Hami Akbaba, Erzurum halk oyunlarının tarihsel gelişim sürecini yazdı...
Erzurum Ajans-Erzurum halk oyunlarının kendi yeri olan milli kültür çizgisine nasıl geldiğini, tarihsel gelişimini ortaya koymakta yarar vardır.
İçkili masalarda sözüm ona dadaşlık öğrenenler çalgılı kahvelerde bar tutup, ayakta rakı içenler, sonra vurdu-kırdı ile dadaşlığını perçinlemek isteyen kafalardır ki, cumhuriyet döneminin ilk yıllarında şehrin valisine barı yasaklamak kararını aldırtmışlardır.
Diğer bir görüşe göre de "Bar" 1925 senesinde, şapka isyanı adı verilip 117 Erzurumlunun ceza görmesi ile neticelenen vak'adan sonra, o zamanın polis müdürü Tevfik Bey'in "Bar"lar halkı isyana teşvik ediyor, bunun yasak edilmesi lazımdır; Şeklindeki mütaalâ ve müracaatı üzerine vilayetçe yasak edilmiştir.
Bu durum karşısında bir Erzurumlu olarak Alb. İhsan YAVUZER derin bir teessür içerisinde bir çıkış yolu düşünmektedir. Asker oluşu siyasi söz söylemesine mani teşkil ettiğinden kendini biraz çaresiz hissetmektedir.
Nihayet, 30 Ağustos 1926 günü vilayet binasının önünde yapılacak merasim bittikten sonra bir emri vaki olarak orada "Bar" oynatmak aklına gelir. Erzurumlular şaşkın ve hüzünle karışık bir duyguyla bakar ve kimse bar oynamaya cesaret edemez. Bu durum karşısında İhsan YAVUZER tanıdığı birkaç dadaşın ellerinden tutarak korkmadan oynamalarını söyler. Artık korkunç kâbus kalkmış ve bar yeniden doğmuştur.
İkinci safha, 1954 senesinde Erzurum'a silah fabrikası müdürü olarak gelen Albay İhsan YAVUZER folklor oyunları memlekette alaka çekici bir vaziyet aldığından Erzurum'un hakiki yönünü ve üstün vasıflarını Efkâr-ı Umumiye'ye duyurabilmenin bu yönden kâbil olabileceğini düşünerek, bu üstün oyunu memleket ölçüsünde tanıtmak ve sevdirmek kararını verir. Memleket evlatlarından dördünü (Efendi, Mevlüt, Küçük Nurettin, Nurettin'i) ve davul zurnacıyı fabrikaya işçi olarak alır.
Rahmeti Albay İhsan YAVUZER'in en büyük hizmeti Erzurum'da halk oyunlarımızı bir ekip haline getirmesi olmuştur.
Bu ekip ruhu oluşmadan önce halk arasında bar tutmasını bilenler, mesire yerlerinde, düğünlerde bir araya gelir bar tutarlardı; ama herkes kendi âleminde kendi stilinde bar oynardı... Bir başka deyimle iyi bar tutan, bar başı çeker ekip dizisine geçenler ona uymaya çalışırlardı, ekip yerine de mecburen bar başı izlenirdi.
Rahmeti Albay İhsan YAVUZER'in bu çabası, dadaşı ve barı ilk kez ekip çizgisine çekmiştir. 1934 yılındaki bu çaba övgüye değer bir olaydır.
Cumhuriyetin onuncu yılında faal olan Erzurum Halkevi, bir şehir bandosu kurulması çabası içindedir, fakat halk oyunları çalışması düşüncesi içerisinde değildir. Cumhuriyetin onuncu yılında yapılacak bayram şenliklerinde bir bar ekibinin şehrin muhtelif yerlerinde ve kutlama gecesinde gösteri yapması düşünülür. Erzurum'da bar tutanlar tespit edilir ve hepsi bir araya getirilir.
Cumhuriyetin onuncu yılında, Ankara'da Erzurum kurtuluş gecesi tertip edilecektir. Ankara'da bulunan Erzurumlular bir dadaş topluluğunun Ankara'ya getirilmesini ve Erzurum barlarının Ankara'da sergilenmesini ve böylece sıla özleminin giderilmesini düşünürler. Ekibin Ankara'ya gönderilmesini devrin belediye reisi Durak Bey'den (Sakarya) rica ederler.
Belediye reisi Durak Bey iyi bar tutan Abacı İshak Bey, Efendi lakabıyla anılan Vahap TÜRKKAL, Öznülü Efendi Bey, At Cambazı Tayyar BOLÇAY'dan oluşan bir ekip kurar ve Ankara'ya gönderir.
