Erzurum Barlarında ''Turan Taktiği''

TURAN TAKTİĞİ (Bozkır savaş tarzı)(Kurt oyunu) NEDİR.


En belirgin özellik düşman cephesinde şaşkınlık yaratan''Baskın''şeklindeki taaruz idi. Savaş anında mütemadiyen dağılır, birleşilirdi. Bu Bozkır savaş tarzını tam olarak kavrayamayan batılı yazarlar ''Nizamsız ve telaşlı savaşçılar''derlerdi. Halbuki bu durum Türk ordusunun en büyük avantajı idi.


İşte bu prensipler üzerine kurulu Bozkır muharebe usulü nun iki mühim hususiyeti vardı.''Sahte Ricat ve Pusu''yani kaçıyor gibi geri çekilerek düşmanı çembere almak üzere ,pusu kurulan mahale kadar düşmanı çekmek. (Kurt Oyunu)


Bu savaş usulüne Türk yurdunun kadim adından dolayı ''Turan Taktiği''denmiştir.


Türkler birçok savaşta üstün bir fizik güç ve fevkalade bir iç organizasyon ve disiplin gerektiren bu taktiği uygulamışlardır. Hatta daha sonraki çağlarda bile bunu tatbik etmişlerdir.1071 Malazgirt, 1396 Niğbolu, 1444 Varna, 1526 Mohaç  hatta Preveze deniz savaşında bile bu taktik uygulanmıştır. (Yukarıdaki yazı İbrahim Kafesoğlu nun Türk Milli Kültürü adlı kitabından aynen alınmıştır.)




Mesela : Malazgirt meydan savaşı  şöyle cereyan etmişti.26 Ağustos 1071 Cuma günü saat 13.30 da Türk suvarileri Bizans ordusunu ortadan yarmak üzere hızlı bir hücum gerçekleştirdi.Bir müddet çarpıştıktan sonra güya Bizans ordusunu ortadan yaramamış, kaçarcasına geri çekilmeye başlamıştı. Bizans ordusu da bu başı bozuk Türkleri yakalayıp imha etmek üzere takip etmeye başladı. Ama gittikçe çember içine alındığının farkında bile değillerdi. Uygun mahale  kadar geri çekilen Türk kuvvetleri tekrar geriye dönüp saldırmaya başladığında ve her iki yana gizlenmiş diğer Türk kuvvetleri de saldırmaya başladığında ,Bizans İmparatoru çembere alındığını anlamış, geri çekilme emrini vermiş  ,ne yazık çok geç kalmıştı.  5.5 saat süren Malazgirt savaşı Bizans İmparatorunun esir edilmesiyle  ve akşam üzeri saat19.00 da son bulmuştu.


Bizanslıların bilmediği Türklerin Bozkır Taktiği veya Turan Taktiğiydi.




İşte Erzurum un Dadaşı Bu Turan Taktiğini Bar yaptı. Niğboluyu , Mohaçı, Malazgirti oyunlarında canlandırdı.


Bara başlamadan önce çalan müzik (Paşa Köşkü ve Lavik) savaşa gidecek erlerin toplanması ve savaşa karar verilmesi aşamasıdır.


Savaşa karar verildikten sonra el ele tutularak öne doğru yürünmesi ve geriye dönülmesi, savaş alanının  kontrol edilerek savaşta uygulanacak taktiğin belirlenmesidir. Bu gidiş ve dönüş aynı zamanda öncü kuvvetler (Akıncılar)  vasıtasıyla düzenlenen keşif mahiyetindeki seferler olarak ta düşünülebilir.


Geriye çıkarken ayakların yere sürtülerek çekilmesi , savaşa  savaşa  büyük bir disiplin içinde geri çekilmeyi anlatmaktadır.


Yana sönülerek yürümeler, düşmanın çembere alınmasını anlatmaktadır. Bir müddet yüründükten sonra çökmelerin yapılması, hem de bu çökmelerin birkaç kez yapılması, son çökmenin de ileri doğru yapılması, çembere alınan düşmanın yok edilmesi ve eller kaldırılarak zaferin ilan edilmesidir.


İşte Erzurum Başbarında ki bu ileri gidip geri gelme ve yana döndükten sonra çökmelerle oyunun bitirilmesi ''Turan Taktiği''nin uygulandığı bir savaşın anlatılması değimlidir?


Birde yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığım Malazgirt savaşını,  Bar  Oynayarak anlatacak olsanız siz nasıl anlatırdınız?


