Devlet Bahçeli, "Erdoğan'ın yüzündeki deri öyle kalındır ki utanmak şöyle dursun, hala paralel devlet darbe laflarıyla bastırmaya çalışmaktadır" dedi.
Erzurumajans-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında işsizlikten bahsederek "Şırnaklı Kemal, Trabzonlu Ayşe işsizlikten ortada kalmışlardır. Çünkü bunların ismi Bilal ve Sümeyye değildir. Çünkü bunların bırakın ayakkabı kutularını giyecek ayakkabıları yoktur" dedi.
Hükümete yolsuzluk operasyonuyla ilgili eleştirilerde de bulunan Bahçeli "Rüşvet ve yolsuzluk AKP'yi kapatmıştır. İnsan içine çıkacak yüzü kalmamıştır. Ancak yüzündeki deri öyle kalındır ki utanmak şöyle dursun hala paralel devlet darbe laflarıyla bastırmaya çalışmaktadır. Erdoğan hırsızlılkları red ve inkar politikası gütmektedir. yabancı gazeteye verdiği beyanatta, yolsuzluk dendiğinde şunu anlarım. devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu? Başbakan çalınan herhangi bir şeyin olmadığını inandığını söylemektedir" şeklinde konuştu.
İşte MHP liderinin açıklamalarından satırbaşları;
Türk milleti ekonomik yozlaşmanın içindedir. Esnafın borçları sınırları aşmıştır. İşçimiz ümitsizdir. Çiftçiler deseniz hepten sıkıntıdadır, kuraklık zilleri çalmaya başlamıştır. Milyonlarca vatandaşımız kazanda pişirip kapağında yemektedir
AKP SANAL SAADET ZİNCİRİ KURDU
Türkiye ekonomisi stratejik dönüşümü sağlayamamıştır. AKP sanal bir saadet zinciri kurmuştur. Türkiye'de herkes sorunludur. Bireysel kredi ve kredi kartını ödeyemeyenlerin sayısı artmıştır. İşsizlik gittikçe artmaktadır.
ÇÜNKÜ İSİMLERİ BİLAL VE SÜMEYYE DEĞİL
Şırnaklı Kemal, Trabzonlu Ayşe, Mardinli Hüseyin, Vanlı Ahmet, Sinoplu Ali işsizlikten ortada kalmışlardır. Çünkü bunların ismi Bilal ve Sümeyye değildir.
BIRAKIN AYAKKABI KUTULARINI GİYECEK AYAKKABILARI BİLE YOK
Çünkü bunların bırakın ayakkabı kutularını giyecek ayakkabıları yoktur. Haram okyanusunda düzeni olan, pusulası sahtekarlık, tayfası hırsızlıktan oluşan filoları da yoktur. Bugün adaletsiz, ahlaksız yönetim işsizliği çözmek için hiçbir çalışma yapmamaktadır.
ÖNEMLİ OLAN BİLAL'İN ZENGİN OLMASI
Erdoğan'a göre varsın işsizlik olsun. Başbakan'a göre önemli olan Bilal'in kanun olarak zengin olup Bilo Ağa seviyesine terfi etmesidir. İşsizler feryat ediyormuş bunlar Başbakan için önemli değildir.
"TÜRKİYE'Yİ KAVGAYA ÇEKİYORLAR"
Kürdistan konusu gündemdeki sıcaklığını hiç kaybetmedi. Yıllardır büyük can ve mal kayıplarına neden olan siyasal bölücülüğün mesafe aldığı ortadadır. Bugün hükümetin ilerlediği yol bütün olumsuzluklardan daha vahimdir. Halihazırda ateş çemberinden geçen Türkiye devlet ve millet olarak beka sorunuyla karşı karşıya. Türkiye'yi tuzakların içine çekmek isteyen küresel oyunun işbirlikçilerin niyeti gündemdedir. Bu sinsi oyunun amacı Türkiye'yi kimlik tahrikiyle kavgaya çekmektir.
"BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN'I KURMAK AMACI VARDIR"
AKP hükümetinin ise yıkım ve çözülme yolunda yürümekte ısrarlı olduğu anlaşılmaktadır. Bölücü heveslere cesaret verme ve medet umma Türkiye'nin milli birliğini mahvedecek tairhi bir ihanettir. başbakan bu ihanetin içinde doludizgin ilerlemektedir. Bağımsız Kürdistan'ı kurmak amacı vardır. Irak'ın kuzeyindeki peşmerge yönetimi Kürdistan'ın ilk etabı olmuştur. Suriye'nin kuzeyindeki özerklik ikinci etap olmuştur. Tüm dikkatler şimdi Türkiye'ye yönelmiştir. Hainler çözümcüler şarlatanlar vızır vızır provokasyona girmiştir. İmralı canisinin fotoğrafları cilalanarak bilboardlarda sergileniyor. Başbakan müzakere ortağını podyuma çıkarmış gibi çıkarmış Diyarbakır'da sözde özgür önderlikle özgür yaşama yazılı afişin asılmasına göz yummuştur. Nevruz'da mektubu okunan bebek katili, ihanet ajansına çektirdiği fotoğraflarla gündeme gelmiştir. Terörist başı masum gösterilmek istenmektedir.