Ekip Ankara'da gösteri yaptıktan sonra, Erzurumlu hemşehrilerimiz tarafından İstanbul'a davet edilir. Sütunlarımıza aldığımız bu fotoğraf ekibin İstanbul da hemşehrilerimizle birlikte çektirdiği hatıra fotoğrafıdır. Kuşaktan kuşağa 15. sayfa fotoğrafı
OKULLARDA HALK OYUNLARI
O dönemde bazı okullarda bar çalışmalarının yapıldığına tanık oluyoruz. Örneğin Erzurum Muallim Mektebi öğrencilerinden Dadaş Fahri Bey son sınıftaki arkadaşları ile bir bar ekibi oluşturmuştur. Bunlar; Fahri, Derviş, Nuri, Tevfik Beylerdir.
Diğer taraftan Erzurum da ilk kez Gazi Paşa İlkokulunda küçük öğrencilerin oluşturduğu bir bar ekibi okul müsamerelerinde halkın ilgisini çekmektedir. Bu ekibin başında derneğimiz kurucu ve başkanlarından Sayın Muhtar DURSUNOĞLU vardır. Bar arkadaşları; İhsan ERTUGAY, İhsan ÇALIK ve İhsan SÖZEN dir.
1943-1958 yılları arasında ise Erzurum Lisesinde hummalı bir faaliyet görülmektedir. İhsan COŞKUN' un okulda açmış olduğu (Bar Kursları) öğrenciler arasında büyük ilgi görmüş sistemli ve disiplinli çalışmalarla bu kurslarda çok iyi barcılar yetişmiş bu elemanlardan bazıları derneğimizin ekipleri arasına katılarak yurtdışı festivallere gönderilmişlerdir.
Liseden mezun olduktan sonra İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde yüksek öğrenimlerini yapan bu gençlerin (Erzurum Lisesinden Yetişenler Cemiyeti) bünyesinde ekipler kurarak Erzurum'u temsil ettiklerini görmekteyiz İstanbul'da rahmetli Nihat DEMİRYÜREK'in Ankara da rahmetli Nimet GEZMİŞ'in bu olumlu hizmetlerini takdir ile yad etmekteyiz. Bu gençlerden sadece birkaçını zikrederek ölenleri rahmet kalanları takdir ile yad ediyoruz.
DADAŞLAR ATATÜRK'ÜN HUZURUNDA
Cumhuriyetin ilk yıllarında Erzurum halk oyunlarının yasaklandığı bir devrede bir askeri tamirhanede (iş ocağı bünyesinde) intizamlı bir ekip kurulması hatta o ekibin Trabzon'da Atatürk'ün huzuruna kadar çıkarılması küçümsenmeyecek bir olaydır.
Bu Erzurum'da ilk adımdır. 11 Haziran 1937 tarihinde Trabzon'da Atanın huzurunda bar tutan dadaşlar Vahap TÜRKKAL, Mevlüt KAVUT, Marangoz Nurettin ve Küçük Nurettin'dir.
1942 yılında Ankara'da yapılan "Halkevleri Bayramı" na Erzurum Gücü bar ekibinin gönderilmesi halkevlerinin kafasında halkoyunlarını ihmal ettiklerinin "alarm zili" ni çaldırmış olacak ki o yıl İhsan ERTUGAY halkevine çağrılır ve Necati KARABACAK ile birlikte halkevinde halk oyunları çalışmalarına başlarlar. O yıllarda Erzurum'da bar tutan bir çok genç eleman halkevine davet edilir. Hepsine bar tutturulur bu bir nevi seçim ve tercih sınavıdır. İlk çalışmalardan sonra Erzurum halkevinin bar ekibi şu şahıslardan oluşur; Necati KARABACAK, İhsan ERTUGAY, Reşat PİRİM, Cemil AKGÜN, İhsan ALTACA, İhsan Coşkun ATILCAN ve Ahmet YILDIRIM.
Bir yıllık çalışmadan sonra, Ahmet YILDIRIM (İnce Arap) tutulduğu hastalıktan kurtulamayarak ölür. Reşat PİRİM de askere gidince o zamanlar iyi bar tutan kunduracı İdris KENGER halkevi ekibine alınır. Bu sırada İhsan Coşkun askere gider ve genç bir delikanlı olan Nimet GEZMİŞ ekibe dahil edilir. Halkevinin ikinci ekibi o yıllarda İdris KENGER, İhsan ERTUGAY, Cemil AKGÜN ve Nimet GEZMİŞ'li kadrodan oluşur.
