Bağımsız adayı saymazsak, Türkiye genelinde olduğu gibi Erzurum'da da üç parti yarışmakta.
Aslında 'yarış'sözcüğü bu konudaki cümleye pek uygun değil; çünkü, hangi alanda olursa olsun yarış eşit koşullarda yapılırsa yarış olur. Oysa İktidar partisinin dayanılmaz gücü karşısında diğer partiler bu yüz metrelik yarışa birkaç karış değil, metrelerce geriden başlamakta.
Mesala, AKP'nin Erzurum mitingi!
Öğleden sonra devlet dairelerindeki personel sayısının yarı yarıya azalması; otobüslerin halkı ücretsiz olarak miting meydanına taşıması gibi, diğer partilere nasip olmayan bir ayrıcalıkla girdiği yarışta varış çizgisine 6-0'la ulaşmaya çalışacak; ama buna rağmen AKP'nin Erzurum'da tulum çıkarması zor görünüyor.
Akıllarından 6 Milletvekili geçiren AKP'liler akıllarına bir daha sorsunlar, Erzurum''da MHP yok mu, diye!
Ve CHP!
Erzurumlunun "bizim Ahmet," dediği, benim ise her zaman Yaşar Kemal'in "ince Memet" ine benzettiğim Sayın Palandöken dolu dizgin koşturmakta.
Mazisinde leke bulunmayan, güven veren ve her Erzumlu için her makamla kavgaya hazır biri olan Sayın Ahmet Palandöken bu yarıştan, daha doğrusu bu kavgadan alnının akıyla çıkacaktır. Ve işte o zaman Erzurum kazanacaktır.
Çünkü, bir tarafta devasa binalara devasa afişleri asarak ve devletin gücünü de kullanarak kavgaya tutuşan Sayın Akdağ ve ekibi, diğer tarafta ise ezilenin ve yoksulun yürek desteğinden başka bir şey veremediği Sayın Palandöken, yani güçsüz için güçlüye kafa tutan, başkaldıran bir "İnce Memet".
Bir tarafta, "listede kim olursa olsun bana ne, benim oyum Erdoğan'a" diyen seçmen, diğer tarafta "bizi bizden biri temsil etmeli," diyerek Palandöken'e yönelenler.
Bir tarafta iktidar olmanın gücünü kullanarak dev otobüslerle gezen Erzurum AKP adayları, diğer tarafta kıt imkanlarıyla şehrin bütün ilçelerini ve köylerini dolaşan "Bizim Ahmet".
Bir tarafta, "ayna ayna, söyle bana, benden büyük var mı," diyen zihniyet, diğer tarafta, "ben sizde beni görüyorum, siz de bende sizi görün," diyen anlayış!
Sizce kim kazanacak; ya da kim kazanmalı?
Erzurumajans'ın bürosunda bu satırları yazarken caddede AKP'nin dev otobüsü "yazımız bir kışımız bir," diyerek geçiyordu.
Eğer bunu dinleyenler buradaki imgeyi anladılarsa; yani 'yaz'ı iyi gün, 'kış'ı zor gün diye düşündülerse şu soruyu sormaları gerekmez mi?
Gerçekten iyi günde, zor günde birlikte miyiz siz yönetenlerle?
Eğer, 'yaz'ı ve 'kış'ı mevsim olarak anlıyorlarsa, mesele yok, bildikleri gibi devam etsinler!
Sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne değil, apartman meclisine, mahalle meclisine, köy meclisine bir "İnce Memet" gerek.
Bu satırların yazarı hayatında ilk olarak CHP'ye oy verecek, tıpkı Erzurumlu gibi!
Diyeceksiniz ki "niye!"
İşte ele!