Uzun yıllardan beri Lalapaşa Camii'nin civarındaki köhne binada samimi çalışmalarını sürdüren İl Müftülüğümüz, dönemin müftüsü Yakup Arslan Hoca'mızın ve Erzurum halkının gayretleri ile adına uygun bir binada hizmet vermeğe başlamıştır.
Yeni müftülük binasında emeği geçen Yakup Arslan Hoca'mızın tayinine üzülmüş olsak da yeni gelen Müftümüz Hasan Çınar Hoca'nın iki güzel uygulamaya imza atmasıyla sevindik diyebiliriz.
Milli ve manevi değerlere sahip olan şehrimizde Pir Ali Baba tarafından başlatılan ve işgal yıllarında ara verilen ve daha sonra tekrar başlatılan ve günümüze kadar gelen "Bin bir hatim" geleneği tüm heyecanıyla devam etmektedir.
Geçen yıl okunan hatim sayılarının il genelinde 17.000 civarında olduğu, yine müftülüğümüz tarafından duyurulmuştur.
Kur-an'ı yüzünden okuyup onun manevi iklimine girmek elbette ki takdir edilecek bir davranıştır, ama Kur-an'ın içeriğinin bilinmesi ve insanlığa gönderilen mesajların hayata geçirilmesi ise daha önemli bir konudur ve Kur-an'ın Müslümanlardan istediği de budur.
Akıl sahipleri, Müslüman âleminin içinde bulunduğu perişanlığı Kur-an hakikatlerinin içselleştirilmemesi ve pratik hayata yansıtılmamasından kaynaklandığını bilmektedirler.
Yüzlerce defa Kur-an'ı Kerim'i hatmetmiş olmasına rağmen, okuduğu ilâhi metinlerden bir kelimenin dahi manasını bilmeyen Müslüman sayısı bir hayli fazladır.
Kıldığı namazda okuduğu surelerin anlamını bilmeden mezara inen insanımızın sayısını ancak Allah bilir.
Günde beş vakit namaz kılanlar arasında; "Dini yalanlayanı gördün mü? Vay o namaz kılanların haline ki kıldıkları namazdan gafildirler. Gösteriş yaparlar, yetimi iterler, yoksulu doyurmazlar, kamu hakkı yerler, zekât vermezler" diyen Maun Süresi'ni ezbere bilmeyen çok az Müslüman olmasına rağmen, bu surenin verdiği mesajı anlayanların sayısı da bir o kadar azdır.
"Hiç akıl etmez misiniz, hiç düşünmez misiniz?" diyen ilâhi kelâmın bu mesajını okuduğu halde anlamayan birisinin, "Aklını çalıştırmayan kavimlerin üzerine pislik yağdırırız" mealindeki mesajdan da haberdar olması beklenemez.
"Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olunuz" diyen ilâhi öğretiyi Arapça okuyup, ama anlamını bilmeyenlerin bu mesajdan faydalanma şansları elbette ki pek de kolay değildir.
Kur-an'ın; yalan, iftira, hırsızlık, zina,adam öldürme, hak yeme, aldatma, cahillik, gıybet gibi konulardaki tavrını ve tespitlerini okuduğu halde anlamayanların durumunu, Âşık Yunus "Sen elif dersin hoca/ Manası ne demektir" mısraları ile ne güzel ifade etmektedir.
Bu noksanlığı rahmetli M. Akif'te "İnmemiştir hele Kur-an bunu hakkıyla bilin / Ne mezarlıkta okumak, ne de fal bakmak için" şeklinde özetlemiştir.
Müslüman âlemi yüzyıllardan beri bu ilâhi öğretileri anlamadıkları ve yaşam biçimlerine uygulayamadıkları için ideal bir toplum oluşturamamaktadırlar.
Bu noksanlık Müslüman aydınlar tarafından her daim dile getirilmiş olsa da neticede aynı alışkanlık devam edip gitmektedir.
İşte bu eksikliği gören Erzurum Müftülüğü, bu yıl okunacak olan bin bir hatimlerle birlikte, 101 tefsir okuma kararı almış bulunmaktadır.
Bin bir hatim geleneğiyle birlikte başlatılan bu tefsir okuma programının ilerleyen yıllarda sayısının daha da artması ve bir gelenek haline getirilmesi arzu edilen bir durumdur.
Müftülüğümüzün ikinci bir uygulaması ise Kur-an'ın emrettiği yardımlaşma emrinin pratiğe dönüşmüş halidir.
Bilindiği gibi çaresiz hastalıklarla mücadele eden, yatağa bağımlı hayat sürdüren, pencereden dahi dışarıya bakamayan hastaların etrafımızda olması hayatın gerçekleri arasındadır.
Bir dost yüzü görmeği, bir tatlı söz duymayı ve bir tebessümü arzu edenlerin sayısı kim bilir ne kadardır?
Kimsesiz hastane köşelerinde yatan,evindeki duvarlarla dertleşen bu hasta kardeşlerimize ulaşmak, elbette ki her müminin görevi ve sorumluluğudur.
Toplum olarak böyle durumlar da fazla fedakârlık yaptığımız söylenemez.
Zikirmatikle tespih çekmek, türbelere koşmak, ağaçlara bez bağlamak, sakal bırakmak, şalvar giymek gibi konularda gösterilen performansın bu sosyal konularda gösterilmemesi, yine Kur-an'ı eksik anlamanın bir tezahürü olarak düşünülebilir.
Müftülüğümüzün böyle bir konuda almış olduğu uygulama gerçekten bir eksiği görme ve yerine getirme açısından oldukça manidar ve takdire şayandır.
Müftülük bünyesinde görevlendirilen bay ve bayan din görevlilerinin, İl Sağlık Müdürlüğü tarafından kendilerine verilmiş olan hastaların adreslerine giderek onlara moral verip sohbet yapmaları, bu kardeşlerimize hastalık esnasında gösterilecek sabrın ve metanetin faziletlerinden bahsetmeleri ve hediye götürmeleri, dinin sosyal hayattaki uygulamalarının çok güzel bir örneği olmuştur.
Yine bayan görevlilerin yeni doğum yapmış anneleri ziyaret etmeleri, onların sevinçlerine ortak olup bu konumdaki annelere ve ailelere dinin öğretileri hakkında bilgi vermeleri kıvanç verici bir inceliktir.
Yunus'un; "Bir hastaya vardın ise / Bir yudum su verdin ise / Yarın anda karşı gele / Hak şarabı içmiş gibi" mısralarını ifade eden bu uygulamanın, gerçekten iyi bir rehabilitasyon etkisi yapacağını söyleyebiliriz.
Bu iki güzel uygulamadan dolayı Erzurum Müftümüz Sn. Hasan Çınar Hoca'mızı ve müftülük çalışanlarını canı gönülden tebrik ediyor, ihtiyacımız olan Kur-an ahlâkının gönüllerimize akmasını ve yaşam biçimimize yansımasını niyaz ediyoruz.
İbret olmaz bize her gün okuruz ezber de
Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetlerde
Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur-an'ın
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın
Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur'an şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için
MEHMET AKİF ERSOY