Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Ermeniler'in Anadolu'nun doğusundan Adana'ya kadar olan bölgeyi almak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına girmenin yollarını aramaya başladığını belirtti.
Erzurum Ajans-Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Ermeniler’in Anadolu’nun doğusundan Adana’ya kadar olan bölgeyi almak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına girmenin yollarını aramaya başladığını belirtti.
Ermeni diasporasının ve Ermenistan’ın uyguladığı stratejilerden en önemlisinin Türkiye’nin toprak bütünlüğü meşrutiyetinin sürekli gündemde tutmaya çalışmak olduğunu ifade eden ASİMED Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Ermeniler’in bunu yaparken bilimsel platformlar, siyasi arenalar, dernekler, vakıflar, ASALA ve PKK gibi terör örgütlerinden yararlanmaya çalıştıklarını söyledi.
Ermeni sorununun aslının Anadolu’nun doğusundan Adana’ya kadar uzanan bölgede Ermeni devleti kurulması mücadelesinden ibaret olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Eğilmez, “Ermeniler’in, sözde soykırımın Türkler tarafından tanınması için verdiği mücadele, aslında Anadolu’nun bir bölümünün kendilerine ait olduğunu kabul ettirmeye çalışmaktan ibaret. Ancak harcadıkları yoğun mesaiye karşın Ermeniler için en önemli problemlerden birisi, devlet kurabilme hayali kurdukları coğrafya üzerinde bir siyasi teşekkül oluşturabilmek için gerekli olan Ermeni nüfusu bir yana, topluluk olarak nitelendirilebilecek kadar bile bir nüfusun bulunmamasıdır. Dolayısıyla Ermenilerin şimdiki hedefleri, devletimiz sınırları içerisinde yeniden var olabilmektir. Azınlık nüfusa sahip oldukları zaman, yine kendi kafalarında yarattıkları toprakların ilk sahiplerine geri verilmesi tezini ortaya çıkaracaklardır. Ermeni diasporası ve Ermenistan vatandaşı Ermeniler’den Osmanlı İmparatorluğu vatandaşlarının torunları olanların, tarif ettikleri coğrafya içerisinde kalıcı olabilmelerinin yolu olarak bu günkü birincil amaçları da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanabilmektir. Osmanlı İmparatorluğu vatandaşlarının torunu olan fakat Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının torunu olmayan bu günkü diaspora ve Ermenistan Ermenileri’nin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma mücadelelerindeki ilk hamleleri, ABD’nde ekonomik sebeplerle açıldığı söylenen ancak aslında Lozan Antlaşması’nın vatandaşlık hukukunu Türkiye Cumhuriyeti açısından değiştirmek amacını taşıyan davadır” diye konuştu.
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ortak vatandaşlığının Lozan Antlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle sona erdiğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Eğilmez, şöyle devam etti:
“Osmanlı İmparatorluğu vatandaşlığının yerine bu insanların sınırları içerisinde kaldıkları yeni devletlerin vatandaşlığı gelmiş, tabi oldukları vatandaşlık kanunlarıyla da ayrışmışlardır. Ermeniler için de Osmanlı İmparatorluğu vatandaşlıklarının sona ermesi ve bulundukları devletin vatandaşlığını almaları söz konusu olmuştur. Ermeniler’den ayrışan devletlerde yaşayanlar, Lozan Antlaşması gereği bulundukları devletin vatandaşlığını almışlardır. Bunun yanında, Birinci Dünya Savaşı sırasında kendi istekleri ve o dönem Doğu Anadolu’yu işgal etmiş olan Rus Ordusu tarafından Rusya’ya gönderilenler, daha sonra kurulan SSCB vatandaşlığını ve dünyanın öteki devletlerine göç edenler ise zaman içerisinde bulundukları devletlerin vatandaşlığını almışlardır.
Bu günlerde ABD’de Ermeni avukatların açtığı maddi tazminat davaları, Osmanlı Devleti vatandaşı Ermenilerin torunlarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının önünü açmak için atılmış bir adımdır. Bu nedenle yakında bu konu üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’ne dış baskıların artacağı ve içimizdeki diaspora kuklalarının da içeriden baskı yapacağı kaçınılmaz görünüyor. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, ülkemizde kaçak olarak yaşayan yaklaşık 100 bin Ermeni’nin ileride girişebilecekleri vatandaş olma çabalarına mutlaka dikkat etmesi gerekmektedir. Genç İnisiyatif Platformu ve ASİMED olarak ABD’de Lozan Antlaşması’na gönderme yaparak açılan davaların aslında Lozan Antlaşması’na ne kadar aykırı olduğunu gösteren bir raporu ABD Adalet Bakanlığı’na gönderdik. Diasporanın vatandaşlık konusundaki örtülü girişim ve çabalarını çok yakından takip edip, tepkilerimizi göstermeye devam edeceğiz.”