Bu ekibin ömrü de uzun olmaz kısa bir çalışmadan sonra Cemil AKGÜN ekipten ayrılır, gençlerden Cahit KALELİ ekibe dahil edilir. İdris KENGER'in ekip disiplinine uymaması nedeniyle ekipten çıkartılıp, askerden dönen İhsan TAFTALI'nın bar başı olarak ekibe dahil edilmesi sağlanmıştır. Bir kişisel münakaşadan ötürü Cahit KALELİ'nin yerine de Nihat DEMİRYÜREK getirilir. 1946 yılında Nimet GEZMİŞ askere çağrılır, yerine de Şeref ULUDAĞ alınır.
Bu yıllarda halkevinde halk oyunları çalışmalarında biraz daha ilerleme vardır. Zira halkı oyunları başkanlığına, genç avukat Reşat BUDAK getirilmiştir.
Halkevlerinde yapılan yeni kurs çalışmalarına gelenler aslında okul kadrolarında yetişen gençlerdir. İhsan ERTUGAY dört öğrenci dadaşı beğenir ve onları ekip haline getirir. Bu ekip Sebahattin SOLAKOĞLU başkanlığında Erzincan'ın kurtuluş bayramı şenliklerine gönderilir. Bahattin MERDAL, Fikri KÜKÜRTÇÜ, Hüsnü SUNGUR, Abdurrahman AYDINOĞLU bu ekibi oluşturmuştur. (Bu ekip 1946 yılında halkevinin ikinci ekibi olacaktır.)
Erzurum halkevinde ilk defa kurulan bar ekibinde görev alan İhsan Coşkun askerlik dönüşü bar ekibinde kendine yer bulamamıştır. O da boş durmamış Erzurum Lisesinde kütüphane memurluğu resim ve müzik öğretmenliği görevlerinin yanında öğrenciye yönelik eğitim ve öğretim çalışmasına başlamıştır. İhsan Coşkun ATILCAN'ın Erzurum Lisesinde yetiştirdiği beş gurup bar ekibi kırk kişi ile 19 Mayıs bayramında halka oyunlarını sergilemişlerdir.
Yıl 1945. halkevi ekibi İhsan TAFTALI, Nimet GEZMİŞ, Nihat DEMİRYÜREK ve İhsan ERTUGAY'dan oluşmaktadır. 1946 yılında Nimet GEZMİŞ askere gitmiş ve yerine Şeref ULUDAĞ ekibe dahil edilmiştir. (1949 met GEZMİŞ askerden dönecek ve bu ekip Avrupa'nın kapısını açacaktır.)
Halkevlerinin lağvından sonra bu işe gönül vermiş bir insan olarak nevi şahsına münhasır ekipler kurarak Erzurum barlarını Avrupa ülkelerine götüren yurdumuzu ve milletimizi tanıtan İhsan ERTUGAY'dır.
(Kaynak: Erzurum Halk Oyunları Derneği)
Not: Bu yazı Murat ERTAŞ'ın Palandöken Gazetesi için hazılamış olduğu Divit Kalem sayfasından alınmıştır.
neden BAR şeklindeki folklorik oyunların 1915-1923 öncesine ait bilgi yok ...Teşekkürler...
İstiklal Marşı, Türkiye Cumhuriyeti`nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`nin milli marşıdır. Sözleri Mehmet Akif Ersoy`un bestesi Osman Zeki Üngör`ündür. 12 Mart 1921`de TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti`nin, Milli Marşı olarak kabul edildi. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal... Hakkıdır, Hakk `a tapan milletimin istiklal! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurdumu alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın... Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri toprak! diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli- Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden naşım;O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Dalgalan sen de şafakalar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;Hakkıdır, Hakk` a tapan, milletimin istiklal AKİF AÇIK NET BİR DİLLE DÜŞMANLARA, DÖNEKLERE ,MÜNAFIKLARA ,HAİNLERE 90 YIL ÖNCE NET CEVAPLAR VERMİŞTİR.BU SÖZLERİ ANLAMAK İÇİN O HAİNLERİN DÜŞÜNMEK İÇİN BEYNE, GÖRMEK İÇİN GÖZE, DUYMAK İÇİN BAŞTA KALBE , KULAGA VE VİCDANA SAHİP OLMALARI GEREKİR.YEDİ CİHANLA YİGİTLER CEPHEDE SAVAŞIRKEN BAZI HAİNLER FİYATI OLAN SATILIKLAR KENDİLERİNİ PAZARA ÇIKARMIŞLARDI.BASİT HESAPLAR PEŞİNDE KOŞUYORLARDI.BU YÜCE MİLLET ( TÜRKÜYLE, KÜRDÜYLE ÇERKEZİYLE ZAZASIYLA,ALEVİSİ SÜNNİSİ İLE)BAŞTA DÜŞMANLARI OLMAK ÜZERE SATILMIŞLARIN SEVİNCİNİ KURSAKLARINDA BIRAKTI.
İlimizin kültürüne çok büyük hizmetler yapmışlar, hepsine müteşekkiriz.