i Kelam (Mebde ve Meâd) (basıldı)
Tasavvuf (Nefsi Arıtma Ve Donatma) (basıldı)
PEYGAMBER (SAV)'E METHİYE
Hz. Hak yanında yüce kıymetin,
Fazilet babında ulvi makamın,
Ne kadar methetseler kimse eremez.
Kitledin kapusun kimse giremez.
Saçtın yeryüzüne nûr-i fazilet,
Yarasa tabiatlı bazı insanlar,
Aliller, zeliller, körler göremez.
Şeriat nurundan razı olamaz.
Olmazsa şefâat Yunus kuluna,
Varıp cennette seni bulamaz.