Halkayı atabilirsen, sükseli bir marka sigara kapıyordun...
Lunaparkçı hem eğlence, hem de büyük bir fırsat sunuyordu.
O adam ise, 1 liranın hesabını yaparken Lunaparkçı ile muhabetini ilerletmişti.
Uzaktan halkalara bakıyor, elimi çıkartmadan cebimdeki kâğıt paraları sayıyor, karşımda duran o iki adamın '1 liralık' ticaretini dinliyordum.. Eski bir ilkokul öğretmeniydi yaşlı olan adam.... Doğma büyüme Erzurumlu...
Lunaparkçı, öz işini unutmuş dert yanıyordu yaşlı öğretmene... ( -ki o zamanlar hoca demezdik öğretmenlere. Hocalar camide olurdu. Öğretmenler okulda. Demek ki o siyah-beyaz zamanlar da bile her şey bugüne göre yerli yerindeymiş-)
Evet dert yanıyordu lunaparkçı: "Ta Edirne'den yanımda bir elaman getirmiştim, üç gün sonra kaçtı gitti şopar, o kadar ilan verdim, aradım, kimseyi bulamadım?"
Öğretmen, " Bulamazsın... İyi ki de bulamamışsın!" diyordu.
Kaçın kurrası olduğu, gözlerinden belli olan Lunaparkçı, şaşırmıştı, Ezberini bozan öğretmen; "Hemşerim, bence sen bizim Erzurum'dan eleman bulma iflas edersin" diye devam etti.
Halkacının şaşkınlığı hayret dolu bir merakla paralel büyüyordu. Yaşlı öğretmen, dişlerini sıkarak cebinden çıkardığı siyah kehribar tespihini çevirerek bıyıkaltı bir gülümsemeyle devam etti;
" Erzurum'un çocuğu halkayı tutturamayanlara merhamet eder, senin tüm sigaraları, dağıtır. Tutturamayanlara kızar, nasıl atılacağını öğretir. Bizim buraların insanı toto işlere gelmez?"
Ve o altın cümle; "Zaten bu Erzurumlu ne zaman toto işlere bulaşırsa, o gün de burada durulmaz?"
***
Mekânları cennet olsun. O kuşakların ve onlardan önceki kuşakların bu "toto işlere"bulaşmama kararlılığı ile Erzurumluluk isminin görkemi arasında doğru bir bağ var gibi geliyor bana.
Hadi gelin bunu bugünün olaylarında arayalım.
Benim aklıma ilk gelen Erzurum Kongresi...
Kent, Birinci Dünya Savaşı'nın en ağır şekilde geçtiği cephelerden biri. Üstelik 1877 yılından beri de rahat yüzü görmemiş. Görkemli imparatorluk artık komada. Herkes, ama herkes; başkentten kurtulma seçenekleri üretmeye çalışıyor Erzurum'da... Asırlardır imparatorluğun her emrini yerine getiren bir kent, birden bire kongre topluyor ve imparatorluğun genç bir generaline tabi oluyor. Hem de başkentin idam fermanına rağmen. Eğer, o kongreyi o genç generalin düzenlediğini sanıyorsanız, işte bu; Erzurum'un totoyu tutturduğu andır... Ama asıl gerçeği biliyorsanız, Erzurumlu'nun zaten kongre düzenlediğini, genç generalin buraya katılmak için uzun süre yazışma yaptığını, nihayet katılıp başarı sağlayınca Sivas'ta da aynı yöntemi izlediğini de biliyor ve işin toto işi olmadığını da anlamış oluyorsunuzdur...
***
Çok partili dönemin başlamasıyla birlikte, çok büyük oy oranları ile iktidara gelen partilerin sandıktan çıktığı seçimlerde ekseriyetle Erzurum'da da seçimleri çoğunluk partisi kazanmıştır.
İlginç değil mi?
Yaşayanlarının çoğunluğu; sosyolojik, ekonomik ve kültürel olarak eşdeşlerine oranla geri olan Erzurum, ya çok iyi siyasi analizler yapıyor, ya da totoda şansı hep yaver gidiyor...
Sizce hangisi?
Sizi bilmem ama bence, Erzurum çok iyi siyasi analizler yapıyor.
Kongreyi anlattık. Dahası bizim anlatmamıza gerek yok, tarih zaten yazmış. Tüm riskleri göze alarak O, genç generale kucak açan harbi Dadaşların, Ankara'da yine o adama nasıl ot yoldurduklarını da bilmeyen değiliz(!)
***
Şimdi de ortalık karışık...