Onun için ben iddia ediyorum ki  Başbar,  Malazgirt savaşının davul-zurna eşliğinde anlatılmasıdır.


Anadolu ya asırlarca ''Alpaslan Diyarı''denmesi boşuna değildir. Başbar ın diğer adları Birinci Bar, Sarhoş Barı ve Erzurum Barı dır.   Yani  Alpaslan torunlarının oynadığı ''Erzurum Barı''


Yüzyılların ardından kopup gelen bir vakar

Kahramanlık yiğitlik erlik destanıdır bar.

Dadaşlar ağır ağır bir halka çevirdiler

Yurda kurban yiğitler bu halkaya girdiler.


  Batı Anadoluda ki herhangi bir müzisyene  Başbar, Birinci Bar veya Sarhoş Barı Çalar mısınız  demezler. ''Erzurum Barı'' çalarmısınız  derler.  Onlar da Başbarı çalarlar.


         ERZURUM

         BARLARINDAKİ'

        ''KARTAL''

         İZLERİ.


BAŞ BAR  da Laviği (müziği) eller belde dinlerken,oyuncuların duruşu , yalçın kaya üzerinde duran bir ''Kartal''ın duruşu değilmidir.? Bütün oyuncuların , adeta insanın içini delip geçen bakışları ''Kartal bakışı'' değilmidir.?


Lavik ten Başbar  müziğine geçildikten sonra ,Bar başından başlayarak, poççiğe kadar sırasıyla  ve  yavaş yavaş,  ellerin kaldırılıp yukarıda kenetlenmesi  ve  bakışlarla birlikte ileri doğru hamle yapılması,  Kartalların kanatlarını açarak edalı  edalı  öne  ve  yana gezinmesi değilmidir.?


Tanrım bu ne duruştur, gözler şimşekleşiyor.

Ufuklar bayraklaşmış, cihan dalgalanıyor.


HANÇER Barında iki oyuncunun ellerinde ki hançerlerle birbiri peşi sıra dolaşmaları, yürüyüşleri, süzülüşleri ve Hançerleri çevirirken Kartalın o avına bakışını andıran bakışları, Kartalı taklit değil de nedir?


Öndeki oyuncunun ayağını yere vurarak aniden geri dönüşü  ve  arkadaki oyuncunun da anında tepki vermesi  ve  oyuncuların bir birlerinin yüzüne  ve  vücuduna hafif  hafif darbeler vurması, Kartalın avına yaptığı ani hamle ve avını küçük küçük pençelemesi değilmidir.?


 İki oyuncu kollarını  açarak , koşmalara başlandığında, iki Kartalın  kanat açarak gökyüzünde aheste  aheste gezinmeleri, daha sonra gökyüzünün en yükseklerinden yıldırım hızıyla yerdeki avına pençeler atmaları  ve yükselip yükselip tekrar atmaları, Kartalı anlatmaz da neyi anlatır.


Yayla bulutu gibi yükselir yavaş yavaş,

Sonra birden köpürür, sel olur coşar Dadaş.


            ERZURUM

            BARLARINDA Kİ

            ''AT''İZLERİ


Örnek-1-KOÇERİ BARI: Başlangıçta kapalı vaziyette bir müddet esnemeler yapılır, sonra hızlanarak ayaklarla makaslar yapılır  ve  birer birer açık oynamaya geçilirken ellerden kenetlenilir.


İşte kapalıdan açığa geçerken yapılan makaslar, At''ın sırtına atlamak için yapılan hareketlerdir. Yana döndüğünde de ''at''ın koşması , oyun un orta yerinde ''at''ın eşinmesi  ve öne şahlanması, çökmelerde de şahlanan''at''ın dört ayak üzerine düştükten sonra, arka ayaklardan kuvvet alarak ileri atılması,  çok net bir şekilde anlatılmaktadır.


''Kırat kişniyor neden toprakları eşiyor.''


Örnek-2-SEKME BARI: Sekme Barında bir hizada yavaş yavaş ve yaylanarak öne gidilmesi, ,öne gidildikçe hızlanılması, hızlandıkça düşmanla büyük bir mücadelenin içine girilmesi  ve düşmanla çarpışa çarpışa ,tozu dumana katarak geri çekilmesi, en geride gittikçe hızlanan bu müthiş savaş sonunda,aniden ''At'' üzerinde  şahlanarak yana dönülmesi, o koca savaş meydanının dört nala dolaşılarak, düşmanın çembere alınması ne kadar güzel anlatılmaktadır.Hele hele bütün bu figürlerin savaşı çağrıştıran ezgilerle bütünleşmesi de oyuna müthiş bir güzellik katmaktadır.