Başbakan rüşvet ve yolsuzlukta kendini yalnız bırakmayan terörist Öcalan'a şükran ve minnetini göstermiştir. Başbakan İmralı canisiyle pazarlığı devam ettirmektedir.
"BAŞBAKAN'IN ÇITI ÇIKMAMIŞTIR"
Meclis'teki PKK'lılar AKP icazetiyle belirlenen gruplar halinde İmralı ziyaretlerini sürdürmektedir. İmralı canisi maşaları kanalıyla anlamlı derin müzakerelere geçilmemesi durumda çözüme devamın olmayacağını belirtmiştir. Buna karşı Başbakan'ın çıtı çıkmamıştır. TBMM başkanlığına 12 maddelik toplumsal barış ve müzakere kanun teklifi sunmaları bunun göstergesidir. PKKlılar toplumsal barış ve müzakere bakanlığı isterken, teröristlerin sosyal hayata kazandırılmasını yani affı dayatmıştır.
"ŞEREFSİZLİK DİZ BOYUDUR"
AKP hükümeti ise PKK taleplerini seçimden dolayı zamana yaymıştır. AKP PKK'ya ve İmralı'ya tamam demiş sadece zamanlama açısından kuşkularını paylaşmıştır. PKK, BDP ve AKP aynı karanlık emelde birleşmiştir. BDP'liler peşpeşe özerklik konusnudan bahsetmeye 30 Mart'tan sonra gerçekleşeceğine atıf yapmaya başlamıştır. İhanetin dozu öyle artmış ki AKP'nin seçim bildirgesinde yerel yönetimler için özerklik vaadi yer bulmuştur. Anlayacağınız şerefsizlik diz boyudur. Rezalette tüm eşikler aşılmıştır. Vatan düşmanları ittifak yapmıştır. Canibaşının Kenya'da yakalanmasının 15. yılında yapılan küstahlıklara Başbakan henüz sesini çıkarmamıştır. Paralel yapılanma ezberleriyle milleti aldatırken Türkiye çatır çatır bölünmektedir. Özerklik provalarına her gün yenisi eklenirken Başbakan ona buna hain demektedir. Sayın Başbakan hain arıyorsan masada pazarlık yaptıklarına bak. Hain istiyorsan Türkiye'yi satmaya hazırlandığın mihraklara odaklan. Yetmiyorsa boyunca bir ayna bul karşısına geç emin ol ki orada haini göreceksin.
"VATANIMIZ ALEV ALEV YANACAKTIR"
AKP'ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. PKK dayatmalarının hayata geçmesinin altyapısı başlamıştır. İdari düzenlemeler başlayacaktır. İmralı canisinin hapis koşullarının iyileşmesi yeniden yargılanması ve özgür kalması sağlanacaktır. Başbakan bu tempo ile giderse Türkiye'nin üniter yapısını bozup özerkliği oldu bittiye getirecektir. Yasal düzenlemelerle Türk milleti etnik parçalara ayrılacak son vatanımız alev alev yanacaktır. TMK'nın 10. maddesinin kaldırılması ve anadilde eğitim bu vahim sürecin ara istasyonlarıdır. Milli geleceğimizin dinamitlenmesi için her alçaklık sahnelecektir. yerelden başlanacak özerk yönetim kalkışması bize vatan kaybettirecektir.
"YAVRULARIMIZIN KANINI ELİNDE TAŞIYAN TERÖRİSTLER..."
ABD ve AB'nin dayatmaları daha da artacak bölücü tahriplerin daha da cesaret kaznamasıyla iç gerginlik ciddi boyutlara taşınacaktır. Tam bir kaos ortamı olacaktır. İmralı canisinin 500 bin kişi mi ölsün şeklindeki tehditleri kanlı hesabın işaretidir. Bu coğrafyayı biz nice badireler aşarak vatan yaptık. 1000 yıllık kardeşliğe söz kestik. Bir olduk aynı tarih yastığına baş koyduk. Biz bu şekilde Türk milleti olduk. Çağları devirdik zorlukları erittik kem gözleri kovduk iman ve inancımızla kahbe hesaplara karşı durduk. Gerekirse bu vatanı savunmak için her birimiz Çanakkale'de ateşe kafa tutan etten duvar olmaktan çekinmeyiz. Küçücük yavrularımızın kanını elinde taşıyan teröristler Türk milletini ne sanıyor.
"BIÇAK KEMİĞE DAYANMIŞTIR"
Devleti hazinesini soyan ve milleti ateşe atan yandaşlarla terörist sevdalısı Recep Tayyip Erdoğan Türk milleitni nasıl hafife almaktadır. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Milli seferberlik ruhuyla harekete geçmek tarihi görev ve sorumluluktur. 30 Mart ihanetin çürümüşlüğün müzakerenin belinin kırılacağı bir an olacak ve sandıklar milletin ayağa kalkışına şahitlik edecektir.