Tıpkı 1919'daki kongre dönemi tadında bir seçim atmosferindeyiz.
Kader seçimi!
Evet... O türden bir dönemdeyiz. Öyle birini seçmek lazım ki hem dönemi atlatsın, hem dönem sonrasını toparlasın.
Peki ne yapmalı?
Toto işlere bulaşmadan bir tercih yapmak gerek.
***
Geçmişimiz gösteriyor ki; toto oynarsanız, tutturduğumuz halkanın karşılığı; ucuza kapatılmış sükseli bir paket sigara.
Oysa ki, tutturamadığımız halkaların bedeli çok ağır!
***
Erzurum, benim o gün 23 Temmuz Doğu Fuarı'nda gözlemlediğim, o öğretmenin düşüncesinin tersine halkaları hep doğru atıp, totoyu tutturmuş.
Ancak, bu hedefi bulma veya tam 12'den vurmanın karşılığında ise hep ucuza kapatılmış sükseli küçük bir ödül almış...
Peki, totoyu tutturamasaydı ne olurdu?
Diyarbakır ve Eskişehir'e bakın!
Toto'yu tutturamayan bu kentlere oluk oluk para ve yatırım akmamış mı?
Ya, her defasında halkayı sağlam atıp totoyu tutturan Erzurum, örneklediğim bu iki kentin aldıklarına oranla ne almış!
Şimdi Erzurum, 30 Mart'ta da totoyu tuttursa ne olacak!
Durun onu da söyleyeyim;
Vallahi de, billahi de alacağı bu tür oyunların en büyük ödülü olan ucuza kapatılmış iyi marka, sükseli bir paket sigara... İster; içinize çekip dışınıza üfleyin, ister; içmeyip geleceğinize miras bırakarak onları da öksürtüp yataklara düşürün. Ama şunu itiraf edin ki; biz Erzurum olarak bu toto işleri ezelden beri seviyoruz!
***
Sokakta, kehvehanede, gazetede, radyoda, televizyonda herkes soruyor:
"Seçimi kim kazanacak?"
Şu parti kazansa, bu akım kazansa ne olacak ki... Top yekûn, bu son totoyu da doğru tuttursak kazanacağımız, markalı bir paket sigara değil mi?
Hadi o zaman, bu kez harbiden bir toto oynayalım!
Kazanması güçlü olanın değil de, kazanma ihtimali az olsa da haklı olanın yanında yer alalım.
En azından deneyelim. Ve kazanma olasılığı en fazla olana, dahası hep kazananlara artık kaybetme ihtimallerinin olduğunu hissettirelim...
Ne o; hala o seksenli yılardaki gibi mi düşünüyorsunuz!
Ne diyordu Lunaparkçı'ya o yaşlı öğretmen;
Erzurum bu, toto işlere gelmez!
Orhan Bozkurt sen nasıl bir gazetecisin kardeş? O halkacı Erzurum`a yıllar sonra yine geldi ama yanında eleman getirmedi. Şimdi Erzurum`da öyle tipler var ki Erzurumlu diye kendilerine isim takıp halkacılara elemanlık yapıyor. Karlar yağacağı yerleri iyi bilir. Bizde o karların yağdığı yerleri iyi biliriz. Ellerine kürekleri verip karlarını temizleyeceğiz inşallah.
Orhan bey, çok anlamlı ve güzel bir yazı ve noktayı koymuşsun Erzurumlu bu toto işlerine gelmez.Ağlayarak gelme mezar taşıma, uyanıpta sana gülemem gayri.Yüreği güzelliklerle dolu adam selam ile.
yukarıdaki yazıdan,En azından deneyelim. Ve kazanma olasılığı en fazla olana, dahası hep kazananlara artık kaybetme ihtimallerinin olduğunu hissettirelim...işte bu olgu ihtiras ve cezalandırma hissi bu şehiri yatırım bakımından fakir bırakmış bursa,konya,kayseri güçten yatırım alırken erzurumun "muhalif damarı" illede kaybettirme ihtimali üzerinden hesaplaşarak şehrin canına ot tıkamış maaşlar verilememiş otobüsler satılmış belediyenin içinde açlık grevleri olmuş ama illede komşuya hoş görünmek adına oğlunu döven baba gibi erzurumun anası ağlatılmış deneyin görün bazen karlar ilginç yerlere yağar........
Kazanması güçlü olanın değil de, kazanma ihtimali az olsa da haklı olanın yanında yer alalım. evet bakın bu konuda haklısınız,en azından gidenden gelen hesap sorar...su andan olduğu gibi....