Bir savaş seyri vardır Dadaşın her Barında

Görünce kanın kaynar o an damarlarında


Örnek-3-DİKİNE BAR: (ikinci bar): Hem ezgisiyle hem figürleriyle müthiş bir savaşın anlatılmasıdır. Hele  hele ''At'' üstünde bir sağa,  bir sola koşulması  ve  bu koşmalardan sonra'' At'' sırtından inilerek,  yavaş yavaş çökülmesi,  sonra  çökmelerin birden bire hızlanması, yere diz vurulması,  üst üste çok sert çökmeler yapılması,  bir savaşın canlandırılmasından başa ne olabilir ki?  Bu Bar da dikkat edilmesi gereken yer ''At''sırtında yapılan o koşmalar. Bir göz önüne getirin bu koşmaları. Diziyi bozmadan ''At''ınızı  önce sağa sürün ,sonra  dört  nala geriye dönün. Ve atınızdan inerek mevzi alın.


Bu oyunda gör bizi, geçme sakın ıraktan

Gözün varsa seçersin Barda karayı aktan


Örnek-4-KÖROĞLU BARI: Köroğlu barı şöyle oynanır. İki delikanlı ellerinde kılıçları (gordalarla)  bir biri peşi sıra oyun alanına girerler. Tıpkı Hançer barında olduğu gibi, birbirlerine hamle yaparlar. Birbirlerine adeta gözdağı verirler , yoklama çekerler. Bu hücum ve savunmalar gelecekteki hücumların daha sert olacağının  habercisidir.


İkinci bölümde koşmalara başlanır ve koşarken aynı hamleler döne döne tekrar yapılır. Birinci oyuncunun yaptığı her hamle , ikinci oyuncu tarafından başarıyla karşılanır.


Üçüncü bölümde birinci oyuncu daha da hırslanmıştır ve hamleleri daha da serttir ve döne döne kılıç sallamaktadır. Bu da yetmez çökerek, çökerken dönerek, çökerken sağ sola sıçrayarak,kılıç sallamaktadır.  Bütün bu hamleler  ikinci oyuncu tarafından maharetle karşılanır.


Sonunda yenişemeyeceklerini anlayan iki cengaver el ele tutuşarak savaşa son verirler.


Köroğlu ile Ayvazın bu müthiş mücadelesi ikinci bölümde ''AT'' üzerinde yapılmaktadır. Elde kılıçlar gençlerin ''Köroğlu Koşması'' dediğimiz o koşmayı yaparken, Köroğlu nun ''Kır At''üzerindeki hareketlerini ve Kır At ın hareketlerini ne kadar güzel anlatmaktadır.




Son bölümde ''At ''lardan inerek meydanda, birbirlerine  çökerek ve dönerek kılıç çalmaları yiğitliğin,kahramanlığın ve güç gösterisinin en güzel anlatımıdır.


            Doyum olmaz bir görsen Köroğlunun barını

            Güvenirsin gücüne düşünmezsin yarını.


Köroğlu barı oynanırken çalınan ezginin sözleri de şöyledir.


            Köroğlu nun kör bıçağı

            Ayvaz yiğitler koçağı

            Ayvazın gümüş bıçağı

            Yerde sürünür saçağı

            Kır Ayvazım kır, vur Ayvazım vur.


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Lokman Daştan 01 Ocak 1970 02:00

    Balede de savaş taktiği var mı gibi sözler sarf edip lakayt bir üslupla yazıyı ve barları tahfif etme cüreti gösteren arkadaş. Belli ki cüretin cehaletinden... Belli ki ne baleyi biliyorsun ne de barı. Lakin hiç olmazsa kendi adını ve soyadını bilseydin

  • Adınız Soyadınız 01 Ocak 1970 02:00

    hocam baleden bahsetmemışsınız hiç ondada bi taktik varmı mesala üçüncü dünya savaşını görebiliyormuyuz abartmayın aslı asdarı bir oyun nerden cıkardın bu turan taktiyini balede bi oyun

  • kenan 01 Ocak 1970 02:00

    Hocam güzel anlatmışsınız, yüreğinize sağlık.. Kırıntı olarak hatırladığım kadarıyla Erzurum barlarının, unutulanlar dahildir buna; Türkistan veya kadim Türk kültürü, bazıları inanç derler ama kültürdür, Şamanizm izleri de taşır.. Evet aynen ifade edildiği gibi barlar savaş oyunlarının ve kültürün yansımasıdır.