Erzurum ve Erzurum kongresine karşı bu ilgisizlik,sağ ideoloji sahibi olarak kendisini niteleyenlerin belik de hoşlarına gitmektedir.
Dahası Erzurum, Erzurum Kongresini yapmamış, bir kongre kenti değilmiş ve bu anlayışa karşı çıkan bir kentmiş gibi gösterilmek istenmektedir.
Bu durumda Erzurum ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranmaktadır. Her iki durumda da kaybeden Erzurum olmaktadır.
Ülkemizde sol siyaset, liberal ve sosyal demokrasi anlayışında değil de Marksist ve sosyalist ideoloji çizgisinde gelişti.Bu anlayışa karşı çıkanlara faşist damgası vurulunca Anadolu'nun diğer kentleri gibi Erzurum da bundan nasibini aldı.
Aman komünizm geliyor diye yeşil kuşak projesi gereği aşırı sağ ideolojilerle sarmala alındık.
Emperyalist ülkeler Türk gençliğine "Tavşana kaç, tilkiye tut." taktiğini uyguladılarÜlkeyi sağcı ve solcu diye bölerek gençlerin tüm faydalı enerjilerini boş yere heba ettirdiler. Üniversitelerimiz bu anlayışın hamisi olarak büyük vebal içerisindedir. Günahları affedilmeyecek kadar büyüktür.
İlk zamanlar sadece İstanbul, Ankara ve Erzurum gibi üç ilde üniversite varken Erzurum hak ettiği şekilde Atatürk adıyla bir üniversiteye kavuştu ve sahiplendi. İstanbul ve Ankara üniversiteleriağırlıklı olarak sol çizgideki ideoloji çukuruna düşerek kadrolaşınca,Atatürk üniversitesi bu anlayışa tepki olarak sağ anlayıştaki ideoloji çukuruna düştü. Yine kaybeden Türk üniversiteleri, kazanan emperyalist ülkeler oldu.
Ben sağ ve sol ideolojilere karşı olduğumu birçok yazımda belirttim. Keşke üniversitelerimiz bu fikir kısırlığına düşmeselerdi ve siyasallaşmasalardı.
Erzurum, kongre kent kimliğini üniversitesi yokken kazandı.
Ancak, üniversitelerimiz kentin kongre kent kimliğini korumak yerine, kongre ruhunu görmezden geldiler. Erzurum, kongre sahibi kent kimliğiyle üniversitesini kendine benzetemedi,değiştiremedi ve dönüştüremedi. Tam tersi, siyasetçilerle beraber üniversite kentin bu kimliğinin yok edilmesinde ilgisiz kaldı.
Bu tutulumuyla Erzurum, belki bilinçsizce Türkiye Cumhuriyetini kuran değil de onun değerlerine karşıymış durumuna düştü.
Kongre kent kimliğine sahip Erzurum,bu kent kimliğinden gün be gün uzaklaşmaktadır.
Üniversitelerimiz, Cumhuriyeti kuran ve onun değerlerine sahip çıkan Erzurum'un kongre kent kimliğinin yok olmasına göz yumma gafletinden uyanmalıdır.Hele hele bu ruhun yok olmasını öğütleyen bir ideoloji anlayışına sahip insan yetiştirmemelidir. Bunun vebali ve günahı hepimizin omuzlarında bir yüktür.
Marksist ve sosyalist düşünceye sahip sol siyasetin ve ideolojinin ötelediği Atatürk'ü, biz Erzurum olarak anlayalımve cumhuriyetin değerlerine sahip çıkalım. Bu değerlerin temellerini atma şerefini taşıyan Erzurum'dur. Bu, Erzurum'un en tabii hakkıdır.
Atatürk, Erzurum kongresi için şunları demektedir : " Erzurum Kongresi, belirlediği esaslar bakımından belirtilmeye ve anmaya değerdir. Sivas genel Kongre'sinde görüşme konusu olan şeyler, aynı esaslar olmuştur. Bu esaslar, açıklanarak ve bütün memleketi içine almak üzere kabul olunmuştur... Duyarlı ve soylu bir ruh ve pek sağlam bir iman ile vatan ve milletimizin kurtuluşuna ait esaslı kararlar aldı. Özellikle bütün dünyaya karşı milletimizin varlığını ve birliğini gösterdi. Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser alarak kaydedecektir."
Erzurum, 23 Temmuz 1919'da kongresini yaptığı yıllarda ne sağcı ne de solcu ideoloji sahibi bir kent değil,yukarıda izah edildiği gibi vatanın kurtuluşu için canını veren,şerefli, namuslu ve bağımsızlığına düşkün Türk milletinin ruhuna tercüman olan ve bu ruhu taşıyan bir kentti.
Atatürk de bu milletin şerefli,onurlu bir kahramanı ve başkumandanıydı. O, ülkesini düşmandan kurtardığı gibi Türk milletini ideolojilerin deli gömleklerinden uzak tutmak için hangi çaba içerisinde olduğunu vicdan sahibi olan herkes bilmektedir.
Atatürk,"Bizim yolumuzu çizen, içinden çıktığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir felaket ve elem kaydeden yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır."
Türkiye cumhuriyetin temelleri bu kentte atıldı. Erzurum'a yakışan kongre ruhuna ve fikriyatına sahip çıkmak,onun değerlerini bilmektir.
Bu yazıyı kaleme alırken ülkemizde yaşadığımız üzücü olayları düşünerek, tehlike ve oluşabilecek felaketlerin eşiğimizde pusuda yattığını hatırdan çıkarmayalım.