"YÜZÜNDEKİ DERİ ÖYLESİNE KALINDIR Kİ.."
İktidarda kirlenmiş bir zihniyet vardır. masum bir yanı kalmamıştır. Rüşvet ve yolsuzluk AKP'yi kapatmıştır. İnsan içine çıkacak yüzü kalmamıştır. Ancak yüzündeki deri öyle kalındır ki utanmak şöyle dursun hala paralel devlet darbe laflarıyla bastırmaya çalışmaktadır. Erdoğan hırsızlılkları red ve inkar politikası gütmektedir. yabancı gazeteye verdiği beyanatta, yolsuzluk dendiğinde şunu anlarım. devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu? Başbakan çalınan herhangi bir şeyin olmadığını inandığını söylemektedir. Ayakkabı kutusundan çıkan paranın Halkbankasından çalınmadığını söylemektedir. Hakikaten bu başbakan şakacı bir adam olup çıkmıştır.
"KİMİN KİMİN ÖNÜNE YATACAĞINI GÖRECEĞİZ"
Akla hayale sığmayacak yorumlarda bulunma Başbakanın karakteristik özellikleri arasına girmiştir. Erdoğan devletin kasasının soyulmasını yolsuzluk olarak tanımlamıyorsa meseleyi iyi anlamamış demektir. Devlet soyan irtikap ve nüfuz ticaretiyle servetine servet katana dünyanın her tarafından hırsız vurguncu ve hortumcu denilir. Başbakan'ın yakın dostları soyguncu değil midir? Etiler'deki polis okulunun arazisini talan etmek yolsuzluk değil midir? Usame Kutup'un ve Muaz el Kadı'nın ortağı olduğu ve gizli hissedarları arasında Bilal Erdoğan'ın olduğu yolsuzluk değil midir? iran'ın karanlık işadamının rüşvet kölesi yaptığı dönemin içişleri bakanına bana operasyon var mı sorusuna, "abicim rahat ol öyle bir şey varsa senin önüne ben yatarım" demesi yolsuzluk değil midir? Kimin kimin önüne yatacağını göreceğiz.
"BİR BAŞBAKAN DÜŞÜNÜN Kİ..."
Bir bakan düşünün ki rüşvet alması yetmiyormuş gibi haram eseri olan özel uçakla umreye gitsin ve kara para ve altın kaçakçılığının merkezi olsun. Rüşvetlere tamah etsin... Bir başbakan düşünün ki doğru bir işi olmasın ne kadar hırsız düzenbaz varsa etrafına toplasın. Başbakan besmeleyle soygun yapacak kadar günahkar olanları, yolsuzluk gemisini yürütecek kadar münafık olanların koruyucusudur. Soruşturma Başbakan'ın saldırılarıyla yıpratılmak istenmektedir. Şüpheliler bir bir serbest bırakılmaktadır. Hırsızlığa yepyeni ekol getiren Halkbank eski genel müdürünün tahliyesi herşeyi gözler önüne sermiştir. Önümüzdeki yakın vadede malum bakan çocukları ile birlikte iranlı rüşvetçinin de serbest bırakılması şaşırtmayacaktır.
"YANDAŞ ALİMLERDEN FETVA ALMIŞTIR"
Başbakan'ın Bilali ifadesini 42 günlük gecikmeyle lutfetmiştir. İşadamlarının peşinden bir an olsun ayrılmayan bu evladı muhteşemin avukatı tüm suçlamaların soyut olduğunu söylemiştir. Başbakan oğlunu tam korumaya almış ve dokunulmazlıkla örmüştür. Rüşvet için yandaş alimlerden fetva almıştır. Erdoğan ve partisi yargıya operasyon yapmıştır. Mecliste kabul edilen HSYK teklifi bunun en bariz delilidir. HSYK kanun teklifi Mecliste tekme tokat ve kanlı bir şekilde kabul edilmiştir.
"SAYIN GÜL YETKİSİNİ KULLANMALI"
Gazi Meclisteki şiddet sahnelerini millete havale ediyorum. Şayet sayın cumhurbaşkanı sözünde durmaz ve HSYK kanununu onaylarsa yargı tamamen hükümete bağlanacak ve kuvvetler ayrılığı rafa kaldırılacaktır. 12 Eylül 2010 referandumunda dile getirdiğimiz iki gizli gündemden biri olan hSYK iktidara rehin düşecektir. HSYK'daki yapılanmayla Erdoğan yargının tepesine baş yargıç olarak atanacak iyice azacaktır. Sayın Gül yetkisini kullanmalı ve parti çıkarı yerine milletin ve devletin selametini düşünmelidir. HSYK teklifi çankayadan mutlaka dönmelidir.